Bir gün batımı düşün. Bir de gökyüzü. Birazda kırmızı olsun, her şey değil ama! Griyi de severim bilirsin. Sonra yüzümü anlat kuru bir yaprağa
Ve bir papatya öldür! Sarı olsun. Tamda seni seviyorum dediği yapraktan vur boynunu.
Kenan Vançin
Dik başlı yürüyüşlerin olmalı.
Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi, umarsız ve ifadesiz, bakışlarla yürümelisin.
Fakat hiç kimse bir yaprağa gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı.
Gidiyorsun biliyorum. Küçük ve kırık adımlarla uzaklaşıyorsun yanımdan. Ürkek bir keçi yavrusu kadar sessiz, gidiyorsun. "Kaçar gibisin" diyesim geliyor. Gözlerinde yabancısı olduğum, tanımlayamadığım karartılar dolaşıyor.Buğulu bakıyorsun. Daha önce hiç duymadığım kelimelerle, senin olmayan cümlelerle
"Elimize tutuşturduğumuz onca kullanma kılavuzu, onca yol haritası, onca şema ve onca grafiğe rağmen, kuşluk vaktinin içimizde yeşerttiği tabiatın sırrını çözemiyoruz hâlâ. Hâlâ kederli ve şaşkınız bir yaprağa dokunurken."
Dikbaşlı yürüyüşlerin olmalı.
Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran
çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi,
umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin.
Fakat hiç kimse bir yaprağa
gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı.
Güçlü ve direngen yürüyüşlerin olmalı. . .
Tarık Tufan
Ağaç yaşken eğilir doğru, ama “dalında duran bir yaprağa” toprağı göstermek istersen, “dalı yere eğmekle” “yaprağı koparıp toprağa atmak” aynı şeyler değildir.
Dalıp gidiyor insan nedensizce her şeye bazen ağaçtan düşen bir yaprağa bazen yavrusunu besleyen bir koyuna.Her anı dolu dolu Yaşamak istiyor insanoğlu hiçbir şeyi kaçırmak istemiyor farkına varmıyor ya da varmak istemiyor olup biteni.Her neyse gitgide aslında yanlizlasiyoruz.
''İstiklal Marşı'nı yazarken bile Mehmet Akif yokluk çekti ki, şiiri yazabilmek için sadece iki yaprak kağıdı vardı. Bir yaprağa temiz kopyası çekileceği için tek yaprak yetmemiş, şiirin bir bölümünü mecburen dergahın duvarına yazmıştı.''