Yaşasın Şeriat-ı Garrayı Muhammediye.
Fatih, adalete ve adaleti tevzi eden kadılara çok ehemmiyet verir, onların hakkı ve hukūku tenfiz etmesi için kendilerine daima yardımcı olurdu. Bu husustaki şu misal çok ibretlidir: Devrin ricâlinden Davud Paşa, yaptığı bir haksızlıktan dolayı Edirne kadısına şikâyet edilmişti. Kadı efendi, Davud Paşa'yı bu işten vazgeçmesi için önce îkāz etti. Ona alacağı cezayı bildirdi. Aralarında bir münakaşa çıktı. Bu münakaşada ileri giden Davud Paşa, kadı efendiye birkaç tokat attı. Bunu haber alan Fâtih: "Adâletin hizmetkârı olan kadıyı döven kimse, dîni tahkir etmiş ve harâb etmiş olur..." diyerek, Davud Paşa'yı ağır şekilde cezalandırdı. Davud Paşa, maddi ve mânevî ıztırabından yataklara düştü. Nihayet tevbe edip pişman oldu. Allah'ın emirlerine bir daha karşı çıkmayacağına ve böyle bir kusur etmeyeceğine dair söz verdi. Bundan sonra Fâtihle aralarında yeniden yakınlık peyda olup vezirlik pâyesine kadar yükseldi. 2. Bayezid zamanında ise, vezir-i azam oldu.
Sayfa 136 - Erkam yayınlarıKitabı okuyor
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki... Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı... Kimsenin kimseyi anlamadığı bir
Reklam
Olasılık nedir?
Olasılığın fizikteki anlamı yaşamdaki sıradan, ya da kumarhanedeki anlamıyla, tamı tamına aynıdır. Bu, belli bir olgunun gerçekleşmesinin şansı ya da olabilirliğidir. İyice dengelenmiş bir parayla düzgün olarak yazı-tura atılırsa tura gelmesinin de yazı gelmesinin de şansı elli-ellidir. Dolayısıyla her iki sonucunda olasılığı tamı tamına 1/2. Bu
Sayfa 376 - Alfa Bilim
Hazreti Aişe
Burada sergilenen davranış kitaplık çapta bir davranıştır ve muhteşem birkaç ilkeyi aynı zamanda önümüze koymaktadır: 1. Hz. Peygamber Kur'an'a aykırı bir söz sözü söylemiş olamaz, 2. Hadis diye rivayet edilen hiçbir söz, rivayet senedi ne olursa olsun, Kur'an'a uygunluğu denetlenmeden asla kabul edilemez, 3. Hadis diye rivayet edilen sözlerin öncelikle Kur'an'a vurularak denetlenmesi bir iman görevidir.
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Bazı sorunlar, üzerine bol bol konuştukça daha kötüye gi­debilir, yerinde söylenmiş isabetli birkaç söz ise onları kolayca çözebilir.
Reklam
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
MUHTARA KÜFRETTİ KOMUTANIM (2/3)
Dev-Genç davasına tanık olarak bir ülkücü çağrılmıştı. Ülkücü öğrenci, salona girmeden, kapı aralığından, sanık sandalyelerinden gördüğü Dev-Genç eski başkanlarından Atilla Sarp ve aynı örgütün genel sekreterlerinden Ruhi Koç’a, mahalle çocuklarının sık sık başvurduğu bir el hareketiyle siyasal eleştiride bulunmuştu. Tanık, bu el işareti ile
İlk otomobilin hikayesi
Endüstrinin çekirdeğinin bile bulunmadığı Genç Cumhuriyette, Cer Atölyesi'ni önemli görevler beklemekteydi. Adı her ne kadar Cer Atölyesi olsa da, aslında bir fabrika gibi çalışıyordu. Haziran 1961'de Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinin yönetici ve mühendisleri, Ankara'da bir toplantıya çağrıldı. Toplantıda Ulaştırma
Sayfa 50 - Business DergisiKitabı okudu
“Ve onlar: “Ateş, bize birkaç günden fazla dokunmaz” derler.De ki [onlara]: “Allah'tan bir söz mü aldınız -çünkü Al­lah hiçbir zaman sözünden caymaz- yok­sa asla bilemeyeceğiniz bir şeyi mi Alla­h'a isnad ediyorsunuz?” “ 2:80
Reklam
Kanım odur ki, eğer Cemal Paşa'nın disiplinden tam olarak yoksun Arap taburları, Anadolu kıyısının Türkler tarafından baskı altında tutulan Rum halkı arasına sokulacak olursa, buradaki askerî ve siyasi işleri yürütmek olanaksız duruma gelecektir. Bu durumun bir sonucu olarak, söz konusu Rum halkı, bütün cephe boyunca birkaç kilometre ötedeki adalarda ve İngiliz gemileri içinde bulunan Venezilos birlikleriyle bağlantıya girerse, şimdiye kadar bozulmamış bu tek Türk cephesinde de çok kötü sonuçlarla karşılaşılacağı kesindir.
Bakara
‌ ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Bakara 2 ‌ اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
Kişiye kendinden başka oyuncak gerekmediğini, başka aldatıcı başka yanıltıcıya asla ihtiyaç olmadığını şaşarak bir kuru idrak ve ayılma anında gördü. Söz inşacıları, cümle kurucuları önünde sadece malzeme depoları halini aldı. Sözü söyleyen ve sözün sahibi kimse, hakikatin de içine kabul ettiği her kimse ve her ne ve kim ise onun onların o olduğunu anladı. Sarhoşluk ıslaktı idrak ise kuru. Islaklık bitince idrak kuruluktan yeşermeye, nemlenmeye başladı. Zevk ve heyecanı sarhoşlukta bulurken kurunun sıcağı içini sarmaya başladı. Zevk yön değiştiriyor belki yön buluyordu, belki yerini buluyordu. Üniversite bitmişti. İçinde onlarca zıplayan, sıçrayan, hoplayan, yüz bulan, yüz arayan benlik birkaç taneye inmiş, Adil uzun suskunlukların hayatı hayretin gerisinde ve bir şiirin içinde arayan yanının kenarına çıkmıştı.
Sayfa 427Kitabı okudu
616 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.