Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında Hiç bilmiyorum Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını İnsan baba olunca anlıyormuş babasını
Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor. Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum. Biraz kırgın. Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum. Benim derdim yeter bana banane! Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum, varlığından? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem. Özdemir Asaf
Reklam
Biraz yorgunum kaybolduğum hayallerde yolumu bulmaya çalışıyorum Gitmek denen eylemi kimseye çaktırmadan sadece bedenen yapıyorum Kalbim mi ? Unuttum nerde unuttuğumuda unuttum sizler beni hep mutlu sanıyosunuz Bende zaten öyle yapıyorum yüzüme takmışım tebessümü enine boyuna gülüyorum Hayat sana güzel cümlesini sürekli yüzüme söylenmesinden bıktım Herkezin içinde kabuk tutmayan yaraları var o yaralarda çok aktı kanım Mutlu oldum ama geçti canım yandı ama geçti anlıyacağınız hep bi tarafım yarım Hayatta hep mutlu olmayacakmış insan bazende mutsuz olması lazımmış bunu da anladım Aklın hep birinde kalmıştır illa ki seninde kalbin ona kelepçelenmiş Bi sır gibi içinde tutup susarak sadece kendinle saatlerce hatta günlerce dertleştip Kurduğun hayali mutlu sonla bitirmeye çalıştığın olmuştur seninde içip içip Benim oldu sizinde oldumu hiç ?
Biraz yorgunum.. Biraz kırgın.. Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Özdemir Asaf
''Hani biraz uyuyacaktın ?'' diye sordu Freud ''Ne oldu ? Senin yemek saatine kadar biraz uzanacağını sanıyordum .'' '' Artık yapamıyorum .Galiba uyuyamıyacak kadar yorgunum.''
Daha dokunmadan kurudu irem Çöllere bir türlü yağamıyorum Yeni bir koşunun başlangıcında Biraz deprem sonrası Biraz şehir hülyası Bir kalp yangınından geriye kalan Siyah gözlerine beni de götür Artık bu yerlere sığamıyorum.
Reklam
Eskisi kadar özlemiyorum seni, Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda. Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor. Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. Biraz yorgunum. Biraz kırgın. Biraz da kirletti sensizlik beni! Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “İyiyimler” yamaladım dilime. Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni. Gel diye beklemiyorum artık, Hatta istemiyorum gelmeni. Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum. Benim derdim yeter bana banane! Alıştım mı yokluğuna? Vaz mı geçiyorum, varlığından? Tedirginim aslında, Ya başkasını seversem? İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem… Özdemir Asaf
Kafa göz İstanbul Boğazı'na dalan Panama bandıralı gemi gibiyim şu sıralar. Mevsim haddinden fazla sıkıntılı.Oysa mayıs ayında değiliz. Yorgunum galiba biraz. Yağmur,gökyüzü,gece,gündüz hepsi topyekün birleşmiş uygun alım üzerime yürüyorlar. Ve sonra başımı çevirip kısık sesle fısıldıyorum: "Söylesene doktor, gökyüzü neden üzerime düşüyor?"
Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum lise yıllarımızı Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını İnsan baba olunca anlıyormuş babasını Erdem Bayazıt youtube.com/watch?v=Jnq8gRy...