Bozgunla biten bir aşkın yerine durgun bir yalnızlıkta yaşıyordu. Gece olunca duygular su gibi gelirdi, sessiz ve güçlü, dayanılmaz acılar saati olurdu. Bir insanın sıcaklığına duyulan özlemi inkar etmekten yorulurdu. Yüreğinin muhteşem mahallesi bile kar etmezdi artık. Herşey acılaşırdı. Üşürdü, titrerdi, bir insanın sıcaklığı. .. bir insanın sıcaklığı ...
Bir sokakta gezerken
Taşında otlar biten şu sokakta yürümek. Bir bahçe duvarının kokulu gölgesinden. Uzakta, mektepteyken okuduğumuz şarkı. Su içmek o tasasız günlerin çeşmesinden. Kalbe aşina bütün rastladıklarım, Herşey eskisi gibi, herkes bahtiyar, iyi! Bana büyük babamı hatırlatan ihtiyar, Çocukluk arkadaşım sarı benekli kedi Bütün günahlarımı affetmiş sanki Tanrım, Duyuyorum kalbimde tadılmamış sevgiyi. Ah, sade koşmak, koşmak istiyorum içimden: Aradığım diyara bu yol çıkacak gibi
Reklam
"Çünkü senin gözünde bin yıl geçmiş bir gün, dün gibi, bir gece nöbeti gibidir. İnsanları bir düş gibi siler, süpürürsün, sabah biten ot misali: Sabah filizlenir, büyük, akşam solar, kurur. Eriyip bitiyoruz senin öfkenden, kızgınlığından dehşete düşüyoruz. Suçlarımızı önüne, gizli günahlarımızı yüzünün ışığına çıkardın. Gazabından kısalıyor günlerimiz, bir soluk gibi tükeniyor yıllarımız... "
Anılar yaratmaya çalışırken hayallerimizden oluyoruz Anılar biriktirip hayallere yer kalmayınca da çizgiler değil umutsuzlukla yaşlanıyoruz sırf bu yüzden hayalleri Olmalı İnsanın bırakın gidenlere kanayan Yüreğiniz geleceklerin hayali ile şımarsın gidenler için siz değil Kader utansın biten her şeyi başlayan bir başka şeydir biten Herşey anıları bırakıp hayallere yer açmak demektir Yeter ki sabırlı olun Ama sabır kişiye değil hayata dair tırnaklarını yemek değil Beklerken doya doya yaşamaktır. Değersiz hissettirene sabretmek yerine değerli hissederek beklediğine Adım Adım yaklaşmaktadır...
Doğumla başlayıp ölümle biten bir çizgi üzerindeyiz.   Bilerek veya bilmeyerek bu çizgi üzerinde kendi tarihimizi yazıyoruz.   Bizim kişisel tarihimiz bu.   Muhtemelen yankısı da kendi içinde kalacak. Ama bu, onun değerini asla düşürmez.   Çünkü bizi biz yapan her şey onda kayıtlı.   Benliğimizin adil ve katıksız tek şahidi o. Ve o, yitip gitmez; meçhule yar olmaz. Bizim hikayemiz, kuşların, böceklerin hikayelerinn yazıldığı yere yazılmaz.
Stoacilik/ Merak eden varsa diye uzun bir şekilde paylaştım
Stoacılar kadercidirler. Bu dünyada meydana gelen herşeyin karşı konulmaz bir biçimde önceden tayin edilmiş olduğuna ina­nırlar. Ancak öte yandan iyimserdirler, çünkü bu karşı konulmaz kader, Tanrı tarafından belirlenmektedir. Öte yandan Stoalılar Tanri'nin evrenin dışında, ona aşkın bir varlık olduğunu düşün­mezler. Çünkü Stoalılar panteisttirler ve Tann’yı evren veya do­ğayla bir tutarlar. Tanrı, onlara göre, evrenin iç mantığı, yasası ve canlı gücüdür. O, evrende iş gören canlı ve akıllı güçlerin topla­mıdır. Daha basit olarak akıldır, (logos) akılsaldır ve iyidir. Dola­yısıyla bu dünyada meydana gelen herşey akla uygundur, akılsaldır ve iyidir. Bu durumda bir Stoacı için ahlaklılık veya erdem ne olabilir? Dışımızda, evrende olup biten seylerin tanrısal aklın ve ktadenin ürünü olan şeyler olduğunu kabul etmek ve onlara bi­linçli, istekli olarak, bilgece rıza göstermek, katlanmaktir. Ancak İlginç olan şudur ki, Stoacılar bir yandan kaderi kabul etmekle birlikte öte yandan insanın özgür olduğunu savunurlar. Fakat bu özgürlük bizim dışımızda olup bitenlere müdahale et­mek, onlan değiştirmek yönünde bir güce sahip olmamız anla­mında bir özgürlük değildir.
Reklam
112 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.