Atatürk henüz "Gazi Mustafa Kemal Paşa" idi. Benden ona dair bir kitap için önsöz istemişlerdi. Kitap çıkmadığı için önsöz de bende kalmıştır. Onu bugün bu fıkraların son sözü olarak sizlere sunuyorum:
"Gazi'nin hal tercümesi, yeni Türk devletinin tarihi demektir. Tarihimizi bilmek için, Gazi'yi öğrenmeliyiz.
Gazi, yaratıcı bir
Yazının biraz uzun olduğunun farkındayım çünkü her bir cümlesini çok beğenerek okudum, kesecek bir yer bulamadım bu yüzden hepsini okumanızı rica ediyorum.🌸
Atatürk şahsi şerefinin olduğu kadar, Türk şerefinin ihtiraslı düşkünü idi. Kibirli değildi: Neferleri ve hizmetçileri ile arkadaşça konuştuğunu hatırlarım. Fakat gururlu idi.
Bu gurur, Türk şerefini yabancılar karşısında korumak bahis konusu olduğu zaman eskiden "ecnebi-girizlik" dediğimiz Xénophobie derecesine varırdı. Garpçı idi. Ama Tanzimatçılar gibi "mukadder" bir Batılı üstünlüğünü kabul etmezdi. Aşağılık duygusu altında ezilmezdi.
Onun Türk tarihi ile uğraşması, bilakis, aydınları ve halkı bu aşağılık duygusundan kurtarmak için olmuştur.
En çok yorum alan eseri 5 üyemize hediye ediyoruz.
1. Beyaz Gemi
2. Bilinmeyen bir kadının mektubu
3. Değirmen
4. Dönüşüm
5. Bir idam mahkumunun son günü
Çekiliş şartları
Kitapseç Sayfasını Takip et
Favori kitabını yoruma ekle
Çekilişi sayfanda paylaş
Kazananlar 18.03. 2020 tarihinde açıklanacaktır.
Bence ölüm, yaşamın ucudur, amacı değil. Sonu, bitimidir, konusu değil. Yaşamın gözlerini dikeceği şey kendi kendisi olmalıdır. Ona gerekli olan çaba kendini düzenlemek, yönetmek, kendi kendisine katlanmaktır.
Eğer durum böyleyse o zaman tarih boyunca var olan ve hâlâ varlığını sürdüren bütün ezoterik öğretim sistemleri (Mısır inisiyasyonu, Pisagor inisiyasyonu, Kabala, Tasavvuf, Bektaşilik, Gül Haç Cemiyeti, Masonluk vb) bize ölümlerimiz arasında ölüme doğru giden yolda yaşarken edinmemiz gereken deneyimin anahtarlarını veriyor olabilirler mi?