288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tarihi içinde bulunduğu şartlara göre değerlendirmeliyiz!..
Aslında soru cevap şekliyle yapılan kitapları pek sevmiyorum.Itiraf ediyorum:) Soruları okurken bazen bir kopuyorum kitaptan,adapte olması zor geliyor:) Bu kitapta ama soru cevap olması gerekliymiş, çünkü her konu ayrı ayrı, yazarları ile işlenmiş. Tabii alanında çalışmış konusuna hakim bir yazar olunca,cevaplar da yerinde olmuş. Bu sebeple büyük bir ilgi ile okudum. Kitapta,"Bilge Kağan, Göktürkler, Oğuz Beyleri,Nizamulmülk,Sultan Alparslan, Melikşah,Emir Timur, Barbaros Hayrettin,Piri Reis,Kanuni, Sultan II.Abdulhamit ve tabii Atatürk vardı.." Benim deyimimle dolu dolu tarih.. Her konu kendince farklı ve güzel işlenmiş.. Bilmediklerimi öğrendikçe değmeyin benim keyfime:) Yine kitaptan en etkileyici bir alıntı ile bitireyim: "Şu şekilde bitirelim. Kitapta şöyle bir şey demiştik? Büyük adamların pek azı böyledirler; ama daha azı vefatlarından sonra dahi özlenirler. Bizim özlediğimiz gibi..." Büyük dahi adamlar geldi ve bizlerin yazgısını iyi yönde değiştirdi.. Biz ne şanslı bir milletiz aslında. Birlik olabilsek büyük bir güç olur,nelerin üstesinden geliriz.. Uyanalim artık!! Bizim bizden başka dostumuz yok! Keyifle okudum,sizlere de keyifli okumalar dilerim.. Kitaptaki tüm yazarlara selam olsun...
Türklerin Büyükleri
Türklerin BüyükleriCansu Canan Özgen · Kronik Kitap · 2018491 okunma
Ben ülkemi çok seviyorum insanların vicdanını, birlik olabilmemizi ama sıkıntı şu ki sadece felaketlerde bir arada aynı duyguda olabiliyoruz diğer zamanlarda da böyle olabilsek empati kurabilsek anlayışlı olabilsek ama maalesef linç kültürü diye bir kavram bile yerleşti ne yazık ki...
Reklam
Âhh bi birlik olabilsek..
Müslümanların birliğinden, ittihadından korkan ve bundan rahatsız olanlar vardı. Dün de vardı, bugün de var ... Müslümanların tek bir bayrak altında vahdet etmeleri her zaman birilerini rahatsız etmiştir. Çünkü birlikten kuvvet doğar ve kuvvet fitne ateşlerini söndürür, birilerinin planlarını bozardı.
Sayfa 112 - Siyer Yayınları
95 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Açıkçası kitabı yanlış zamanda okudum gibime geldi. Bana biraz ağır geldi bir haftada bitirmem de bunu gösteriyor zaten. Gerçekten de gerçek felsefe artık bitmiş. Üniversite felsefesinin neden gerçek felsefe olmadığını çok güzel bir şekilde gözler önüne seriyor. Sadece felsefe sınavına girmek felsefe yapılıyor üniversitede. Diploma için belli kavramları öğrenmek gerekiyor. Üniversitede felsefe yapan biri devleti,sistemi veya devletin herhangi bir kurum kişisini eleştirerek o üniversitede bulunduğu makamda durabilir mi? Gerçek bir felsefe her zaman sistem ve iktidarın düşmanı olmamış mıdır? Devlet felsefecileri kanatları altına aldığı müddetçe, gerçek bir felsefenin oluşması veya gerçek bir filozofun yetişmesini beklemek saflık olur. Felsefe yapabilmek için önce korkularına sonra da gelenek ve kültüre savaş açmak gerekiyor. Peki devletler insanlara belli korkuları empoze edip birlik beraberlik ve aynı gelenek ve kültüre sıkıca bağlanmalarını sağlayarak devamlılığını sağlamıyor mu? Yani sen geleneğe kültüre milliyetçiliğe karşı geldiğin an içinde bulunduğun devlete düşman kesilmiş olursun. Nietzsche ve Schopenhauer’ı çok beğeniyorum keşke onlar kadar cesur olabilsek…
Eğitimci Olarak Schopenhauer
Eğitimci Olarak SchopenhauerFriedrich Nietzsche · Say Yayınları · 2011949 okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Yazar kitabın ilk konusu olarak, bir ülkeyi yok etmek istiyorsanız o ülkenin tarihini iyi bilmenin gerekliliğine değindi. Çünkü tarihini iyi bildiğiniz bir ülkenin geleceğine yön verebilirsiniz. Bu nasıl mı olur? O ülkenin genç neslini ele geçirerek! Bir ülkenin genç nesli her şeyden önce tarihini iyi bilmelidir ki, dış güçlerin söyleyeceği,
Akıllı Türk Makul Tarih
Akıllı Türk Makul Tarihİhsan Fazlıoğlu · Ketebe Yayınevi · 2020376 okunma
235 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hayır, biz çikolatayı hak etmedik!
Öncelikle şunu belirterek başlamak istiyorum: Bu kitap asla bir çocuk kitabı değildir! Sadece "çocuk kitabı" deyip göz ardı edilmemeli! Hatta çocuklardan önce yetişkinler okumalı zira öğrenecekleri çok şey var Pal Sokağı Çocukları'ndan... Uzun zamandır gözlerim dolu dolu, boğazım düğüm düğüm bir kitap okumamıştım. Bu kitap hem bitsin istedim hem de bitmesin... Bir çevrede iki farklı çocuk grubu. Biri Pal Sokağı Cocukları, diğeri Kızıl Gömlekliler. Kızıl Gömlekliler, Pal Sokağı Çocuklarının "vatanı" gibi gördükleri Arsa'larını almak isterler. Sebebi ise "top oynayacak yerlerinin olmaması" Çocuklar ise "vatanlarınî" savunurlar. Ve savaş başlar. Öyle bir savaş ki, savaş ilanı zamanı saati önceden gònderilen elçiyle bildirilir, savaşın kuralları koyulur... Savaşları bile adildir. Adaleti, hakkı, fedakarlığı, sevgiyi, merhameti, vicdanı, insanlığı, arkadaşlığı, dostluğu, askerliği, birlik ve beraberliği, savaşmayı, barışmayı ve hatta düşmanlığı keşke bu çocuklardan öğrenebilsek... Adalette, liderlikte, affetmekte Boka gibi, cesarette fedakarlıkta Nemecsek, düşmanına saygıda ve merhamette Feri Ats gibi olabilsek... Ah Nemecsek... Kitabın başından sonuna kadar en sevdiğim karakterdi. Hatta "yiyesim geliyor bu çocuğu inşallah kötü bir şey olmaz" diyerek okudum kitabı. O kadar güzel kalpli bir çocuktu ki... Her neyse hayatımda okuduğum en güzel, etkileyici, duygulu, anlamlı kitaplardan biri oldu benim için. Inanıyorum ki büyük küçük okuyan herkesi etkileyecektir... Keyifli okumalar
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,4bin okunma
Reklam
584 syf.
·
Puan vermedi
Öyle bir gezegende yaşıyoruz ki içindeyken farkında değiliz neler olup bittiğinin. Başka bir gezegenden gelince mi görebileceğiz acaba nasıl bir dünyada yaşadığımızı. Kötülükleri, çocuk tacizlerini, tecavüzlerini, hayvanlara yapılan eziyetleri, doğanın nasıl katledildiğini, canlara nasıl kıyıldığını, insanın insana yaptığı kötülükleri ve insanın kendine yaptığı kötülükleri... Dünyanın bir tarafında insanlar açlıktan ölürken diğer tarafında obezite savaşı veriliyor. Birileri dünyayı yönetirken yönetilenin çektiği acıları anlayan yok. Birileri zengin görünsün diye hayvanların kürklerini alabilmek için nasıl kıyabiliyorlar o canlara. Zenginler, otoriteler yaşasın diye birden ortadan kaybolan çocukların organları alınıyor kimsenin haberi olmadan. Ülkeler ancak savaşarak güç gösterisinde bulunma telaşında. Savaşmaktansa üretmenin derdine düşseler. Tükettiklerini üretebilseler... Bu kadar kirlenmez belki de dünya. Ne yiyoruz, yediklerimiz vücudumuza ne yapıyor, beslendiğimizi zannederken kendimizi mi zehirliyoruz yoksa. Ters giden düzene savaş açan insanlığın anlamını çözmüş olanlara savaş açılmadan önce düşünüp sorgulansa hayat, varlık amacı dünya belki de daha güzel bir yer olur. Aeden, bir uyanışın hikâyesi. Keşke hepimiz kâbustan uyanırcasına uyanıp dünyada ters giden şeyleri düzeltebilmek için birlik olabilsek. Keşke dünyayı, hayatı, varlığı, yokluğu, düşünce gücünü ve en önemlisi de kendimizi ve birbirimizi anlayabilsek... İçinde yaşadığımız dünyaya karşı farkındalık oluşturacak bir kitap.
Aeden
AedenAkilah Azra Kohen · Everest Yayınları · 201812,7bin okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Çoğu okur ilk bakışta Gülbahar ve Ahmet’in aşkına odaklansa da esasında bünyesinde iki farklı aşk hikayesi barındıran roman, kimin aşkı daha büyük diye sorgulatıyor insana. Gururuna yenik düşüp Gülbahar’a “Memo istese benim için her şeyi yapacak mıydın?” diyen ve Evet cevabını alınca sırtını dönen Ahmet’in mi, aşkı için canını verecek kadar sevip bir tutam saçla yetinen Memo’nun mu? Bu kitabın görünen yüzü. Bir de çağrışımları, alt metinleri mevcut. Dediğimiz gibi kitap salt bu aşk hikayesinden müteşekkil değil, alt metinde zulme karşı başkaldırış yatıyor; Demirci Hüso’nun “ah bir birlik olabilsek ne bey dayanır, ne paşa!” demesi ve atı getirmeye gitmesi, paşaya ağzına geleni söylemesi bunun bir örneği. Bunun yanında saçma törelere ve adetlere karşı bir sorgulayış, geleneklerin iyi ve kötü yanlarına çağrışımlar yapıyor. Kitabın geneline müthiş bir şiirsel anlatım hakim, bu dil adeta okura som maviyi gösteriyor, ak kuşun kanadına değdirip Küp Gölü’ne daldırıyor, Ağrı Dağı’nın çiçeklerini koklatıyor, çalan kavalın melodisini dinletiyor. Abidin Dino’nun çizimleri romanı daha bi efsaneleştirmiş ve “Demirci Hüso’nun demir dövdüğüdür” “Gülbaharla Ahmet’in buluştuklarıdır” şeklindeki alışık olmadığımız üslupla hafızalara kazınmıştır. Bu hacimdeki bir kitaba bu denli zenginlik sığdırılabilirdi, bunu da Yaşar Kemal gibi ustalar yapabilir ancak.
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227bin okunma
Birlik olabilsek ...
Hiçbir ayrılığa düşmeden birleşebilsek... Dert anlatmak öyle güç ki ...