Sürekli kendini yenileyen kötü bir hissin içindeyim ve kendimi bildim bileli burda yaşıyorum. Kendimi bilmeden öncesine mi dönmem gerek? Cevaplar orada mı yatıyor? Öyle olsa bile dönemem değil mi, dönemem ve beni bu hale getiren şeyi bulamam. Bulsam bile farketmeyecek. Bir sürü hastalık var sebebini bildiğimiz ama gene de tedavi edemediğimiz. En
Kralın Kafesi- Victoria Aveyard
𝘽𝙞𝙯𝙡𝙚𝙧 𝙗𝙞𝙧 𝙩𝙖𝙣𝙧𝙞𝙣𝙞𝙣 𝙨𝙚𝙘𝙩𝙞𝙠𝙡𝙚𝙧𝙞 𝙙𝙚𝙜𝙞𝙡, 𝙡𝙖𝙣𝙚𝙩𝙡𝙚𝙙𝙞𝙠𝙡𝙚𝙧𝙞𝙮𝙞𝙯.
Kızıl Kraliçe serisinin üçüncü kitabıyla buradayım. Uzun zaman oldu bu seriye devam etmeyeli, 2 ay tahminimce.. Her neyseee, devam ettim ya şükür. Puan olarak 6 ile 7 arasında kaldım. Neyse siz puanıma takılmayın lütfen.
İlk olarak şunu söyleyeyim, serinin
Wolfgang Borchert; Alman şair, oyun ve öykü yazarı. Borchert, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan, şehirlerin yıkılması, ailelerin dağılması ve savaş travmaları ile şekillenmiş bir edebiyat türü olan Heinrich Böll gibi Yıkım Edebiyatı’nın en tanınmış yazarlarından biridir.
II. Dünya Savaşında askere alınarak gönderildiği Rusya cephesinde
İncil’de şöyle geçer:
İsa daha konuşurken bir kalabalık çıkageldi. Onikiler’den biri, Yahuda adındaki kişi, kalabalığa öncülük ediyordu. İsa’yı öpmek üzere yaklaşınca İsa, “Yahuda” dedi,
“İnsanoğlu’na bir öpücükle mi ihanet ediyorsun?” — Luka 22:48
İşte karşınızda Rönesans döneminin mihenk taşlarından biri sayılan, eserlerinin her parçası ayrı
Yaşadığımız dünya bir engellenmeler dünyasıdır. Toplulukla beraber olabilmek için ölene kadar arzu, istek ve fikirlerimizi kısıtlama/gizleme yoluyla yaşarız. Toplum, en küçük birim olan aileden başlayarak "yusyuvarlak bir boşluğa sığabilmek için köşelerimizi törpüleyebilmek" adına çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Bütünden kopulmaması
Sen yaşa ülkem,
görmez gözlerin, duymaz kulaklarınla.
Ne söylesek, ne göstersek
anlamak istemeyen aklınla.
Sövgülerinle, kavgalarınla
kadın erkek, genç yaşlı
barışmaya, el ele tutuşmaya,
yüz yüze gülümseyip diz dize çalışmaya direnen