■ “Hayat kısa”. Çok kısa… Halen yiyebiliyorsanız, anne reçeli yiyin.
■ Lütfen yanlış anlamayın; emir cümleleriyle konuşmam; emir verenlerden de, biat edenlerden de hoşlanmam: Yazdıklarım, deliliğe direniştir. Hiçkimse okumayacak olsa bile, kendime iki çift lâf olsun diye yazıyorum.
■ “Hiç şiir okumamış kadar kötüsünüz”* cümlesinde geçen, altı
Aldatırken Aldanış
Açıkcası kitap bitene kadar acaba asıl konu nerede diye bekledim durdum. Bu kadar basit bu kadar sıradan olmasını beklemiyordum çünkü.
Kendini bulmak için kaybolmayı seçen ve hem kendini hem de gerçek sevgiyi eşini defalarca aldattıktan sonra keşfeden bir kadının hikâyesi. Zengin, yakışıklı, kendisini deli gibi seven, ailesine
Güzel bir hikaye tamamlama serüveninin daha sonuna geldik.. Sürprizlerle dolu ve başlangıçta 19 kişinin katılımıyla ( 19 u koruyamadık tabii :) sonrasında 15 kişi kalarak hikayemiz tamamlandı.) Fantastik olarak kurgulanmaya başlayan hikayemiz, yazım süreci içinde Fantastik-Bilim Kurgu ya dönüşmüş ve birbirini tamamlayan herbirisi şahane
Muzaffer Akar 'a ithaf ediyorum.
Kavramlarla düşünürüz. Kavramların da tanımları yapılmıştır. Amaç birbirimizi anlamak ya ondan. Bu bize anlama ve düşünmede hız verir. Kavramı duyduğumuz an kafamızda onun yapılmış tanımı belirir ve spekülasyonun önüne geçeriz bir nebze. Roman
22 Şubat 2018
İstanbul
Ahmed abime;
Mektubuma yeni başlamış gibi görünüyorum değil mi abi, ilk hitap edişimmiş, ilk cümleye başlayışımmış gibi. Yok ama. Sana mektup yazmayı dördüncü deneyişimdir bu. Sen nasıl yazıyordun ki acaba, canından çok sevdiğin Leylin'e? Hiç düzeltmeden içinden geldiği gibi mi, yoksa törpüleyerek mi? Ah, evet. Okudum
1961 TARİHLİ BASKIYA ÖNSÖZ
Jean Paul Sartre
Kısa bir süre öncesine dek yeryüzünün nüfusu iki milyardı: beş yüz milyon insan ve bir buçuk milyar “yerli”. Birinciler “Söz”e sahipti, ötekilerse bu sözü ödünç almışlardı. Bu ikisi arasında aracı olarak hizmet veren satılmış kralcıklar, derebeyler ve tepeden tırnağa sahte bir burjuvazi vardı.
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada