1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından üç küçük kız kardeşi toplama kamplarında ölüyor.
YAŞAMAK “DAVA”SI
Lise yıllarında dershaneye gidiyordum,çoğumuz gibi.Bir gün önüme bir test sorusu gelmişti, bin yıl önce yaşamış bir filozofun sözü vardı soruda, “Hukuk her zaman güçlüden yanadır”. 17 yaşındaydım ve kafam allak bullak oldu, inanamadım. Hayır ya dedim olamaz ! Düşündüm ,düşündüm ,düşündüm. Evet ya dedim olabilir! Şimdi 17x2
Sosyoloji profesörü Diana Scully, on yıl süren araştırma ve inceleme çalışmaları neticesinde bu kitabı topluma kazandırmıştır. Kendisi bu süreçte tutuklu tecavüzcüler ile ilgili araştırmalarda, Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü'nün Tecavüzü Denetleme ve Önleme Ulusal Merkezi tarafından desteklenmiştir. Bu merkez ABD'de 1975 senesinde kurulmuştur.
"Benim güzelim Ramazan Bayramıma, orucunu bile tutmayan birtakım adamlar Şeker Bayramı adını takıp, benden çok bayram yapıyorlar."
• Ömer Faruk Dönmez
Bir Yobazın Günlüğü, S.332
Tutunamayanlar
“Bu kitap ne ciddi kavgaların ne büyük ve yaygın sıkıntıların ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap, mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır. “
Oğuz Atay-Tutunamayanlar, 1970
Ben de yazarın hissiyatı, kelimeleri ve bilhassa üslubuyla sizlere seslenmek istiyorum. Kitabı, anlatılmaz bir duygu ile okudum. Sahiden neye
Kitabımız Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü ile başlıyor:
"Biz daima hakikati arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cür'et gösteren adamlar olmalıyız."
Hakikat dediğimiz ancak bilim ile, araştırma ile, düşünceler üreterek ilerleme yolu ile elde edilir. Muazzez İlmiye Çığ da tıpkı Ata'mızın açtığı bu yolda ilerleyen,
Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da,
O köy bizim köyümüzdür.
İlkokuldayken ne heyecanla söyletirdi öğretmenimiz bize bu şiiri. Boğazımız patlarcasına, avazımız çıktığı kadar, haykırarak söylerdik.Köy Enstitüleriyle tanıştıkça, onların dünyasına ayak bastıkça, ne kadar da anlam buldu benim için bu dizeler.
Taş devri gibi, tunç devri gibi, insanların bir de gül devri geçirdiklerini düşünüyorum. Nasılsa o devirden kalma birtakım adamlar yaşıyor yeryüzünde..
Yazarın okuduğum ilk eseri. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum ama bu kadarı fazla sürpriz oldu. İnanın bambaşka bir yazım tarzı. Henüz ne olduğuna karar veremedim. Keza ufak bir araştırma yaptım ki bir çok kişi de benim gibi kitabın türü konusunda anlaşmaya varamamış.
Kısaca biçimden bahsedeyim. Kitap 4 ana bölümden ya da yazarın belirttiği gibi
”Uzun yaşamı boyunca aklın her silahını kullanarak bitmek bilmez bir heves, tutkulu bir adanmışlık, hepsinden de öte korkunç alay etme yeteneğiyle uğruna savaş verdiği ideal kazanımları; hoşgörüyü, ruhani özgürlüğü, insanlık onurunu, adaleti kafalarımıza adam akıllı işlemiş ve bunlar sanki artık doğal yaşamımızın bir parçası, soluduğumuz hava,
:Artık yeter! Bazen kazanıyorduk, bazen kaybediyorduk ve sonunda her zaman kaybediyorduk.
.....
Hesaplaşma günü geldi. Şimdiye kadar yalnız din kitaplarında yargılandınız.Biz fakirler, zavallılar, yarım yamalaklar, bu kitapları okuyup teselli olurken içinizden güldünüz. Ve çıkarınıza baktınız. Hatta gene sizlerden, sizin gibilerden, büyük
Ben de herkes gibi bir bit miydim yoksa bir insan mı?
●"Allah kahretsin! Halk ayılmamacasına kafayı çekiyor, aydın genç-
lik derseniz, işsizlikten birtakım teorilere kendini kaptırmış,
düşler dünyasında yaşıyor; ülke bir baştan bir başa Yahudi akı-
nina uğramış sanki, adamlar ortada para diye bir şey bırakmı-
yorlar, geri kalanlarsa
KİTABIN İLK 3 SAYFASI...
Bir öğretmen işini layıkı ile yapmaya koyulur.
Ve bir köy okuluna yerleşir.
Gitmeden önce bir sürü öğütler alır.
1.öğüt="bit köy için öğretmen, en önemli dinamiktir." sayfa=7 son cümle.
2.öğüt= köylünün inanç ve geleneklerine ters düşen onlardan kaçan ve hayat tarzlarından kopan bir öğretmen o yerde hem