Gösterişçiler, politikacılar, fatihler ve budalalıklarıyla tarihi tıkayan huzursuzlar ise uzaktan bakıldığında, insanlığın ilerleyişinde oldukça vasat bir rol oynamışlardır. Bugün anladığımız kadarıyla tarih, birkaç anekdottan sadece biraz fazlasıdır ve eğitimli, kültürlü kitlenin ahmakça merakını gidermek için hazırlanmıştır. O, yerini, düşünürlerin düşünürler için yazdığı tarihe bıraktığında, büyük huzursuzların, medeniyetin akış yönünü ne kadar az değiştirdiğini görmek şaşırtıcı olacaktır. Bilimde, sanatta, edebiyatta, felsefede ve endüstride büyük buluşlar yapan tarihin gerçek kahramanları, hak ettikleri yere, yani ilk sıraya geleceklerdir. Para kazanmayı hiçbir za- man bilememiş, kapıcısını da gözleri yaşarana kadar güldürmüş derin düşünür ve fakir Ampère, keşifleriyle toplumdaki devrimde, hatta modern savaş hususunda, Bismarck ve Moltke'nin toplamından fazlasını yapmıştır. Tek başına Georges Ville, art arda dizilmiş elli tarım bakanından fazla hizmet etmiştir ve edecektir.
Pan-Arabizmin gerilemesi muhtemelen, Arap ülkelerinin hepsinde olmasa da bazısında petrolün keşfi ve sonucunda elde edilen yeni servetin eşit olmayan bir biçimde dağılmasıyla hızlandı. Bazı fertlerinin akıl almaz zenginlikte olduğu diğerinin ise fukaralıkta dibe vurduğu bir ailede yeteri kadar baskı uygulanırsa, aile bağları muhtemelen kopacaktır. Pan-Arabizm'in gerilemesinin bir başka nedeni de, peşi sıra teşebbüslere karşılık Arapların yaşadığı gittikçe artan hayal kırıklılığıdır. Çoğu zaman, Pan-Arabist liderlerin gerçek amacının birlik değil hegemonya olduğu görülmüştür. Kimisi Alman modelini seçti, kendini Bismarck ülkesini de Prusya'ymış gibi görerek Arap Birliği'nde baskın bir rol oynadı. Diğerleri Arap hükümdarları devirerek azletmek için devrimci yöntemleri seçti.
Bismarck gibi Falkenhayn da Almanya'nın Rusya'yla ilişkiyi hiçbir zaman koparmaması gerektiğini düşünüyordu ve Conrad'la ilişkileri zaman zaman o kadar soğudu ki, Avusturya-Macaristan'ı büyük ölçüde etkileyen önemli kararları bildirmedi. Önemli bir evrede müttefiklerine yalnızca bir hafta önce haber verdiği bir taarruza geçmek için irtibat subayını Krakow'un kuzeyindeki demiryolu kapasitesini gizlice öğrenmekle görevlendirdi. Daha da can alıcı bir noktada, Falkenhayn ile Conrad, Fransa ve İtalya'ya yönelik -sözüm ona savaşı kazanacak- büyük taarruzları birbirlerinden tamamen habersiz ayrı ayrı planladılar.
" Devlet adamının görevi tarihin koridorlarında yürüyen Tanrı'nın ayak seslerini duymak ve O geçip giderken paltosunun kuyruğuna yapışmaya çalışmaktır." Otto von Bismarck.
Pan-Slavizm doktrini, Slav Balkan liderleri arasında olduğu kadar Rus siyasal ve entelektüel çevrelerinde de taraftar bulmuştu. Pan-Slavizm Sırplar, Hırvatlar, Slovenler ve Bulgarlar gibi Slav halklarını, Osmanlı yönetiminden kurtarıp geniş bir federasyon şeklinde birleştirme fikrini içermekteydi. Rus hakimiyetinde bir Slav federasyonuyla herhangi