Bu seriyi bayadır büyük bir hevesle bekliyordum çünkü yorumları "efsolarla" ve "mükemmeller" le doluydu. Evet, kitap çok güzel ve farklı başladı ama ilerledikçe heyecanı ve cazibesi azaldı da azaldı. O büyük süpriz en baştan çok belliydi bence, sadece sondaki katil süprizine biraz şaşırdım ama o da bir vavvv falan da değildi yani. Büyük bir potansiyeli olan hikayenin normal bir potansiyelde süzülüp kala kalmasıydı sanki. Beklediğimin yarısını bile bulamadım. Aşkta öyle ayakları yerden kesen cinsten değildi ki bu hikayenin bir benzerini daha önce bi yerde okumuştum ama hangi kitaptı şimdi hatırlayamadım. Neyse işte okuması kolay olan ve hızlıca akan ama öyle havalara uçurup kendinden geçirmeyen bir kitaptı kendileri. Umarım serinin devamı daha heyecanlıdır yoksa seri bana büyük bir hayalkırıklığı olacak gibi duruyor.
Beyza Alkoç Hepinize merhaba değerli okurlar, bu incelememde öncelikle belirtmeliyim ki ben bu kitabı 3 sene önce wattpadın ne olduğunu bilmeden, konusunu öğrenmeden okumuştum. Yani o zamanlar teknik olarak 12 yaşlarında falandım. O yaşlarımda sevmem gereken şu karantina serisinin 2 kitabını zar zor, zorla okuyarak bıraktım.
3 sene olmasına rağmen
"Kitapseverleri Dehşete Düşürecek Bir Kabus"
Kitap ile ilgili araştırma yaparken bir yerde okumuştum bu tabiri. Kitabı çok iyi özetlemiş bence de.
Fahrenheit 451, kitap kağıtlarının yanıp tutuşmaya başladığı ısı derecesiymiş. Eser kitap okumanın suç olduğu, hatta evde kitap bulundurmanın bile yasak olduğu, itfaiyecilerin görevinin de kitapları bularak yakmak olduğu bir distopya.
Montag da kitapları bulup yakan bir itfaiyeci. Üstelik durumundan hiç de rahatsız değil. Yaptığının doğru olduğuna inanarak gönül rahatlığıyla işini yapar ve hiçbir şeyi sorgulamaz. Ta ki Clarisse ile karşılaşıncaya dek.
Hiçbirimiz biriyle tanıştığımız zaman o kişinin hayatımızda nasıl değişiklikler yapacağını, neleri yerinden oynatacağını bilemeyiz. Ve bir an gelir bakarız hayatımız ters köşe olmuş. İnandıklarımız yalan, yalanlarımız gerçek olmuş. Bu açıdan Clarisse tanışmak, Montag'ın hayatındaki çok önemli bir kırılma noktası. Sonrasında ise bu distopik dünyada olup bitenleri sorgulayan, bu dünyaya ve bu dünyayı yönetenlere karşı çıkan, bir tek "kitap" için hayatlarını riske atan insanların hikayesine sanki bir korku filmi izler gibi tanık oluyoruz. Kitapların olmadığı bir dünyada yüzyıllardır ortaya konan bütün düşüncelerin ve insanlık tarihinin yok olacağı gerçeğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kitapların insanlığın hafızası olduğu gerçeğini:
"İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne var? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir mi?
"Yerde uzanarak ne yapıyorsun, Sedef?"
"Bir yerde okumuştum, ölü numarası yapınca ayılar bize zarar vermeden sessizce çekip gidiyormuş."
"Ayı mı? Burada ikimizden başka kimse yok."
"Alaz, lütfen sessizce çekip gider misin?"