Enes b. Malik (r.a.) anlatmaya devam ediyor:
"İçimizden biri sordu: 'Ya Resûlallah! Veda Hacci'nda bile sana inananların sayısı yüz binleri aşmıştı. Kıyamete kadar gelecek olan Müslümanların sayısı çok çok daha fazla olacak... Peki, sen onların hepsini nasıl tanıyacaksın?' Allah Resûlü (s.a.v.) bir benzetme yaptı ve dedi ki: 'Sizin bir sürü atınız olsa, atlarınızın alınlarında ve ayaklarında nişan gibi beyazlık yani sekilik bulunsa, siz kendi atlarınızı başka at sürülerinin içerisine salıverseniz, kendi atlarınızı o nişanlarından dolayı tanır mısınız tanımaz mısınız?' Sahabe, "Tanırız ya Resulallah!' dediler. Efendimiz (s.a.v.) bunun üzerine, 'Ben de bana iman eden kardeşlerimi, alınlarındaki ve ayaklarındaki abdest izlerinden tanıyacağım,' dedi. Daha sonra Efendimiz (s.a.v.) ellerini açtı ve şöyle bir dua etti:
'Allah'ım! Beni görmedikleri hâlde bana iman eden iman kardeşlerimin yaptıkları bir iyiliği on katıyla sevaplandır.' Biz de hep bir ağızdan bu duaya âmin dedik."
Duayı yapan Efendimiz (s.a.v.), duanın yapıldığı yer Medine / Baki Kabristanı, duaya âmin diyenler sahâbe cemaati; bu dua Allah katından geri çevrilir mi? Arkamızda böyle bir dua varken bize düşen namazlarımıza sahip çıkmak, ne olursa olsun asla bu konuda gevşeklik göstermemek, bir nur olan abdesti hayatlarımıza taşımak ve o dehşetli günde Peygamber (s.a.v.) tarafından tanınıp bir bardak su ikram edilecek bahtiyarlardan biri olmanın umuduyla yaşamaktır. Allah (c.c.) hepimize bu bahtiyarlığı nasip eylesin.