Birisi gitmiş bir Hoca Efendiye; "Resûlullah'ı rüyamda görmek istiyorum. Çok dua ediyorum göremedim, bir türlü göremiyorum. Ne yapayım?" demiş. "Bu akşam tuzlu balık ye tuzlarını da ayıklama, su da içme öyle yat." demiş.
O da Resûlullah'ı bu gece göreceğim diye tuzlu balıktan bol bol yemiş, su da içmemiş. Sabah olmus. Sabah olmuş ama Resûlullah'i yine rüyada görmemis.
Gelmiş o hocaya; "Tam dediğin gibi yaptım hocam. Tuzlu baliğı yedim, su da içmedim ama Resûlullah'i da rüyamda görmedim." demiş.
Ne gördün?
Çağlayanlar gördüm, bardak bardak güzel buzlu sular, meşrubatlar gördüm. Denizler, pinarlar, deryalar gördüm. Rüyada hep su içmekle ilgili şeylerle uğraştım.
"Tuzlu baliğı yiyince suyu nasıl canın çekiyor. Resûlullah'i görmek için de işte için öyle yanacak." demiş.
Öyle yanmadan yarım yamalak sevgiyle, yarım yamalak bilgiyle, yarım yamalak bağlılıkla, tatsız tuzsuz taklit yollu bir şeyle olmuyor. Resûlullah candan sevecek, çok sevecek ki o zaman gerçek Müslümanlığın ne olduğu anlaşılacak. Rüyada görecek, neler görecek...