Bâbıali'nin eli sıkılığıyla da ünlü gazate sahiplerinden Halil Lütfi, nasıl olmuşsa Yahya Kemal'i yemeğe çağırmış. Üstat, onun ününü bildiği için bu çağrıya pek şaşmış ama yine de gitmiş. Sofraya oturunca bu şaşkınlık iyice artmış. Çünkü tüm yiyecekler birkaç lokmada, tüm içkiler de birkaç yudumda bitivermiş. Yahya Kemal, biraz oturduktan sonra kalkmak için izin istemiş. Halil Lütfi verdiği ziyafetten hoşnut, onu kapıda uğurlarken: — Teşekkür ederim. Sizi yine yemeğe çağırmak isterim, herhalde kabul buyurursunuz? demiş. Gözleri parlayan Yahya Kemal: — Elbet kabul ederim. diye yanıtlamış. İsterseniz hemen şimdi!..
Yahya Kemal Ankara'dayken bir gün yolda rastladığı tıraşlı bir adama yanaşmış "Bonjur" diye selamladıktan sonra, — Hayrola Süleyman Nazif Bey, demiş. Sakalı ne zaman kestirdin böyle? Adam, biraz da canı sıkkın, düzeltmek istemiş durumu: — Galiba yanıldınız beyefendi, adım Süleyman değil, İbrahim! Yahya Kemal, aynı ilgiyle sözü sürdürmüş: — Ooo, bu ne değişiklik! Adını bile değiştirdin öyle mi?
Reklam
ŞİİR SANATI Musiki, her şeyden önce musiki; Onun için tekli mısradan şaşma. Kıvrak olur, erir havada sanki; Ağır aksak söyleyişe yanaşma. Kelime seçerken de meydan senin;
Sayfa 58 - Yeditepe Yayınları
Bu kadarı az Delikanlı! Halbuki neler, neler Söylenecek! Asıl iş edada. Mesela bak, Hoyratça: "Burnum, böyle olsaydı, mösyö, mutlak Dibinden kestirirdim!" Dostça: "Yana yatmaz mı? Senden önce davranıp kadehine batmaz mı?" Tarifle: "Burun değil bir kere, coğrafyada Böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"
Bir gün Orhan Veli, Boğaz vapurunda üstada rastlar. Ordan burdan biraz konuşurlar. Söz dönüp dolaşır edebiyata gelir. Yahya Kemal, yeni şiirleri olup olmadığını sorar. Olumlu yanıt alınca bunlardan birini okumasını ister Orhan Veli'den. O da hiç nazlanmadan okur. Divan edebiyatı çeşnisinde yazdığı "Efsane" şiiri şöyledir: Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Gece sahilde sular fecre kadar çağlardı O çağıltıyla beraber döğünürken def ü çenk Bir güneş dalgalar üstünde doğar rengârenk Mavi bir gökyüzü titrerdi güzel bir histe Rindler, muğbeçeler mest bütün mecliste Ve o âfetle bütün kahkahalar nağmeleşir O gürültüyle sular çalkalanır çağlardı Bir zamanlardı bu gamhanede bir dem vardı Lâkin artık o hayal âlemi bir efsane Ses seda yok bu değil sanki o devlethane Üstat, şiiri dinler. Çok güzel bulduğunu söyler Orhan Veli'ye. Ardından da ekler: — Biraz daha gayret etseniz bu alanda bizi de geçeceksiniz... Orhan Veli'nin yanıtı onun canını sıkacak kertede anlamlıdır: — Aman üstadım, biz ciddiye almıyoruz bunları, alay olsun diye yazıyoruz!
Huzur bulur bugün seninle âlem Ey bu asırda rahmet-i âlem Risale-i Nur Sürur bulur bugün seninle âdem Ey bir rahmet-i âlem Risale-i Nur Bu hasta gönüller çoktan perişan Varsa sende eğer Lokman'dan nişan Bir şifa sun, gel ey mahbub-u zîşan Ey cilve-i rahmet-i âlem Risale-i Nur * * * Gelmez mi sonu bu uzun hecenin
Reklam
39 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.