Her insan bu ıslak şubat akşamının hüznünü dağıtmak için ya yeni bir aşka başlıyor, ya kendini sarhoş ediyor, ya bir genç kadını kucaklıyor, kısacası gününü gün etmeye uğraşıyordu.
Bense o avare çocuğun, kimbilir hangi bezgin anında söylediği bir mısrayı hatırlıyorum:
"Gerçek hayat bu gördüğümüz değil."