Kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
İster sal kendini dünyaya, ister kal yanımda.
Her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
Yoluna baş koymak diyoruz
Biz barbarlar buna.
Bütün suyunu dışarı terleyen,
Kuru ota döndürdün beni.
Kırkına ermeden, neden?
Kış odasında camda buğu şimdi nefesim. Bozkırda erguvan rüzgârdı eskiden.
Birhan Keskin
Ağaç duruyor.
Yol da, ot da.
Duran bir şey var bende,
ağaç gibi.
Onu ayaklandırıp, oradan oraya
gitmem zor.
Bende bir ağaç duruyor, bir ot
Eserse arada rüzgâr
Ağacın saçlarını o tarıyor.
Aşk ayaklandırmıştı bir kere
hatırlıyorum, ama...
Şimdi rüzgâr şimdi güz
Ağacın dallarını zorluyor.
Yeni kitabıyla acemiliğini atıp ustalaşan Birhan Keskin on dokuz yeni şiirini sunuyor bu eserinde okuyucuya. En begenileni ve paylaşılanı Kargo ile açılışı yapmış.
Fakir KeneBirhan Keskin · Metis Yayıncılık · 20173,606 okunma
Birhan Keskin, 90'lı yıllardan bu yana kendine özgü şiir anlayışı ile ortaya çıkmış bir şairdir. Şair ironik bir üsluba sahiptir ve bu üslupla toplumsal konuları duyarlı bir dil ile ele alır. Şair, 80'li yıllarda şiirsel duruşunu belirlemiş ve özünü bulmuştur. Şair, 1984'ten itibaren şiirlerini; Şiir Atı, Fanatik, Düşler, Yedi İklim, Geniş Zamanlar, Sombahar, Göçebe, Kaşgar ve kitap-lık gibi dergilerde yayımlamıştır. Bu kitabındaki şiirleri benim okuduklarım içinde en başarılı bulduklarım...
Y'olBirhan Keskin · Metis Yayınları · 20145.4k okunma
Modern şairlerimizden okuma deneyimleri ile şiir lezzetinden uzak kalmamış oluyoruz. Bu kitabında üstad 1991 ve 2002 yılları arasında yayımlanmış beş kitabını tek bir eserde bir araya getirmiş. Bu kitaplar;
Delilirikler (1991),
Bakarsın Üzgün Dönerim (1994),
Cinayet Kışı + İki Mektup (1996),
Yirmi Lak Tablet + Yolcunun Siyah Bavulu (1999) ve Yeryüzü Halleri (2002).
Kaç gecenin çölüdür bu ayrılık
kaç şiirin dölüdür üstüme
örttüğün bu ince sessizlik,
kalbim alış artık, kır
kendini kendi duvarında,
sesini kendi duvarına haykır.
Tesadüfen birbirine rastlamış
başka başka aşklarsızın siz artık,
geceyle gündüz gibi birbirine
ayrılmış. o ki rüzgâr, bir zaman
senin çölünde kumlar uçurmuş,
o ki gece ve esmer, görmüyor
sahrayı, sesi içinde karışmış.
Her ayrılıkta kendine saplanan bir hançer
kendi sabrını deneyen taş,
kendi uykusuzluğunda yatak oldun.
Kül koy şimdi yanına korunun
seni kavuran onu da yakmasın.
Aşkla besle kendini, gül yetiştir,
sardunya çoğalt.
Ki, sen aşktan ve ayrılıktan
başka ne anlıyorsun.
Birhan Keskin