Günler geçiyor, Kürt açılımında neyi açacağımız açıklanmıyordu. Bülent Arınç çıktı, “Bu Kürt açılımı değildir, demokratik açılımdır” dedi. Açılımın adı bile değişmişti ama, hâlâ neyi açtığımızı, tarihi fırsatın ne olduğunu, neye destek istendiğini açıklamıyorlardı. Utangaç bi açılımdı!
Açılımı kayıtsız şartsız desteklersen “demokrat”tın. Bu açılımın içinde ne var dersen “faşist ve ırkçı” damgası yiyordun. Seç diyorlardı, ya bu taraftasın, ya öbür tarafta… Güya “birlik” için yapıyorlardı, daha ilk aşamada milleti bölüyorlardı.
Ve, sadece “faşist” demekle kalmıyorlardı. Mesela, Sezen Aksu Başbakan’ı telefonla aradı, açılımı gönülden desteklediğini belirterek “Bu sürecin karşısında duranları iki cihanda lekeli kabul ediyoruz” dedi. O güne kadar herkesin Sezen’iydi, o günden itibaren AK’su oldu!
Açılımın sloganı “analar ağlamasın”dı.
“Yahu bu açılımda neyi açıyoruz?” diye soranlara…
“Analar ağlasın mı istiyorsun?” deniyor, susturuluyordu.
Cumhurbaşkanı’nın “Tarihi fırsat var” dediğinden beri, altı ayda, 44 şehit vardı. Açılıma zarar gelmemesi için, birinci sayfalarda yer verilmiyor, alenen sansürleniyordu.
Şehit ailelerinin açılıma destek verdiği iddia ediliyor, şehit aileleri de şehitliklerde basın toplantısı düzenleyip bu iddiayı yalanlıyordu. İstanbul Valisi Muammer Güler ne yaptı biliyor musunuz? Edirnekapı Şehitliği’nde basın toplantısı yapılmasını yasakladı! Açılım, şehitliği kapatmıştı.