Kolayca söylenebilen evetler
Çok şişman olsam da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Bir kazada yaralansam ve iz kalsa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Ayaklarım olmasa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Kollarım olmasa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Göremesem de beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki” “Duyamasam da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Dişlerim olmasa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Düşünemesem de, bitkisel hayatta olsam da beni yine sever misin?” “Iıı, evet, tabii ki.” “Ölsem de beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki, hayatım.” “Peki, sonsuza dek?” “Evet, senin için, sonsuza dek, hayatım.
Hayır hayatım demek zor:D
Hiç indirgemeci aşk oyununu oynadınız mı? Bu oyun aynen şöyledir: “Çok şişman olsam da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Bir kazada yaralansam ve iz kalsa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Ayaklarım olmasa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Kollarım olmasa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Göremesem de beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki” “Duyamasam da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Dişlerim olmasa da beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki.” “Düşünemesem de, bitkisel hayatta olsam da beni yine sever misin?” “Iıı, evet, tabii ki.” “Ölsem de beni yine sever misin?” “Evet, tabii ki, hayatım.”
Umut:
Ben bu hayatta en çok umudumu yitirmeyi bekledim. Umut son nefesimizi verene dek içimizde barındırmaya mahkum olduğumuz tek ve en kusursuz duygu bence. Her şeye rağmen bizi yaşatan şey. Katlanmaya mecbur bırakan, dayanmaya zorlayan, inanmamızı sağlayan, vazgeçmemize sebep olan şey. Müebbet yemiş bir mahkûmu, bitkisel hayata girmiş bir hasta yakınını, kışı boş midesiyle kartondan yataklarda uyuyarak geçirmiş sokak çocuklarını bile hayata bağlayan şeydi umut. Benim bugün kendimi asmama engel olan şey! Ben en çok umudumun son damlasına kadar tükenmesini bekledim. Her dibe vuruşun içinde bir parça var o kahrolası, ben o parçayı kaybetmeyi bekledim. Kurtulamayacağımı biliyor olmak bile yeterdi beni kurtarmaya. "Umut, yarın değilse bile elbet bir gündür." Ben tüm hayatım boyunca şu cümlenin mahkumiyetinden kurtulmayı bekledim.
Sevgili hayatım... Belki doğru yoldayım,belki yanlış yolda.Bilmiyorum.Belki sonuna doğru gidiyorum seninle savaşımın,belki daha can alıcı bir cepheye davet ediyorum seni.Bunu da bilmiyorum.Verdiklerinle,aldıklarınla meydan mı okuyorum sana,yoksa boyun mu eğiyorum,inan bana bilmiyorum...Hayatımın en cahil dönemindeyim çünkü artık hislerimi tanıyamıyorum bile.Ne hissediyorum,duygularım neler,düşüncelerimin sebepleri ne,neden buradayım ve neden seninle konuşuyorum,inan bana gerçekten bilmiyorum.Karnımdaki ağrının sebebi ne,kalbim neden bu kadar hızlı atıyor,en son konserde insanların içinde bayılan o kız nerede,şimdi ne yapıyor,burada sana bu mektubu yazan kızla aynı kişi mi,inan bana bu soruların yanıtı bende değil.Ne oldu,neden böyle oldu,ne olacak ve nereye doğru ilerliyorum?Hiçbir şeyin farkında değilim.Sanki bitkisel hayattayım ama çıkmak da istemiyorum bu bilinmezlikten.Öyle yorgunum ki belki de bir süreliğine duygularımı ve hislerimi bilmemek,hissetmemek en iyisi olacaktır.Ne dersin? Sevgili hayatım,beni nereye götürüyorsun bilmiyorum ama düştüm peşine gidiyorum.Umarım güzel bir yere götürüyorsundur.Yoksa bozuşuruz...
Hayatım boyunca kolay kazanılmış bir para torbasına bağlı bitkisel hayat sürdürmek istemiyorum. Ahlak ve sağlık üzerinde yıkıcı bir etkisi var.
Sayfa 263 - Özgür YayınlarıKitabı okudu
Ben bu hayattan en çok umudumu yitirmeyi bekledim. Umut; son nefesimizi verene dek içimizde barındırmaya mahkum olduğumuz tek ve en kusursuz duygu bence. Her şeye rağmen bizi yaşatan şey. Katlanmaya mecbur bırakan, dayanmaya zorlayan, inanmamızı sağlayan, vazgeçmemize sebep olan şey. Müebbet yemiş bir mahkumu, bitkisel hayata girmiş bir hasta yakınını, kışı boş midesi ile kartondan yataklarda uyuyarak geçirmiş sokak çocuklarını bile hayata bağlayan şeydi umut. Benim bugün kendimi asmama engel olan şey! Ben en çok umudumun son damlasına kadar tükenmesini bekledim. Her dibe vuruşun içinde bir parça var o kahrolası, ben o parçayı kaybetmeyi bekledim. Kurtulamayacağımı siliyor olmak bile yeterdi beni kurtarmaya. "Umut, yarın değilse bile elbet bir gündür." Ben tüm hayatım boyunca şu cümlenin mahkumiyetinden kurtulmayı bekledim.
Mutsuz son. Yayında ve yapımda emeği geçen orospu hayata bi sikimde etmiyorum. Özür dilerim Tanrım, belki sana göre yaşayacak birçok güzel günüm falan var. Ama bence çoktan beyin fonksiyonlarını kaybetmiş bir hastanın saçma sapan cihazlara bağlanarak bitkisel hayatta yaşamasından farksız bir hayatım var. Özür dilerim. Bir kitapta okumuştum her masal mutlu bitmezmiş. Bende o sırf sonu mutlu bitmedi diye okunmaya tenezzül edilmeyen masallardan biriyim. Ben bir kitabım, koca kütüphanede sadece köşede sıkışmış kimsenin göremediği görsede eğilip almaya zahmet etmediği o en alt raflardayım. Bana kimse imrenerek bakmadı. Kimse açıp okumadı son sayfamı özür dilerim evren.
148 syf.
10/10 puan verdi
Aylin Balboa’nın öykü yazarı olduğunu, ikinci kitabı “Ateş Sönene Kadar” çıktığında fark ettim. Hem de kendisini yıllardır Twitter’da ismiyle cismiyle takip ediyor, üstelik de tweetlerini çok seviyor olduğum halde. Yaptığım şey ayıptır. Bu kadının kitaplarını bilmemek, okumamak bir yerlerde bir tür hukukun ihlalidir. Ve evet, bazı kadınlara çok
Belki Bir Gün Uçarız
Belki Bir Gün UçarızAylin Balboa · İletişim Yayınevi · 20211,858 okunma
CANDAKİ ERKEK - 2
Şuanı nasıl tasvir edebilirim bilmem Her zaman sıradanlaşan meseleleri Ben sevince kaçan sevmeyince havalara giren kadınları Doğrusunu öğrenemediğim aksine üstüne binlerce katladığım yanlışları Zoru görünce edebiyata kaçışlarımı karşılayacak güzel bir tasvir arıyorum Lâkin zor bir şey değil ama yok, yok işte... İçi çürümüş bir adamı kıyı köşeye
Senden sonra 4 mevsim geçirdim. Iki dönem bitirdim. Saçlarımı kısa olacak şekilde 4 defa kestim. Aklım düşünmeye yönelmesin diye bedenimi sürekli meşgul tuttum. Küresel bir virüs ülkeyi vurdu. Aklımı farklı yerlere çeken okulum kapandı. 8 ay bitkisel bir hayatım varmış gibi yaşadım. Bu süre zarfında çokça aklıma geldin. Ve bu süre zarfında seni kısmen özlediğimi fark ettim. Şu an dinlediğim hiraizerdüş şarkısı seni hatırlattı mesela. Seninle konuşmayı cidden özlediğimi fark ettim. Sen kim bilir kimi düşünüyorsundur. Ben bugün de geçmişimde yaşıyorum ve seni anıyorum senden habersiz..
390 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
1907 yılında Galata’da Art Nouveau tarzında (zarif süslemelerin ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı sanat akımı) inşa edilen, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde genellikle azınlıklara ev sahipliği yapmış tarihi bir apartmanın yıllara yayılmış hikâyesine tanıklık ediyoruz. Türkiye’nin zaman içerisinde değişen kültürel, sosyo-ekonomik ve
Papadopulos Apartmanı
Papadopulos ApartmanıAltar Kaplan · Alfa Yayınları · 201989 okunma
1957 – 59 İstanbul, Fatih, Bütün gün beni, bu kâğıtların başında oturmaya iten yalnızlığımı düşündükçe acımın artmasını istiyorum. Bu büyük, kalabalık şehirde hiçbir teselli yok benim için. Acım, çok önceleri, başka sokakların, başka pencerelerin, yatak odalarının, bütün o anlamsız eşyanın bulunduğu ortamda çok daha büyüktü. Şimdi başka bir