Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı çalacak, başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden. Dışarıda kar yağacak, senin için yağmur. Anlatmadığın her şeyin esiri olacaksın. Ve gelecek nakarat, çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde. "Söyle. Şimdi sen neredesin, ben nerede?" derken anlayacaksın yüreğine basa basa geçtiğini.
Ona bir zamanlar bahçesindeki fesleğen olmak istediğimi yazmıştım. Penceresinden yağmur,Tenine değen rüzgar...
Sayfa 178 - PukkayayınlarıKitabı okudu
Reklam
İngiliz komedyenin dediği gibi, bir evin penceresinden sokağa bakanlar için dışarı çıkmaya cesaret edenlere nispeten yağmur daha fazla yağar, hava daha kasvetli görünür.
Sayfa 184Kitabı okudu
Şimdi kavak ağaçları görünüyor, Penceresinden, Kanal boyunca. Gündüzleri yağmur yağıyor; Ay doğuyor geceleri Ve pazar kuruluyor,karşı meydanda. Onunsa daima; Yol mu,para mı,mektup mu; Bir düşündüğü var.
Deminki durgun hava, esintili, koşuşan bulutlarla açılıp kapanan morumsu bir havaya bırakmıştı yerini. “Boğaz şimdi deli gibi akar.” Tam üstümüzdeki dağ gibi bulutların, mahallenin üstünden yuvarlanarak geçen bulutların, uçları akçıllanıp gövdeleri morardı mı Boğaz’ın da dalgaları tepeden akçıllanır, ama gövde, asıl su, cıva gibi oynak, kurşun gibi ağır, mosmor kesilir ve deli bir ırmak gibi kabına sığmaz olur. İskele babasında ve yalının damında düşünen martı havalanır, yavrusunu yitirmişçesine bir avaza bağırmaya başlar. Ne var ki en çok böyle havalarda bir tuz ve iyot kokusu sarar mahalleyi. Bu sırada balkonlarda çamaşır kurutan kadınlar gökyüzüne avuçlarını açarak iri yağmur tanelerinin düşüp düşmeyeceğini kestirmeye çalışırlar. Daha tedbirlisi, bir koşu toplar çamaşırları, yollu yatak çarşaflarını, rüzgârda savrulan havluları ıslanmaya başlamadan önce.
Sayfa 73 - YKY Yayınları 2
HİCRET II Şimdi kavak ağaçları görünüyor, Penceresinden, Kanal boyunca. Gündüzleri yağmur yağıyor; Ay doğuyor geceleri Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda. Onunsa daima; Yol mu, para mı, mektup mu; Bir düşündüğü var. Kasım 1938 (Garip I, 1941)
Reklam
Dışarıda sağanak yağmur yağıyor, ikindi güneşiyle o yağmurun şeffaflığına düştüm bugün de. Araştırma iznim çıkmış, anime izlerken şöyle bir replik geçti: "İnsanlar hayatını yalnızca mutlu anları yaşamayı seçerek geçiremez." Mutluluk da mutsuzluk da hayatta büsbütün paket halinde yaşanıyor dostlar, biri olmazsa diğerini ayırt edemeyiz değil mi? Biri elinizden tutup ayağa kaldırır, öteki terk edip gider, hepsi bu pakete dahil. Sınıf öğretmeniyim, yetişkinlere eğitim veriyorum, dışarıdaki çocuklar sınıfın penceresinden dersimi izliyor, bu da hayatın bana bir cilvesi :) Hepsi bu pakette ve yolumun bir parçası. İyi akşamlar diliyorum.
Bir İngiliz komedyenin dediği gibi, bir evin penceresinden sokağa bakanlar için dışarı çıkmaya cesaret edenlere nispeten yağmur daha fazla yağar, hava daha kasvetli görünür.
Sayfa 223
Sonra bir Ahmet Kaya şarkısı çalacak, başıboş gezdiğin bir sokağın kırık penceresinden. Dışarıda kar yağacak, senin içine yağmur. Anlatamadığın her şeyin esiri olacaksın. Ve gelecek nakarat. Çivi gibi çakılıp kalacaksın olduğun yerde.
Bir bahar seli gibi yolumdan akıp geçtin.
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru Yağmur da var Çok sevdiğim rüzgar da Bugün Pazar Ve ben seni çok özledim
İbrahim Sadri
İbrahim Sadri
Reklam
Bir evin penceresinden sokağa bakanlar için dışarı çıkmaya cesaret edenlere nispeten yağmur daha fazla yağar, hava daha kasvetli görünür.
Yağmur var çok sevdiğim rüzgar da Bugün pazar daha uyanmadı komşular Damların üzerinde kuşlar daha rahatlar Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru Yağmur da var çok sevdiğim rüzgarda Daha uyanmadı komşular bugün pazar Ve ben seni çok özledim Dışarı çıkmak istiyor canım Tek başına haytalık
Şimdi kavak ağaçları görünüyor, Penceresinden, Kanal boyunca. Gündüzleri yağmur yağıyor; Ay doğuyor geceleri Ve pazar kuruluyor, karşı meydanda. Onunsa daima; Yol mu, para mı, mektup mu; Bir düşündüğü var.
Geçkin ama tamamlanmamış bir kentte, mülklerine sancılı bir iptila ile bağlanmış kuşkucu mülk sahiplerinin kendini beğenmiş, aynı zamanda kullanışsız evleriyle içli dışlı yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu biliyormuş bu Süleyman Bey. Kendi de uzun yıllar kirada yaşamış. Bu üç katlı evi, on beş yıl önce sizden iyi olmasın çok güvendiği, sonradan arkadaş olduğu mimara yaptırmış. Yani aslında iyi bir adam bu Süleyman Bey diye düşünerek, ağaçların kollarını dallarını şöyle gönül rahatlığıyla uzatamadığı, sınırlanmış, parsellenmiş bir sonbaharın daracık sokağından geçip, açık mutfak penceresinden huzur belirtisi tek bir biber kızartması kokusunun bile duyulmadığı ıssız sokaktan geçip, eve geldim.
Sayfa 124 - KiracıKitabı okudu
605 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.