Adımlarıma hız verirken, yabancı bir yüz buldum karşımda. Kimdi o? Ayaklarıma indi yabancının gözleri, daha sonra tırmandı yukarı doğru. O an fark ettim açıkta kalan saçlarımı. Eteğimi utançla serbest bırakıp, yazmamı düzelttim. Ayaklarıma indi yeniden gözleri ve anlamadığım bir bakış attı. Acımış mıydı? Belki de... Biraz yaklaştığımda mavi gözlerini gördüm. Tarif istersiniz şimdi benden ama ben hiç deniz görmedim ki. Yağan yağmur damlaları gibi de değildi. Yaz günü gördüğüm gökyüzü fazla açık, mavi elbisem daha koyuydu..
Ephesus yayınları
Tıpkı deniz gibi bizim de renklerimiz değişiyor. Belki ben de biraz deniz gibiyim. “ gri ve mavi.”…🦋
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
"Tıpkı deniz gibi bizim de renklerimiz değişiyor. Belki ben de biraz deniz gibiyim. Gri ve mavi."
Bülent Ortaçgile doyulan bir gün daha :)
Mavi kuş sanki bir düş Kaşla göz arasında Geceyle gündüz ortasında.. Sokaklar bile sokaklara kesişir Gölgeler ki güneşe bağlı Biz ikimiz de öyleyiz Ama bilmeliyiz.. Ağıramamış aydınlıklar gibi Kireç tutmuş çaydanlıklar gibi Hiç sevişmemiş insancıklar gibi Gel, hiç üzülme Salına salına uç Ben gelemem ama sen git biraz dolaş.. (Bülent Ortaçgil - Mavi Kuş)
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Theo'ya Mektuplar Sonrası
Vincent'ın kardeşi Theo'ya yazdığı mektupları derlemiş, 'Van Gogh' tarzının yaratıcısı yüzlerce esere de yeni, biraz buğulu bir pencere açmışlar. Duvarında Yıldızlı Gece tablosu asılı olan, günü o şaheser ile ayan biri olarak, bu kitap benim ruhumun her sızısında ve benliğimin her tınısında yavaş yavaş aktı. Yalnız
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Remzi Kitabevi · 20186,2bin okunma
Reklam
Acıyla Tamamlanmak!
Bir yüreğin çarpıntısı kanatlandı ruhumda, sevmenin güven veren tarafı ışık oldu bu garip yalnızlığıma. İçimde aradığım yolu buldum, kalbimde ıssız kalan orman, yeşillendi bir anda. Uzun bir trenin yolcusuydum bir zamanlar şimdi ise yerini bulmuş biriyim. Kayıp sandığım günler, acı sandığım hâyal kırıklıkları meğerse bir köprüymüş gerçeğe ulaşmamı
Yaşamaya Dair
1 Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler. Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
Bütün bu dünya, yoksulların kulübeleri veya kodamanların gösterişli saraylarıyla bütün bu yapılar, bütün bunlar, bu alacakaranlık altında, koyu mavi gökte hafif bir buğu gibi biraz sonra silinip gidecek bir masal düşüydü sanki... Güçlü bir heyecanın etkisi altında yüreğine sıcak bir kan dalgası dolarak titredi. Bütün bu yaşam curcunasını, mutluluğuna dayanamayan zavallı Vasya'nın neden aklını bozduğunu, ilk kez anlıyordu.
Sayfa 60 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Doğanın en güzel resmi, köyün kendine has hayatı ve düşmeyen ritmi ile hüznü ve sevgiyi kucaklayacağımız , samimiyetin gerçekte ne anlam ifade ettiğini anlayacağımız, modern dünyadan bir anlığına bile olsa uzaklaştıracak, özlem dugusuyla okuyacağınız ve yazarımızın içsel yolculuğuna eşlik edeceğimiz ,yüreklere dokunacak bir hikaye ; Cemile Öğretmen , Nazlı ile , Neriman Teyze ve Ragıp ile güzel anlara eşlik etmek değerliydi... Nazlı, doğduğu yaşadığı bu köyü çok seviyordu. Ama içinin bir köşesinde bu topraklara ait bir kızgınlık vardı. Buraya bırakılmanın, buraya terk edilmenin öfkesi vardı. Bir yanı ile aşkla bağlı olduğu bu köye bir yanı ile kızgındı. Ama bu köy Cemile Öğretmen için bir cennetti. Köyün Neriman Teyze'si, Nazlı'nın babaannesi idi. Anne sevgisin bilmezdi ama babaannesini de çok severdi... Baba sevgisi , onuda bilmiyordu Nazlı. Çünkü Ragıp sadece vicdan azabıyla yaşıyordu... Bunlara rağmen , köyde yinede hayat vardı. Nazlı ve Cemile Öğretmen ile bu hayata dahil olmak ... Nice mavi kapılı evler , kapıları umuda açılan insanlar, çam ağaçları, köyü ortadan ikiye ayıran dere, hayvanlar, elleri nasır tutmuş dedeler, saçları kınalı nineler ,herşeyiyle bu küyün bir neşesi vardı... Hayatın akan bir su gibi önüne çıkan her engeli sürükleme işlevi vardır. İnsan biraz sabır gösterse her dert görevini yerine getirip başka bir boyut kazandıracaktır... Bu evlerinin kapısı maviye boyalı köy, içinde daha az öykü barındırarak devam edecekti yaşamaya. Azalan insanlara kapanan kapılar eklenerek...
Gül Kılıçkaya
Gül Kılıçkaya
Mavi Kapılı Evler
Mavi Kapılı EvlerGül Kılıçkaya · Elpis Yayınları · 06 okunma
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
“Gözlerin ne renk senin?” diye kısık bir sesle sordu. Güneşe bakınca ela, sana bakınca fena. “Mavi.” Hayır anlamında kafasını salladı. “Sadece mavi olamaz,” deyip bana doğru biraz daha yaklaştı. Gözümün rengini çözmeye çalışıyormuş gibi bakıyordu. “Mavinin hangi tonu ki bu?” diye kendi kendine sordu. “İlk defa görüyorum.” Bu kadar dikkatli bakması, yerimde rahatsızca kıpırdanmama neden oldu. “Babam,” dedim kurumuş dudaklarımı ıslatıp. “Babam hep okyanus mavisi derdi.”
Sayfa 97 - Artemis Milenyum YayınlarıKitabı okuyor
MÜTHİŞ BİR TREN Kıraathanenin camları önüne oturmuşlardı. İki arkadaştılar. Nargilelerinin marpuçlarını emerek susuyorlardı. Zayıf olan, lülenin ateşini nargilenin kehribar ağızlığıyla düzeltti. Bir-iki nefes daha çekti. Marpucu sardı. Nargileyi önünden itti. Bu, yüzü karanlık, karışık bir adamdı. Kalın kaşları vardı. Bu kaşların altında
Resim