bir_delinin_kitaplari

bir_delinin_kitaplari
@bir_delinin_kitaplari
Reklam
"Kurt avına dikkat kesilir, tabiatın diğer teferruatlarına değil. Sen geri duracak, ama içindeki kurdu salacaksın ileri.".

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
... ister Kürt, ister Türk, ister Arap olsun. Hangi dilde konuşursak konuşalım bizi Allah'a bağlayan yalnızca kalbimizdir.
Reklam
Bir insanın hayalleri, düşünceleri, umutları, umutsuzluklarıyla yalnız kalması ne kadar hüzünlüydü, güzeldi!
Sayfa 72 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Yalnız seni düşündüm.
Sayfa 54 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Bana hiç yabancı gelmediğini, muhakkak bir tarafta karşılaştığımıza emin olduğumu söyledim. Belki bir sinemada yan yana oturmuşuzdur, dizlerimiz birbirine değmiştir. Belki de işlek bir caddede yanımdan geçerken başımı döndürüp ona defalarca bakmışımdır.
Sayfa 34 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Her insan bu ıslak şubat akşamının hüznünü dağıtmak için ya yeni bir aşka başlıyor, ya kendini sarhoş ediyor, ya bir genç kadını kucaklıyor, kısacası gününü gün etmeye uğraşıyordu. Bense o avare çocuğun, kimbilir hangi bezgin anında söylediği bir mısrayı hatırlıyorum: "Gerçek hayat bu gördüğümüz değil."
Sayfa 35 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
İnsana yalnızlığı duyuran bir İstanbul akşamıydı. Parasızdım, sıkıntılıydım.
Sayfa 31 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Reklam
Kadın yalnızdı. Kumral saçlarını rüzgar arasıra dalgalandırıyordu. Ayaklarını birbiri üzerine atmış bir sigara yakmıştı.
Sayfa 22 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Sonra, aylar geçti; mevsimler birkaç kere değişti, paltolar tekrar giyildi, tekrar atıldı. Ve bir gün geldi ki, gökyüzü bana daha karanlık, yağmur daha can sıkıcı, sokaklar gereksiz görünmeye başladı.
Sayfa 9 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Uzun zaman aşksız yaşadım. Bu, mevsimin sonbahar olması, ya da havaların yağmurlu gitmesinden değildi. Sadece eski bir aşktan kurtulmuş, bir yenisine başlayamamıştım. Aşk benim alışık olduğum bir şeydi. Aşksız bir insan nasıl yaşar, nasıl yer, nasıl dolaşır, neler düşünür diye merak ederdim. Herhalde böyle bir insan şehrin uçsuz bucaksız caddelerinde gölgesini arkasına takarak gezmez, Unkapanı Köprüsü’nden mavnaları seyretmez, parklarda avarelikten hoşlanmaz, aşk filmlerini sevmezdi. O, işini gücünü bilen, caddelerde hep hızlı hızlı koşan, tramvayları doldurup taşıran, ayakları çıplak çocuklara sadaka vermeyen bir insandı. Yalnız kendi için yaşar, başka bir şey bilmezdi.
Sayfa 7 - Can Yayınları Altıncı Basım 1990Kitabı okudu
Son 20 yıldır sistematik olarak yayılan asılsız bilgilerle kafa karışıklığı yaratılıyor, gerçekler bilinçli olarak deforme ediliyor, gerçeğin yerine sahte monte ediliyordu. Öyle bir rüzgar estiriliyor ki, kendinden şüphe etmeye başlıyorsun, ben aslında böyle düşünmüyorum ama, herhalde ben yanlış düşünüyorum demeye başlıyorsun. Uganda seviyesine düşmüşken, şahlandığımıza inanıyorsun. Çöpten marul toplanırken, enflasyonun azaldığına inanıyorsun. Bankalarını madenlerini limanlarını santrallarını barajlarını, hatta toprağını yabancılara sattılar, yerli olduğunu zannediyorsun. Tank fabrikanı bile elaleme vermişken, milli olduğunu düşünüyorsun. Şüphe tohumları ekiliyor. Beynin sisleniyor. Sahtekarları dürüst kabul ederken, namuslu insanlar hakkında acaba'ların oluşuyor, namuslu insanlardan kuşkulanıyorsun. Yalancıya inanıp, doğru söyleyenden işkilleniyorsun.
Kişinin kendi çıkarı için başkalarını manipüle etmesine, yanıltıcı telkinlerde bulunmasına, insanı kendi aklından şüphe eder hale getirmesine, kurbanın duygularını istismar ederek, gerçekle bağını koparmasına, hiç yaşanmamış bir olayı yaşanmış gibi göstermesine, yaşanmış bir olayı ise hiç yaşanmamış gibi kabul ettirmesine, kurbanını yalnızlaştırıp, aciz hissettirip, körü körüne kendine bağımlı hale getirmesine “gaslighting” deniyordu. İnsan zihninde gerçeğin yerine gerçek olmayanı koymaya, ikna ederek yanlışı doğruymuş gibi inandırmaya, “gaslighting” deniyordu.
Resim