Eser, yazarın 1986-1994 arasında yayımladığı makalelerin kitaplaştırılmasından oluşuyor. Dört deneme var eserde 16 ve 17. Yüzyıllara ait ve tamamen belgelere dayanan. İlki babasından kalan arazi üzerindeki haklarını korumak için divana başvuran Mustafa adlı yeniçeri; 1660-64 arasında İstanbul’da günce tutan Seyyid Hasan adlı derviş; ticaret için
Deneme şeklinde yazılmış.
Başlıkları ilgi çekici.
Depresyonda olan birin iç döküşü gibi.
Eğer Depresyonda olsaydım, kitabı ayrıca derin hissederdim bence.
Benim için felsefi denemeler güncesi gibi geldi.
İnsanlığa dair isabetli söylemleri var.
Nihilizm kokuyor yazıları.
Evet her şey hiçse, benim bunu okumamnda
Sizin okumanız da yazarın yazması da hepsi bir HİÇ yalnızca.
Yaptığımız ise hiçliğin içinde oyalanma yalnızca,hepsi bu.
Çürümenin KitabıEmil Michel Cioran · Metis Yayınları · 202110bin okunma
Uzun zamandır okuduğum en sürükleyici kitaplardan diyebilirim. Ne ara okudum ve ne ara bitti anlamadım. Güney Kore Edebiyatı'ndan, dili yalın ve akıcı bir kitap. Yazarın bir kitabı daha var basılmış. Onu da hemen öbür ay okurum gibi duruyor.
70 yaşına gelmiş bir seri katilin demans hastalığına yakalanması ve yaşadığı şehirde ortaya çıkan bir kadın seri katilinin kızını öldüreceği korkusuyla peşine düşmesini anlatıyor. Nispeten sürpriz de bir sona sahip. Bir oturuşta biteceklerden.
Yapı Kredi Yayınları'nın Kitap-lık dergisinin 138. sayısında, "Bir Çeviri Güncesi'nden Notlar..." başlıklı yazımda, Robert Musil'den dilimize çevirdiğim Niteliksiz Adam ile ilgili olarak şöyle dile getirdim:
...Benim edebiyat çevirilerine yaklaşımımda hep ütopyacı bir yan vardı. En başta belki de bunun çok net bilincinde
Kafede oturmuş Kasım'ı beklerken sekiz on kişilik bir grup geldi. Masalar birleştirildi, çay kahve söylendi. İlgimi çeken bir sohbet başladı. Hem konuşmaları bulunduğum konumdan tam olarak anlayamadığım, hem de böyle gizlice dinlerken kendimi suçlu hissettiğim için izin isteyip bu topluluğa yaklaştım. İçlerinden bir adama herkes
Ortadan Kaybolan Fil İlkin Amerika'da basılan , sonra Japonca versiyonu da çıkan öykü seçkisi olan ortadan kaybolan fil adlı kitabı okuyup bitirdim.Kitap içerisinde toplam 17 öykü barındırmakta.Haruki Murakami bu öyküleri 1980 - 1991 yılları arasında yazmış ve öykülerden bazıları henüz kitap olmadan önce Thenewyorker ve Playboy gibi dergilerde yer almıştır.Bu öykü kitabı Murakamistler için oldukça önem arz etmektedir çünkü yazarın en çok okunan eserlerinden Zemberekkuşunun Güncesi ve 1Q84 gibi kült eserlerinin çıkış noktası bu kitaptaki öykülerden oluşmaktadır.Şunu belirtmeliyim 17 adet öyküden oluşan kitap , yetişkin okuyucular için yazılmış diye düşündürttü beni.Dünyanın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak kabul edilen Murakami ' nin okurları , onun her eserinin , kendine has bir çalma listesine sahip olduğunu bilirler.Benim de yazar sayesinde Spotify listem oldukça iyi oldu bu eser sayesinde.İlk kez yazarın eserlerini okuyacak okuyuculara belirtmem gereken en önemli şey her ne kadar Japo edebiyatı olarak geçse de , Murakami'nin eserlerinde kimonoya rastlanmaz.Lakin ben yazar bir nevi alışveriş listesi dahi yazsa alıp okurum kalemini o kadar sevmekteyim.Sizlere de kitabı çok tavsiye ediyorum.Okuyacaklara şahane 17 öykü ile keyifli okumalar diliyorum.
Aynı isme sahip 1951 yılında çekilen filmini izleyip “Kitabını mutlaka okumalıyım.” dediğim başarılı bir eserden bahsedeceğim bugün.
Yazar Bernanos’u araştırırken kitap ve yaratıcısı arasında ciddi benzerlikler olduğunu fark etmemek mümkün değil. Dindar kişiliğinin getirisi olarak rahip olmayı isteyen lakin rahip okulundayken dinden uzaklaşacağını düşünerek okulu yarıda bırakan biri Bernanos. Sıradan hayatını yaşarken yazdığı eserde, bir papazı ele alması ve derinlemesine işlemesi kendinden kitaba yansıyan en büyük detay.
Kitaba gelecek olursak; görevlendirildiği köyde yaşadıklarını günlük şeklinde anlatan ana karakter, taşra hayatı ve batıl inançlar gibi birçok konuyu okura aktarıyor. Bazen ardı ardına itinayla sıraladığı bazen de düzensiz ve birbirinden kopuk fikirlerini aktardığı eserde, ana karakter dışında yer alan diğer karakterlerin özgün düşüncelerine de yer veriliyor.
En başta okurken zorlanabileceğiniz, düşünce akışı içerisinde kaybolabileceğiniz bu kitabı ısrarla okumakta fayda var. Sayfalar ilerledikçe yazarın diline ve olay akışına daha rahat adapte olabilirsiniz.
Etkileyen, düşündüren, soran ve sorgulatan Bir Taşra Papazı’nın Güncesi’ni okumanızı kesinlikle öneririm. Filmine de bir şans verin derim.
Konusu: Tanıtım bülteninden;
1885-1888 yılları arasında Düyûn-ı Umûmiye’deki bir görev nedeniyle İstanbul’dan yola çıkılan seyahatte, Irak ve Hindistan gibi uzak memleketlerin coğrafi, demografik ve kültürel özelliklerinin, yaşanılan bazı ilginç olayların kıvrak zekayla, mizansen bir üslupla veya güçlü gözlemlerle kağıda aktarılmasının güncesi…
İnceleme: Batılı anlamda ilk gezi yazısı olma özelliği taşıyan Seyahat Jurnali size çok keyifli bir yolculuk yaşatıyor. O döneme gezerek şahit oluyorsunuz. Âli Bey’in gezdiği yerlerin gelenek ve görenekleri, coğrafyadaki yeri ve önemi, ekonomisi, inançları güzel anlatılmış ki resmen o dönemi yaşatıyor. Ayrıca kitapta görseller de mevcut. Yazarın anlattığı şeyleri görme fırsatı da olduğundan kafanızda daha iyi oturuyor gezi. Gezi türü okumayı sevenlere kesinlikle tavsiye ediyorum ve keyifli okumalar diliyorum.
Seyahat JurnaliÂli Bey · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019704 okunma
Faruk Duman'ın son kitabı yazarın İtalya'nın Todi komününde yazdığı bir günce. Yazarın en güzel çalışmalarından biri Todi Güncesi. Muazzam güzellikteki kapağıyla Alakarga Yayınları'ndan çıktı kitap. Minyon, küçük bir Faruk Duman güzelliği.
Bu kitabı üç kez okudum. Çok da severek okudum; çünkü okuduğum bütün Faruk Duman
Sizin en hayırlılarınız, Kur'anı öğrenen ve öğretenlerinizdir."
Merhaba sevgili kitap dostları bugün sizlere sevgili yazarımız
Zeynep Kar kitabı ÜÇ AYLAR GÜNCESİ ile geldim. Sevgili yazarın okuduğum ikinci kitabı olan eserle bol istifadeli vakit geçirdim. Başucu kitabım oldu. Bir oturuşta severek feyz alarak okuduğum kitabı ve diğer eseri Kaybolan Baharımın Güncesi kitabını da canı gönülden tavsiye ederim kitapla kalın. ❥❥❥
Kitabın içeriğin de Recep, Şaban, Ramazan ayının notları var. Günün ayeti, günün zikri, günün esma'sı, günün duası, günün hadisi olarak her güne bir yenisi ekleniyor. Yazarın bu notlarını okumak bana çok iyi geldi bunun için sevgili yazara teşekkür eder. Dua eder dua beklerim inşaAllah ❥
"Kim sabretmeye gayret ederse Allah ona sabır verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lütufta bulunulmamıştır.
Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlısı tevbe edenlerdir.
İnsan düşünmez mi ki, daha önce hiçbir şey değilken biz onu yaratmışızdır?
Ya Rabbi! Sen bütün mahlukata merhamet eden, mümin kafir ayırt etmeden nimet veren RAHMAN 'sın. Merhameti bizim de en baskın özelliğimiz eyle!
Allah kötü sözün açığa vurulmasını sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitmekte ve bilmektedir.
( Amenna ve Saddakna)
KAYBOLAN BAHARIMIN GÜNCESİ
Hiç bitmesini istemediğim keşke yazar biraz daha yazsaydı da içim huzur bulmaya devam etseydi dedirten bir kitapla geldim bugün.
Asıl yazmak istediklerini "anı" kitabına yazmayı istemiş yazar ama bu kitap bile muhteşem. Bana yol gösteren bir kitap olarak hayatımın en güzel köşesine yerleşti.
Bir kitap düşünün her sayfası, her cümlesi sizi içine hapsediyor . Kimi zaman okurken huzur bulup, kimi zaman hüzünle doluyor içiniz. Maneviyatı zengin bir kitap ve okudukça bizim de maneviyatı zenginleştiren bir kitap.
Kitapta kimi zaman bir şiir eşlik ediyor, kimi zaman da birbirinden değerli kişilerin sözleri ve dualarla, ayetlerle birlikte.
Yazarın da dediği gibi "hayat bir yolculuk, biz de yolcu.. Umudu eksik olmayan bir yolculuk olsun bizimkisi .. Biz de umutlu yolcu" ve iyi ki bu yolculukta böyle değerli eserler arkadaşlık ediyor bizimle diye eklemek istiyorum.
Sevgili yazarımızın emeğine yüreğine sağlık kalemi daim ve okuyucuları bol bol olsun inşallah
Ruhunu dünya ile doyurma, ahirette aç kalırsın.
Ruhunu yitirmiş bu çağın vebası, düşünememek değil, hissedememektir.
Bir kuşlar özgür, bir de kitapların dünyasında, yolculuğa çıkanlar.
Nasıl bir dünya düzeninde yaşıyoruz anlam veremiyorum hakikaten. Dalını kırıyorlar sonra da gölgen yok diye seni suçluyorlar.
Kitap en başında yazarın da söylediği gibi her okuyucuya hitap etmiyor maalesef. Diyalog yok, girift bir hikaye örgüsü veya aksiyon sahneleri bu hikayede bulunmuyor. Yazar üslup açısından eşi benzeri görülmemiş bir yazar. Kelimeleri kullanım şekli sizi direkt kendi oluşturduğu dünyanın içine sokuyor. Hikayede Auri'yi ve onun yaşadığı yer olan Şeyaltı'ndaki yaşamını okuyoruz. Şeyaltı kral katili güncesi serisinde geçen üniversitenin terk edilmiş alt katındaki koridorlar, derslikler, atölye vb. gibi alanlardan oluşuyor. Fakat Auri, bu bölge hakkında enteresan bir bakış açısına sahip. Onun için her bölgenin bir adı, her eşyanın bir yeri ve duygusu bulunuyor. Kendinizi çok rahat Auri'nin deliliğine kaptırabiliyor ve bir fenere kızıp bir sabunla alay edebiliyorsunuz. Kendinizi eşyaların doğru yerini bulmaya çalışırken bulmanız çok olası. Tek gerçeklik düşlerimizdir. Hiç var olmayan bir karakter için gözyaşı dökebilir veya önümüzdeki gerçek acıları görmezden gelebiliriz. Sizi bilmem ama Auri'nin gerçekliğinde çıktığım bu yolculuk benim için büyüleyiciydi.
Kitabın konusunu okuduğumda ve okumaya başladığımda aklımda hep Kral katili güncesi vardı. Bana onu anımsattı nedense. Ama çok farklılar. Bu kitabı ben tam 1 ay da okudum. Okuyamadım. Çok yorucu bir dili vardı yazarın. Ağır ilerliyor, sürekli bir detay. Sanki kısa bir yol var ama o dolandırıyor da dolandırıyor. Yani konusu güzeldi aslında ama devamını almış olmasam sanırım okumaya cesaret edemezdim.
Gereksiz Bir Adamın Güncesi , 1840'larda Rusya'da birçok yazarın zihnini meşgul eden popüler bir toplumsal olguyu ele alır.
Ivan Turgenyev Rus aydınları arasında batıcılardan olup Rus aydınının batılı düşünce ile Rus geleneksel kökleri arasında sıkıştığından ne toplumuna ne de kendine faydalı olamayacağını anlattığı gibi, romanlarında bu tip aydınların her seferinde ölümünü de bize göstermiştir.
Gereksiz Bir Adamın Güncesi kitabında birkaç haftalık ömrü kaldığını öğrenen Çulkaturin‘in son günlerine tanıklık ediyoruz. Yapacak bir şeyi olmayan Çalkaturin, günlük tutmaya karar veriyor. Son on gününde yaşadıklarını, önemli anılarını, bu günlüğe yazıyor.