Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Annem babamın gazozhanede şerbet yaparken kullandığı şeker çuvallarından iç çamaşırı diktirmiş. Neşeyle giyiniyorum. İyi güzel ama, biraz sert ve hafif kaşıntı yapıyor sanki. Sorun değil. Yalnız, külotun hemen arka tarafında Kayseri Şeker Fabrikası'nın mührü var. Olduğu gibi duruyor. Yıkamakla çıkmamış demek ki. Bir şey demiyorum anneme. Öyle mutlu ki. Mühür orda duruyor ama. Beden eğitimi derslerinde eşofman giymek için sınıfta soyunurken ne yapacağım?
Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her
Reklam
80 syf.
5/10 puan verdi
Algernon Blackwood - Wendigo @ithakiyayinlari ° "... yüreği aniden boşaltılmış ve her tür duygudan arındırılmıştı sanki." ° Selamlar . Karanlık Kitaplık sevdiğim serilerden . Bazen bana istediğimi vermese bile okumaya devam edeceğim . Yazarın daha önce bir kitabını daha okumuştum. Kendisi ormana ve kadim varlıklara takmış durumda .
Wendigo
WendigoAlgernon Blackwood · İthaki Yayınları · 2023148 okunma
Ben ne yapıyorsam, sadece hoş- landığım için yapıyorum ve bunların hepsini de senin- le yapmaktan zevk alıyorum." Bu cümlenin üzerine Julia'nın tüyleri diken diken oldu. Dudaklarını Clay'in çenesine sürterek, "Ben de senin için aynı şeyleri hissediyorum," diye fısıldadı ve Clay, onu birden kollarının arasına alarak sımsıkı sa- rıldı. İkisi de hiçbir şey söylemeden bir süre öyle kaldı- lar. Bütün güzel olasılıklarla dolu bir balonun içinde- lerdi sanki ve zaman durmuş gibiydi adeta. Julia bir an için ikisinin birlikte olabilme ihtimalini ve şu anda ya- şadıkları gibi, daha birçok güzel ânı birlikte yaşayabi- leceklerini düşündü. Onunla olmaktan hoşlarıyordu Julia, hatta belki de biraz fazla hoşlanıyordu.
Sayfa 122
ölümüne savunduğum özgürlüğümle varlıkların ve gerçeğin bütün anlamlarını, bütün yüzlerini görmek isterdim… Kendilerinden tiksinen insanların o sıkıcı gölgesi vurunca günlerime artık uzaklara gitme vaktinin geldiğini anlardım… O sıkıcı gölgeyi çocukluğumdan bilirdim. Çünkü bütün vaatleri anlamsızlaştırmaya başlardı o sıkıcı gölge. Zaten hep aynı
560 syf.
7/10 puan verdi
incelememde konudan ara sıra kopabilirim, arada belki bolca kızabilirim yazara. Ama sırayla gitmeye çalısacağım. Öncelikle bu seride bolca savaş ve olay odaklı olacağını bilerek okumanız gerekiyor. olaylar efsaneler kitabın temposunun hiç düşmememsini sağlıyor. İkinci kitabın sonunda Nezha'nın Rin'e yaptığı ihanetten sonra Kitay ile
Yanan Tanrı
Yanan TanrıR.F. Kuang · İthaki Yayınları · 2022311 okunma
Reklam
:D
“Onlar ne anne?” “Fanila, külot oğlum. Sabiha halana diktirdim, hadi bi giy.” Sabiha halam Kız Meslek mezunu. Eli çok yatkındır. Annem, babamın gazozhanede şerbet yaparken kullandığı şeker çuvallarından iç çamaşırı diktirmiş. Neşeyle giyiniyorum. İyi güzel ama, biraz sert ve hafif kaşıntı yapıyor sanki. Sorun değil. Yalnız, külotun hemen arka tarafında Kayseri Şeker Fabrikası’nın mührü var. Olduğu gibi duruyor. Yıkamakla çıkmamış demek ki. Bir şey demiyorum anneme. Öyle mutlu ki. Mühür orda duruyor ama. Beden eğitimi derslerinde eşofman giymek için sınıfta soyunurken ne yapacağım? Annemin çuvaldan yaptırdığı, arkası şeker fabrikası mühürlü külotlar yüzünden, beden eğitimi derslerinde birkaç yıl tuvalette giyinip soyunuyorum...
Bir zamanlar çocuk olduğumu onu zamanını ve kokusunu biliyorum. Neler duyduğumu hatırlıyorum. Ezilmiş incir ve ısınmış ot kokusu biraz da beklemiş su ve sanki şurdaki ekmeğin yarısı, bunları alıp çocukluğuma gidebilirim ve yerimi hiç şaşırmadan bulabilirim. Bir oyuk gibi duruyordur eminim. Bir büyük afete ve devrilen zamana kadar benim çıktığım oyuk olarak kalacak bunu da biliyorum. Ama genç olmaya ait ne bir yerim, ne kokum, ne oyuğum var. Gençlik yoksa bu mu demek, yersiz yurtsuz kokusuz bir oyuğa kıvrılamadan çocukluğun yaz güneşi çekilince çöken sis mi demek? Her şeye böyle bir sis perdesi ile bakıp da ağamamak mı demek?
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Bilmez Miyim Hiç...
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok Kıyılar da bomboş, kır yolları da Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler Yol kenarında bir kapı, tahta Peki,
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
Şöyle afili bir giriş lazım bu kitabın incelemesine. Biraz vurdumduymaz, biraz korkusuz, yasakları çiğneyen bir giriş. "Kılığı düzgün bir adamın sokakta simit yemesi yasaktır" diyor Yusuf Atılgan. Bütün yasaklar gibi bunun da bir kaçamak yolu yok mu? Var, var elbet. Ama biz alışılmışın dışına çıkmayız. Düzene kafa tutmayız. Başkaları
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,6bin okunma
560 syf.
6/10 puan verdi
Tabiat dörtlemesinin ikinci kitabı TOPRAK’a yapıyorum ikinci incelememi. İlk kitap SU’yu okurkenki hayranlığım hala gözümün önünde, kitabı alırken bu kadar beğeneceğimi hiç düşünmemiştim… Gelgelelim TOPRAK’a. Buket Uzuner “TOPRAK’ı, SU’yu yazarken yaşadığım gibi akıcı ve keyifli bir dönemde yazamadım.” diyor ‘Teşekkür ve Bilgi’ bölümünde. Bu
Toprak
ToprakBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20152,655 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.