Fetret Ehli; sözlükte "zayıflık, sakinlik, kesilmek" anlamlarına gelen fetret kelimesi dinî terim olarak, daha çok İsa (as) ile Peygamberimiz (sav) arasında peygambersiz geçen dönem için kullanılır. Bu dönemde yaşayan insanlara da "fetret ehli" denir. Eş'arî ve Maturidî âlimleri fetret ehlinin durumu hakkında ihtilaf etmişlerdir. İmam Maturidi'ye göre fetret dönemindeki insanlar Allah'ın varlığını ve birliğini aklen bulmak mecburiyetindedir. Aksi halde bu insanlar cehennemlik olurlar. İmam Şafii ve Eş'arî ise "Biz bir peygamber göndermedikçe azab etmeyiz." (Isra, 15) ayetine dayanarak fetret dönemi insanlarının ne halde olurlarsa olsunlar ehl-i necat (yani cehennemden kurtulmuş kimseler) olacağını kabul etmişlerdir. İmam Gazali insanları üç kısma ayırır. Birinci kısım: Peygamberimiz (sav)'in ismini duymamış, kendilerine İslâm tebliğinin ulaşmamış olduğu kimseler. Bunlar ehl-i necat olacaklardır. İkinci kısım: kendilerine İslâmiyet tebliğ edilmiş olanlar. Bunlar İslâm'ı kabul etmezlerse cehennemlik olurlar. Üçüncü kısım: İslâm'ın kendilerine yanlış tanıtıldığı kimselerdir. İmam Gazali "Kanaatime göre bunların durumu birinci gurupta olanların durumu gibidir" der.
Sayfa 137 - Süeda Yayınları
Kur'ân'ın birinci esası, tevhiddir. Kur'ân baştan sona, bizi yokluk âleminden, bu varlık âlemine getiren Allah'ın fiillerinden, isimlerinden, sıfatlarından ve zatından bahsederek "Bizi bu dünya uçağına getiren kim?" sorusunu cevaplandırır, Allah'ı bize tanıtır. Kur'ân'ın ikinci esası, ibadet ve adalettir. Adalet, her hak sahibine hakkını vermek demektir. İnsan üzerinde Allah'ın hakları ve insanların hakları olmak üzere iki kısım hak vardır. Allah'ın bizim üzerimizdeki hakları, ona iman ve ibadet etmektir. İnsanların nefsimizin, ailemizin ve diğer insanların bizim üzerimizdeki hakları ise, güzel ahlakla onlara muamele etmek, onların haklarını yerine getirmek ve tecavüz etmemektir. Kur'ân, baştan sona kadar, dünyada Allah'a ve diğer insanlara karşı vazifelerimizi öğreterek, hayatımızı nasıl düzene koyacağımızı gösterir. Böylelikle, "Bizi buraya getiren, niçin getirdi? Burada ne yapacağız?" sorularının cevabını tafsilatıyla öğreniriz. Kur'ân'ın üçüncü esası haşirdir. "Ölen insanlar nereye gidiyor?" sorusunun cevabını Kur'ân, ölen insanların yok olmayıp Allah'ın başka bir memleketi olan kabir âlemine intikal ettiklerini, kıyametin kopmasından sonra bütün insanların tekrar diriltileceği, mahşer yerinde hesaba çekileceği, bu hesap sonunda inanç ve ibadetlerine göre cennete veya cehenneme gideceklerini tafsilatla anlatır. Kur'ân'ın dördüncü esası ise risalettir. Kur'ân, her insanın aklını meşgul eden bu üç sorunun cevabını, bizlere ancak Allah'ın görevlendirdiği peygamberlerin öğreteceğini anlatır.
Sayfa 40 - Süeda Yayınları
Reklam
Bir kısım gençler tarafından şimdiki aldatıcı ve cazibedar lehviyat ve hevesatın hücumları karşısında "Âhiretimizi ne suretle kurtaracağız" diye, Risale-i Nur'dan meded istediler. Ben de Risale-i Nur'un şahs-ı manevîsi namına onlara dedim ki: Kabir var, hiç kimse inkâr edemez. Herkes ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de üç tarzda üç yoldan başka yol yok. Birinci yol: O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır. İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalalette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek. Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalalet için bir i'dam-ı ebedî kapısı... Yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini i'dam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür.
ONDÖRDÜNCÜ NOTA: Tevhide dair dört küçük remizdir. Birinci Remiz: Ey esbabperest insan! Acaba garib cevherlerden yapılmış bir acib kasrı görsen ki, yapılıyor. Onun binasında sarfedilen cevherlerin bir kısmı yalnız Çin'de bulunuyor. Diğer kısmı Endülüs'te, bir kısmı Yemen'de, bir kısmı Sibirya'dan başka yerde
ONİKİNCİ NOTA: Ey bu Notaları dinleyen dostlarım! Biliniz ki; ben hilaf-ı âdet olarak, gizlemesi lâzım gelen Rabbime karşı kalbimin tazarru' ve niyaz ve münacatını bazan yazdığımın sebebi; ölüm, dilimi susturduğu zamanlarda, dilime bedel kitabımın söylemesinin kabulünü rahmet-i İlahiyeden rica etmektir. Evet kısa bir ömürde, hadsiz
Sevr, temelde Büyük İsrail projesidir. İngilizler, Filistin'e bu toprakların kendilerinin olması için değil "Arz-ı Mev'ud"a dâhil olduğu için burayı alıp İsrail'e vermek amacıyla geldiler. Siyonizm, Büyük İsrail'i kurmak amacıyla Sevr'i uygulayabilmek için 5 yıl uğraştı. Fakat daha 1919'da
Reklam
66 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.