"Gecenin verdiği huzurdan hoşlanarak nehir bo­yunca yürüdüm. Artık acı hissetmiyordum. Çevremdeki her şey bana huzur veriyor gibiydi: yüzümü okşayan hafif esinti; boş so­kaklarla, kapalı kapılar ve pencereler, insanlar tarafından dışlan­ma, aynı zamanda onları dışlayabilme duygusu; her şeye, yeryü­züne, gökyüzüne hatta ağaçlara bile yabancılaşma. Ait olmadığı büyülü bir dünyada yürüyen bir kadın gibiydim. Bu kadının canı­nın istediğini yapma, istemediğini yapmama özgürlüğü vardı. En­der rastlanan o kimseye bağlı olmama, her şeyden vazgeçme, çev­redeki dünyayla bütün ilişkilerini kesme, tamamen bağımsız ol­ma ve bağımsızlığının hakkını vererek yaşama; bir erkeğe, evlili­ğe ya da aşka bağlanmadan özgür olma; tüm kural ve yasaların sınırlandırmasından kopma hazzını yaşıyordu bu kadın. Önüne ilk çıkan erkek onu istemezse, ikincisi, üçüncüsü gelecektir. Tek bir adamı bekleme gereksinimi duymayacaktır. O dönmediği za­man üzülmeyecek, bir şey beklemeyecek, umutları suya düştü­ğünde acı çekmeyecektir. Hiçbir şey umut etmeyecektir artık, hiç­ birşey arzulamayacaktır. Hiçbir şeyden korkmayacaktır, çünkü onu incitebilecek her şeyi zaten yaşamıştır."
Aile dediğin böyle birşey. Ormanda kalıp önüne gelen bitkiyi zehirli mi değil mi diye bilmeden yemek gibi. Genelde zehirli. Çoğunlukla öldürücü. Ve işin kötüsü tadına muhakkak bakıcaksın.
Reklam
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Yirminci asırdan ortaçağa doğru gidiş,gittikçe hızlanıyor.Evet,korkunç bir geriye dönüş var.Diyarbakırda yirmi tane eski harflerle okuma ve yazma öğreten mektep göstereceğim Git ilkokul çağındaki sabi çocuklarla konuş.Sabahdan akşama kadar kafalarına hurafe doldurup bilmedikleri dilden ezberle körletiliyor lar.İlkokulla mahalle mektepleri arasında büyük savaş başlamıştır. Kırk beş dakikada mahalle mektebe. giren on altı çocuk saydım.Yedisi oğlan,dokuzu kız çocuğu.Sekiz on yaş arasında.Evlerde mahalle mektebi var.Mahalle mektebinden birine gittik Çocuklar bize görünce korktular.Aklıma ilkokullarımız geldi. Orada çocuklar ne kadar canlı,cıvıl cıvıldı. Biz Mustafa Kemal devrinde bile talebe okuttuk.Din yoluna,Allah yoluna…Şimdi çok şükür biraz aydınlığa çıktık.Bir de dinsiz öğretmenler olmasa.Hükümet birşey demiyor,ille de dinsizler ihbar ediyor. Dinini öğrenmesinler diye.Allah belalarını versin.Biz olmasak şimdi din ortadan kalkacaktı.
Sayfa 19 - YkyKitabı okudu
İnsanın dışında, insan olmadan da varolan, insan varlığından bağımsız birşey, sözgelimi, ne türden olursa olsun, zaman-uzay içinde yeralan bir cisim değil bunalım. İnsana ilişkin, insanla ilişkili, insana özgü bir gerçeklik bunalım. İnsanın olmadığı yerde, bunalımdan söz etmek anlamsız. İnsan yoksa, bunalım da yok. İnsanın yaşadığı birşey, kendine özgü büyük bir yaşantı bunalım.
"Gördün ya, Pavel! Kafadan değil, kalpten lazım geliyor, insanın ruhunun öyle bir noktasıdır ki orada..." Pavel sağlamca bütünlendi:"Orada akıldan başka birşey sökmez... İnsanı tutsaklıktan kurtaran yalnız akıldır."
Isla •°~
Oro onun yüzünün düştüğünü görmüş olmalıydı çünkü ona bakıp, "Her zaman zor olmayacak," dedi. "Bir gün birşey olacak. Bazı hükümdarların güç kontrolü bir kilidin içinde dönen bir anahtar gibidir." Nefesi kesildi. Isla' nın bir anahtarı yoktu. Bu da bir başka reddedişti. İlk önce yer altı mezarı. Şimdi de bu.
Sayfa 86 - ParolaKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.