Uykuların kaçar geceleri,
Bir türlü sabah olmayı bilmez,
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden uğultudur başlar kulaklarında,
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık,
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın,
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine,
Sevmek ne imiş bir
ㅤㅤㅤㅤ
Sanırım henüz 5 yaşlarında falan idim...
Mahallemizde boş bir arsa vardı, arkadaşlarla hep orada oynardık..
Çoçukluk işte.. Kavga edersin, dalaşırsın kızarsın bağırırsın.. Hüseyin'e "aptal" dersin, bazanda "manyak"..
Diğer arkadaşlarlada arada böyle dalaşmalar oluyordu..
Ama yukardan sanki birisi bana kötü-kötü
Ahmed Arif 'in oğlu Filinta Arif'in yaptığı bu mezarda. Akdeniz'in oğlu gemisine binip sonsuz bir diyara yelken açmış ve keşke mezardan çıkartıp ona bir sürü şiir yazdırtabilsem diyen bir ben bırakmıştır geride.
Sevgili Ahmet Erhan 'daşım
İlkim iyikim....
İyi ki varsın her şeye rağmen iyi ki girdin hayatıma son kez içimde kalan her şeyi anlatacağım artık senden geriye içimde bir şey kalmasın diye...
Sen anlasanda anlamasanda ben anlatacağım. Bir ömür yanında olmadığım için üzgünüm zaten istemezsin ama yinede seni bu hale getirdiğim için üzgünüm ama ben de bittim bunu bil isterim,
Birgün Mela, birgün daha bir anlamlı yanacak sigara. Bir gün o acı kahve daha acı olacak boğazımda. Ben o gün ağlamayacağım. O gün ağlamak için çok geç olacak. Ben o gün uzaklara bakmayacağım. Gökyüzünde yıldız aramayacak gözlerim. Mela. Sessizliğim daha bir derinleşecek dilimde, daha güçlü susacağım. Ben o gün simsiyah dumanlardan tek katlı küçük bahçesi olan minik bir ev yapacağım. Ama bu sefer Mela, çıkaracağım içinden güzellikleri; kuşlar kediler ve çocukları.. Üfleyerek sileceğim sonra her şeyi.. Yeni bir duman ile yine sensiz ve sevgisiz hayaller çizeceğim. O gece sabah olmayacak Mela. Ben o gece gömüleceğim.