Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yankı yalnızdı, kendi duygularıyla, hisleriyle, yaşanmışlıklarıyla yalnızdı. Sonra ben gelmiştim, bir yalnız başka bir yalnızla tanışmıştı. İkimiz aslında aynı anda yalnızlıktan vazgeçmiştik. Artık anlıyordum, birbirimizin yalnızlığı, kurtuluşumuzdu.
Allah yaratıklarını yoktan yaratmış mutlak birlik diliyle rabliğinde tecelli edip şöyle buyurmuştur: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ Mu­hatap, olabildiğince duruluk içindeydi ve şöyle karşılık vermişti: ‘Evet Rabbimizsin.’ Bu cevap, bir yankı gibiydi. Çünkü onlar, Allah’a Allah vasıtasıyla karşılık vermişti. Ayette geçen tanıklık ise sadece merhametten kaynaklanan bir tanıklıktı.
Reklam
Bir tek dostum var: Yankı. Yıllar sonra Hakkari'nin dağında buldum bu sözde ki anlamı. Bu sözün dile getirdiği gerçeği.
Artık hiçbir şey hissetmeyecek kadar çok şey hissettim. Ruhum tükendi, kalan yalnızca bir yankı içimde.
224 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Nikolay Vasilyevic Gogol ; 1809 yılında dünyaya gelmiş Kazak bir ailenin çocuğudur. Taras Bulba, Müfettiş, Ölü Canlar gibi eserleri büyük yankı uyandırmıştır. Eserlerindeki esprili deyimler Rusya'da atasözü olarak kullanılmaktadır. Komik ve trajik olayları kendine özgü saldırgan bir hicivle anlatıp farklı kişilik cizimleriyle ün kazanmıştır. 4 Mart 1852'de Moskova'da ölmüştür. Dostoyevski; " Hepimiz Gogol Baba'nın paltosunun cebinden çıktık." diyerek ne kadar büyük bir yazar olduğunu belirtmiştir. Bir Delinin Anı Defterinde dönemin ruhu, yaşadıkları psikolojik durumlar ve düşünceler yer alıyor. Bir ülkenin cografyasi orada yaşayan insanların fiziksel ve kişisel özelliklerine yansır, davranış ve karakterleri ülkeyi etkileyen faktörlerdendir. Okuduğum bu hikayelerde hep bu yaşamları ve insanları etkileyen düşünceleri kendi ağızlarından yansıtılmış.
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,3bin okunma
O gün ağlamıştı Ilgaz. “Ölüyor Yankı, buraya giren her şey tıpkı bizim gibi ölüyor!” demişti. O gün Ilgaz'ı ağlattığı için bir kez daha çiçeklerden nefret etmiştim ama haklıydı, burası içine aldığı her şeyi öldürüyordu.
Sayfa 14 - Sedef Yankı SarmaşıkKitabı okuyor
Reklam
Bir gece erkeklerden konuşurken, "Ben senden farklı düşünüyorum.." dedi, "..hayat ölüme akıyor. Doğumla ölüm arasına sıkışmış kısacık bir zamanımız var. Eğer hak ediyorsa, bir erkeği doyasıya mutlu etmekten niçin kaçınalım? Erkeğin kulu kölesi olmak, ona yaltaklanmak değil bu. O başka bir şey, aşağılık bir durum. Yalnız kadınlara özgü öyle incelikler, özellikler, dikkatler var ki hayata tat katıyorlar. Bunları cimrilik edip ölüme mi taşıyacağız? İnan bana, hepsi yankı gibidir, insana çoğalarak döner. Babanın bile beynimi ve yüreğimi, bacaklarımdan sonra fark ettiğini sanıyorum. Ama sonra saygısı, şefkati, özeni ile beni kat kat aştı."
“Yanıyor gözlerinde hastalıklı evlerin Sabrında ısrar eden toy bir isyandır içim.”
Muazzam
Yalandan, sığ bir incelikti benimki; derinde küttüm, kötüydüm, korkağın tekiydim. Nice kabus akarken gözlerimin önünden, ben sadece uyanmayı dilemiştim. Hiçbir çığlığa yankı vermemiş, ne vakit bir yaraya denk gelsem, kabuk sandığım sessizliğin ardına gizlenmişim. Sessizlik, susanların yükselttiği derin bir uçurumdu. Kıyısına geldiğimde, gücümü toplayıp da buradayım diye bile seslenememiştim. Bu yüzden suçlu, bu yüzden yenik, bu yüzden zayiydim.
Sayfa 249 - hep kitapKitabı okudu
Reklam
Üzgün birini gördüğümüzde başına tatsız bir olay geldiğini düşünürüz. Oysa belki sadece, onu dinleyen biri olmamıştır. Bizi gerçekten işiten bir kulak/ kalp varsa, yüreğin şenlenmek için bir bahanesi vardır. İnsan kendisini başkasında görmek ve duymak ister, daima yankı arar.
Aristoteles'in (bin yıl sonra Sigmund Freud'da yankı bulan) "dişi sakatlanmış bir erkektir" şeklindeki bakış açısı yanlıştır. Erkek de testosteronla değişmiş bir dişi değildir, fakat bu yine de gerçeğe daha yakın bir ifadedir. Kadınların bedeni testosterondan en yoğun östrojen olan estradiyolü sentezler.
Sayfa 281 - say yayınlarıKitabı okuyor
German Guzman Campos
Nonkonformizm başkaldırının, direnişin birinci aşamasıdır. Nonkonformist, çevresinde olan-bitenle çelişkiye düşen, bunları kendi anlayışına sığdıramayan ve akılcı bulmayan insandır. Bu yüzden de, gerekçeler ister, sorularına yanıt arar ve yaratıcı çözümler için uğraşır. Nonkonformist duygusal olmaktan çok gerçekçidir, pragmatist yaklaşımlardan çok, köklü çözümlere yönelir, olumsuzluk yaratmaktan çok, sabırsız ve ısrarcıdır, düşüncelerinin yankı bulmaması durumunda radikal kararlar alabilir. Ignazio Silone, "insan ruhunun yaratıcılığı üzerinde oluşturulan baskıyla doğru orantılıdır" demişti. Nonkonformist, hakim sınıfların, gerçeğin ortaya çıkmasını önlemek için, binbir bahane ile yürüttükleri her türlü oyalama taktiğine karşı, gerçeğin anlaşılması içın kararlı bir biçimde karşı koyandır. Hakim sınıflar ise her zaman, "ihtiyatlı" olmak zorundadırlar. Bu formüle dayanmalarının esas nedeni, aslında içinde bulundukları o çekilmez bayağılığı, gizlemek içindir. içindir.
Mutlu sonlar kendiliğinden gelmez. Bazen bunun İçin çaba harcamak gerekir.
Kahramanca bir ölümle değeri büsbütün artmış olan bir hayat, muhteşem bir yankı halinde ve nefsini hor görme arzusundan doğan bir sonsuzluğa yükseliş biçiminde meydana çıkar. Tesadüfle elde edilen kolay başarılar da ün ve şeref sağlar ama yenilmesi mümkün olmayan alınyazısının üstün gücüne karşı mücadele eden insanın yok oluşu kadar bazen bir şairin ve binlerce kere de hayatın çizdiği bu facia, bütün devirlerin bu en büyük faciası kadar, hiçbir şey, insanı böylesine yükseltemez.
Sayfa 261Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.