Duygu dünyası yeterince gelişemediğinde, gönül fakirliği performansla giderilir. New York'un yoksul kesimi dışındaki iliş- kilerde entelektüel performans egemendi. Bu konuda eksi du- rumdaydım, ama kendimi eksik de hissetmezdim, çünkü hisset- tirilmezdim. O yıllarda tıp doktoru olmak saygın bir statü idi, üs- telik psikiyatri eğitimi alıyorsanız da havalı. Tanıdığım entelek- tüeller bu nedenle mi beni aralarına almaya istekliydiler, bilemi- yorum. Kimse bana tepeden bakmadı ve her zaman içtenlikle yaklaştılar. Yıllar sonra dönüp baktığımda, benim eksik değil, onların gereğinden fazla olduğunu ve bundan kendilerinin de bu- nalmış olduklarını fark edecektim. Sıradan konuşmalarda bile çok fazla yorum yapılıyordu. O zamanlar memlekette sadece düz dedikodu vardı ve davranışların yorumlanması alışmadığım bir şeydi. Entelektüel arkadaşlarımın kültür ve sanat olaylarından sık söz etmeleri benim gibi bir cahil için başlangıçta iyi bir rehber oldu. Aslında birey olarak Amerikalıların genelde iyi insanlar ol- duğunu düşünüyorum, hatta biraz da saf yanları var. Memlekette yaygın olan, arkadan konuşma, mesnetsiz yargılama, yıkıcı de- dikodu ile orada hiç karşılaşmadım. Bazen onları üst-sistemin kurbanları gibi gördüğüm de olur. Doksanlı yıllarda insan ilişki- lerinde bir şeylerin yanlış gitmekte olduğunu fark eden bir kısım Amerikalı, intimacy dedikleri yakın ilişki kavramını halledilmesi gereken bir mesele olarak ele almaya çalıştılar. Ne var ki duygu- sal meseleleri proje olarak ele aldığınızda bir yere varmak genel- likle mümkün olamıyor.
Sayfa 51 - MetisKitabı okuyor
Biraz dedikodu yapalım gene: bu Goethe’yi de Beethoven hiç sevmezmiş. Burada Goethe kazanıyor: çünkü öbürü müzisyen; o anlamaz. Beethoven de kızmış, Dokuzuncu Senfoni’ye Schiller’in şiirini koymuş. Malumu âliniz, Schiller’le Goethe’nin arası biraz şekerrenk. Zaten Beethoven, Goethe’ye parkta imparatora selam verdi diye içerliyor. Anlayamadım efendimiz: yani Beethoven’in arası iyi değil mi imparatorla? Ne aptal şeysin Olric. Ondan değil. Sosyal meseleler bakımından canım! Sosyal bakımdan bilinçlenmiş her adamın evinde bu nedenle Dokuzuncu Senfoni bulunur. Yalnız, bu Goethe hakkında çok iyi şeyler duydum. Biraz aklınız karışacak galiba efendimiz. Bilmem ki. Karışsın Olric. Bugüne kadar boş bir kâğıt gibi temiz kaldı. İyi koruduk uzun süre. Biraz da zorlansın. Saflığını kaybetsin biraz. Aklımız, maceralardan korkmasın biraz. Ne demek biraz? Hiç korkmasın. Hiç yorulmadan mı ölelim istiyorsun? Sonra, Oblomov gibi erken ölürüz. İyiyi kötüden ayırmasını öğrenmek istiyorum. Uğraştı da beceremedi desinler. Biraz heyecanlanıyorum; bilmediğim, görmediğim hayallerin baskısını hissediyorum, efendimiz. Sizin için korkuyorum. Belki, çok önceden hazırlığa girişmeliydiniz efendimiz.
Sayfa 52 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Reklam
Gerizekalı insanlarla yaşamı paylaşmak zor ölümü paylaşmak daha zor
İnsanların rahat ve huzurlu hissettiği evin sonralarda "cenaze evi" diye anılması sinir bozucu ve berbat! "Cenaze evi burası mı?" "Cenaze sahipleri burada mı?" vs. Onlar açısından baktığında normal ama benim açımdan hiç normal değildi. Kanayan yarayı parmaklıyorlar gibi geliyordu. Ben de hepsinin boğazını
538 syf.
·
Puan vermedi
Kurtlarla Koşan Kadınlar; kadınlığın, vahşinin ve olanın ansiklopedisi, kutsal kitabı, el kitabı veya her ne demek isterseniz o. İnişlerin ve yükselişlerin navigasyonu, ormanların ve yeraltlarının haritası, yaratıcı ruhun kuramı, evin yolu ve savaşın ahlakı. Kurtlarla koşmak, kurda dönüşmek ya da kurt olarak doğmak… Kurtlarla Koşan Kadınlar,
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Kurtlarla Koşan KadınlarClarissa P. Estes · Ayrıntı Yayınları · 20217,7bin okunma
500 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yakın Türkiye tarihini kaleme alan Sema hanım, o kadar çok araştırma yapmış ki... Kitap sonunda tüm bu bilgilerin kaynakçalarınıda yazmayı ihmal etmemiş. Yakın Türkiye geçmişinde köy enstitüleri, siyasi olaylar, baskıcı yönetime karşı dimdik duran öğretmenler, cahilliğe karşı olan savaşı okumaya hazırlanın. Bir kitap düşünün, hemen hemen her
Keşke
KeşkeSema Soykan · Alfa Yayınları · 2021752 okunma
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
672 syf.
3/10 puan verdi
Lordlar ve Varisler- N. G. Kabal
Beklentilerimi asla karşılamayan bir fantastik kitabı incelemeye geldimm. Çok uzun zamandır bu tarz kitaplar okumuyordum okuma tarzım değiştiği için ama bu kitap hakkında tek bir kötü yorum duymamıştım ve çok büyük bir hevesle başladım okumaya.. Ancak beklediğim gibi değildi, övüldüğü kadar iyi bulamadım. Sebeplerine gelmeden önce kısaca
Lordlar ve Varisler
Lordlar ve VarislerN. G. Kabal · Martı Yayınları · 20217,2bin okunma
263 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
KAPAK KIZI - AYFER TUNÇ Serinin ilk kitabı ‘KAPAK KIZI’ İkinci kitabı ‘YEŞİL PERİ GECESİ’ Üçüncü kitabı ‘OSMAN’ Bilginize… Ayfer Tunç kaleminden okuduğum üçüncü kitap ‘Kapak Kızı’ oldu. Kalemini çok seviyorum, gerçekten insanın içine işliyor. Karakterlerin iç dünyasını da çok güzel yansıtıyor Kitaplarını okurken karakterlere bürünüyorum adeta,
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,3bin okunma
125 syf.
·
Puan vermedi
“BİLİNÇALTINI BİLMEYEN, BAŞINA GELENLERİ KADER SANIR”*
Yeşilçam’a küçük yaşlarda hizmet etmiş ve Türk sinemasının aldığı şekillerle şekillenmiş bir kadın: Arzu Okay. Bu gibi insanlar, kariyerlerinin zirvesindeyken onları izleyememiş günümüz gençlerinde bile bir nostalji hissi uyandırıyorlar. Şahsen bende olan, bu. Anlaşılan, zor bir sektörmüş Yeşilçam. Dinlenenler ve okunanlar (V. Türkali, A. İlhan, vb.) bunu doğruluyor. Çok dramlar yaşanmış kamera arkasında. Onun “belaltına” doğru inmesi de dramlara dram katmış. Arzu Okay’ın hayatı, en azından bir dönem, bu türden. Yine de sonu iyi bitmişe benziyor ki, bu söyleşi kitabı ortaya çıkmış. Hayatta güçlü durmak, bir parça arsızlığı gerektirir (Olumlu mânâda). Çevrende başka insanların olmasını da… Arzu Okay’da bunlar var. Ancak keşke Yeşilçam’a dair biraz daha dedikodu alabilseydik kendisinden. Bu gibi kitapları güzelleştiren, o. Dobralığını sevdim Okay’ın. Siyasî yönünü ise zorlama buldum. Yadırganmayacak, ancak yaşanmak da istenmeyecek bir hayat onunki. Eminim kendisi de aynı fikirdedir. Emekleri için bolca teşekkürler. * “Bilinçaltını bilmeyen, başına gelenleri kader sanır.” (C. G. Jung)
Keşke'siz Bir Kadın
Keşke'siz Bir KadınTürey Köse · İletişim Yayıncılık · 202111 okunma
248 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Sevgiden Öte Süreklii Ölüm
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim :Eğer imkanım olursa bu kitabı muska kadar küçültüp boynuma asmak isterdim. Öyle ki hep hatırlamak için hep yanımda olsun. Hatırladıkça Marquez 'in büyüsü hep benimle olsun. O ladar ki eğer bir hikaye aklımdan silinirse ve ben bu unutmuşluğu fark edecek olursam çok üzülürüm. Çünkü bu kitap adeta bir
Sevgiden Öte Sürekli Ölüm
Sevgiden Öte Sürekli ÖlümGabriel Garcia Marquez · Cem Yayınevi · 1990269 okunma
Reklam
Her şey değişmişti. Şehirde enine boyuna açılan yollar, alıştığım manzarayı tamamen ortadan kaldırmış, yıkılan evlerin ardında kalan sefaleti, zavallılığı çırılçıplak meydana çıkarmıştı. Saatlerce ilmek attığım sokaklarda selamlaşabileceğim tek kişiyle bile karşılaşamıyor, bunalıyordum. Okumayıp kısa yoldan hayata atılan, iş güç sahibi olmuş bazı lise arkadaşlarımla da aramda büyük mesafeler açılmıştı. Konuşacak birşey bulamıyordum. Müşterek birkaç hatıra, biraz hoşbeş, biraz dedikodu, o kadar!
Sayfa 36 - Beşir AyvazoğluKitabı okudu
Gözlerim seni aradı o gün, güzelce giyinmiştim yine, ve mavi çiçekli cam kolyemi takmıştım bu sefer. Sınavların açıklandığı hafta hani benim 52 aldığım ( en yüksek notum da bu oldu zaten, Neyse ) Eve gitmeden Bir merhabaya bağlanmalıydi bu iş. Evdekiler yine sıkıştırdi, bir hafta erteledim belki sınav konuşuruz diye. Ama yoktun, belki de sen eve
672 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Merhaba kitap dostlarım. Yeni bir kitapla daha karşınızdayım. Bu kitabı ilk gördüğümde  basımına hayran kaldım. O kadar güzeldi ki almasam olmazdı .Birde fantastik olunca kesinlikle kitaplığım da olması gereken kitaplardan bir tanesiydi.  Ben kitabı sevdim mi sevdim.Yumuşak, akıcı ,kolay okunan bir kitap.Ama Tam bir fantastik okuyucuysanız  size biraz hafif gelebilir .Yeni başlayanlar için ideal . 
Ayşegül
Ayşegül
ile birlikte dedikodu yaparken söylediği gibi kitabın ilk sayfaları bana uyumsuz serisini hatırlattı. ve ejderhalardan o kadar çok bahsetmişti ki ,Sayfalar ilerledikçe ejderhalar ne zaman çıkacak diye sabırsızlıkla okudum. Sahneye çıktıklarında da onlardan kopamadım. Açıkçası benimde bir ejderham  olsun istedim. _____konusuna gelince ; Violet Sorrengail, 20 yaşına gelmiş  Navvarre de yaşayan  binlerce genç gibi askerlik hizmetini yapmak için  bölüm seçmek  zorundaydı. Tabiiki o kadar yıl babası gibi katip olmak için eğitimi boşa gitmiş., General olan annesinin emri ile biniciler  bölümüne girmek zorundaydı. Basgiath Savaş akademisi,öyle bir yerdi ki zayıflar burada  hayatta kalamazdı.Ejderhalarda  bağ kurmaya izin vermezdi. Violet köprüden geçip biniciler bölümüne katılmaya hak kazandı ama   bir sürü düşmanla  nasıl  baş edecekdi.Başta Sorrengail'lerden nefret eden Kanat lideri  ×aden ile  durum ne gösterecekti?. Evet tüm bu soruların cevabı kitapta
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,093 okunma
RAMAZAN AYI İÇİN PLAN VE TAVSİYELER:
1-Niyet (Amelleri Allah için yapmak) 2-Oruç Ahkamını öğrenmek (çok önemli) 3-Sabah Akşam ve uyumadan önce zikirleri ihmal etmeyelim... 4-Duha Namazı 5-Her an abdestli olmaya gayret edelim ve her abdestten sonra iki rekat nafile namaz kılmayı unutmuyoruz.. 6-Çokça Allahı zikretmek( üniversiteye giderken, çıkarken, yürüyorken, ötöbüste iken..
Refik Bey
Beraber bulunduğumuz her iki komisyonda da biraz mevki sahibi olanlara fevkalade tekâpuda [dalkavuklukta] bulunuyor, yüzüne karşı yerlere kapandığı bir adamın gıyabında ise yine başkalarına hulûs çakmak [yaltaklanma] emeliyle dedikodu yapar dururdu. Hüsnüahlâkına [karakterine] miyâr [ölçü] olabilecek bir sözünü nakl ile yetineceğim: Mevkûfen [tutuklu olarak] Ankara İstiklâl Mahkemesine sevk edildiğim esnada benim için ötekine berikine "Görürsünüz, onu mutlaka asarlar!” demiş olduğunu mevsukan işittim. Hâlbuki her iki komisyondaki refakatimiz esnasında kendisine hüsnümuamele etmekten hâlî [güzel davranmaktan geri] kalmamış, Satış Komisyonunda yapılan ilk tensikatta [memur azaltılmasında] alıkonulması için kelimât-ı tayyibe sarfından [güzel sözler söylemekten] geri durmamıştım. Bu kadar yetişir.
798 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.