Hayal meyal hatırlarım. Tünellerden geçip kuytu bir yerlere amcamın bir ahbabını ziyarete gitmişiz. Taş duvarlarla kaplı kasvetli boğuk bir odadaydık. Odada dikkatimi çeken tek şey duvarda asılı bir fotoğraftı. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Ben nasıl dikkatli bakmışsam artık "o adam benim babamdır tanıyor musun?" dedi birisi. Korkup
“…zira dünyadaki hangi iklim, adına insan fabrikası denen iklimden daha iç karartıcıdır?”
-
Jean-Jacques Rousseau
Savaş, insanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bir kavram. Dünyanın her yerinde bugüne dek sayısız savaş yaşandı ve sayısız insan hayatını kaybetti. İşkenceler, bombalı saldırılar, kılıçlı ve silahlı çatışmalar sonucu nice katliam ve soykırım
Merhabalar. Birazdan Yüzüklerin Efendisi serisinin okumuş olduğum 2. kitabını -İki Kule'yi- inceleyeceğim. Ama ondan önce söylemek istediğim birkaç şey var. Hepimiz biliyoruz ki 2001 yılının Aralık ayından bu tarihe kadar dünyanın en çok izlenen ve hasılat yapılan, 17 farklı dalda oscar ödülü olan film serisinin uyarlandığı kitaplar bunlar. Bazı
"Okumak obsesif bir eylemdir öte yandan. Okumaya düşkün hemen herkesin kendine göre bir ritüeli vardır, önerilenler dışında çoğu zaman farkında bile olmadığı güdülerle kitap seçer"Ayfer
Batı rüzgarı’na sahip olan erkekler ve Batı rüzgarını kaybetmiş erkeklere bir güzelleme
Bir kadının özlemini çeken, yasını tutan, bir kadın tarafından aldatılmış, terk edilmiş olmanın acısıyla yaşayan, aşkla kendinden vazgeçen erkeklerin öyküleri. Haruki Murakami’ den aşka ve kadınlara yazılmış yedi ağıt..
Kitabın içinde 7 farklı roman
Toni Morrison’un Pulitzer ödüllü, 1987 tarihli romanı “Sevgili” -orjinal adı ve bence daha doğru bir çeviri ile "Sevilen"-, kölelik hakkında yazılmış en çarpıcı romanlardan biri. 1850li yılların Amerikasında, iç savaş ve takip eden zenci haklarının tanınması dönemi öncesinde geçen roman, köleliğin zenci toplumu üzerindeki travmatik
Cengiz Dağcı'nın Ölüm ve Korku Günleri adlı romanında ki olaylar İkinci Dünya Savaşı'nda Polonya'da geçer.
Alman işgali içinde Varşova'da Ruslar yaklaşırken, Almanlara karşı bir ayaklanma olur. Üstün silâhlarla bastırılan bu kanlı ayaklanma devleti, babası Birinci Dünya Savaşı'nda öldü, yirmialtı yaşındaki Teresa Zaromb'un anılarıyla roman oluşur. Teresa, bu İkinci Dünya Savaşı'nda annesini ve gizli örgütte çalışan nişanlısı Mihal'i de kaldıramaz; dostları Karbonski'den yardım görür; yalnızlık onu Asya mülkleri, Almana benzemeyen, aslında Asyalılar ve Polonyalılara esir düşmüş bir Alman askerinin yakınlık ve aşkına çekiyor. Yangınlar, hastalar arasında geçen geceler; Teresa ile Asya'nın ayrılışı ve Teresa'nın bütün bir çocukluğunu yürütebilir, şimdi bomboş Siliska mahallesinin veba korkusundan yıkılışıyla sona erer. Orada yeni bir hayatın yeşereceği şüphelidir artık.
Yürek bohçasında TÜRK 'e dair ağıt ve umut taşıyan herkesi Kırımlı büyük yazar Cengiz Dağcı okumaya ve okutmaya davet ediyorum..
Çekilin yoldan, “türlerin kökeni” geliyor. Elbet bilimsel bir kuram hakkında inceleme yapmak bir yana, fikir beyan etmek bile sıradan okuyucu için cesaret ister. Hele konu bir de Darwinizm olunca tehlike çanları çoktan cıyaklamaya başlamış demektir. Çünkü Tanrı’nın Sopası olmaya hevesli bir dünya cennet havarisi, sizi kısık ateşte görmek üzere