Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günlerden birgün Mecnun gönlü kırık, gözü yaşlı, yorgun, bitik, çölde dolaşıyordu. Gezerken, yolu bir kayalığa düştü. Kayalardan birinin üzerinde, yan yana bir erkekle bir kızın çizilmiş resmini gördü. Bunlardan biri Leylâ'nın, birisi de kendisinin resmiydi. Kaygılı, perişan Mecnun, sevgilisinin resmini güzelce kazıyarak kayadan sildi. Bu sırada oradan geçen biri, neden kızın resmini oyup kazıdığını sorunca Mecnun ona şöyle dedi: "Bizim için gerçek yalnız birdir. Biz, ayrı ayrı iki resim olamayız. İkimize bir simge yeter." Adam bir daha sordu: "Sevgilini yok edip de kendini bırakman doğru mu? O siliniyor da sen neden kalıyorsun? Hiç olmazsa kendi resmini sil de onunkini bırak!" Mecnun şu cevabı verdi: "Onun kabuk benim iç olmam doğru değil. Ben kabuğum, o benim içimdedir. Sevi yolunda sevenin sevgilisine örtü olması gerekir. Seven tendir, sevilen de can...
Wertheimer Desselbrunn'a beni rahatsız etmeye gelirdi, başladığım bir iş henüz filizlenirken onu boğardı, geleceğini haber vererek. Hiç durmadan, Glenn'le karşılaşmamış olsaydık, derdi, ya da, Glenn dünya çapında tanınmadan önce ölmüş olsaydı, derdi, diye düşündüm. Glenn gibi bir insana rastlıyoruz ve mahvoluyoruz, diye düşünüyorum ya da kurtuluyoruz, bizim olayımızda Glenn bizi mahvetti, diye düşündüm.
Reklam
Sürekli merakım intiharımı engelliyordu, dedi, diye düşündüm. Babamızı bizi döllediği için, anamızı bizi doğurduğu için, kız kardeşimizi de sürekli olarak mutsuzluğumuzun tanığı olduğu için affetmeyiz. Var olmak umutsuzluğa düşmekten başka bir şey değildir ki, dedi. Uyandığımda iğrenerek düşünüyorum kendimi ve başıma geleceklerin hepsi tüylerimi diken diken ediyor. Yattığımda ölmekten, bir daha uyanmamaktan başka bir isteğim olmuyor, ama sonra gene uyanıyorum ve bu korkunç süreç yineleniyor, yineleniyor sonuçta elli yıl boyunca, dedi. Elli yıl boyunca ölmekten başka bir şey düşünmediğimizi düşünerek gene de yaşıyor olmamız ve bunu tamamen tutarsız olduğumuz için değiştiremememiz, dedi. Çünkü biz kendimiziz acınacak olan, alçağın ta kendisiyiz. Müzik yeteneği yok! diye bağırdı, var olma yeteneği yok! O kadar kendimizi beğenmişiz ki, müzik eğitimiyle olacak bu iş sanıyoruz, oysa yaşama yeteneğimiz bile yok, var olmayı bile beceremiyoruz, çünkü var olmuyoruz bile, var olunuyoruz! diye söylendi.
Zaten tüm sanat dallarında durum aynı, dedim, resim de öyle, yazarlık da öyle, dedim, felsefeciler bile felsefenin bilincinde değil. Sanatçıların çoğu sanatlarının bilincinde değil. Acemi bir sanat anlayışları var, ömür boyu bu acemiliğe takılıp kalıyorlar. Dünyaca ünlüleri bile.
Bütün yüksekokullar gözümüzü açmaya yaramazlarsa kötüdür, bizim gittiklerimiz ise en kötüleridir. Ne berbat öğretmenlere dayanmak zorunda kaldık, kafamızı yediler. Hepsi sanat yok edicileriydiler, hepsi sanat yıkıcıları, beyin öldürücüleri, öğrenci katilleriydiler.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.