Sonu...
İlk 300 sayfa bence pek gerekli değildi, uzun uzun anlatılan o kısımlar hikayeye pek katkı sağlamadı. O sebeple ilk 300 sayfada biraz zorlandım, ama son 200 sayfa... Ağzım açık çevirdim sayfaları, o kadar iyiydi ki kitabı elimden bırakmak istemedim.
Yazar dünyayı çok iyi yansıtmış, kurgulama ve yazma şekline hayran kaldım. Zaten Ay Günlükleri’nden sevdiğim bir yazar Meyer, ama bu kitap o seriden çok daha iyi bence ve serinin ne kadar iyi olduğu ortada. Muhteşemdi. Çok acı dolu, çok etkileyici, çok iyi bir sondu. Karakterlere ve gelişimlerine bayıldım, olayların hızına ve gerçekleşme şekline bayıldım.
Sonunda biraz ağladım, biraz sinirlendim, Catherine’e ve o kalpsiz kraliçeliğine hayranlık duydum. Sırf ilk yarısının yavaşlığı için bir puan kırıyorum çünkü bir stand-alone’da dünyayı oluşturmak için bu kadar zaman harcanmamalı bence, ama haricinde puan kırmayı denesem parmaklarım kırılır. Çok iyiydi. Wow...