Ne kitaptın beee…
Söze böyle başlıyorum çünkü bitirdiğim ve onunla beraber bittiğim bir kitaptı Kefen. Günümüz yaralarını ele almakla beraber toplumsal konulara da değinmişti yazarlar. Açlık, sefalet, cinsel istismar, yoksulluk, bitmek bilmeyen algılar, leş gibi bakış açıları.
Lübnan’da sokak çocuklarının eziyetiyle başlıyor kitap.
Cemil Meriç in en çok satan ve en çok okunan eseridir.Eseri incelemeye geçmeden önce Cemil Meriç'in bu kitapta bahsettiği kitap ve yazarları da burada bahsetmek istiyorum.Belki hem daha çok hoşunuza giderek, ilginizi çekerek başlar yazım.Buradan da kitabın ne kolay çok bilgiyi bi arada topladığını da
Arkadaşlar selam.
Uzun bir süre oldu, sanırım 1.5 yıldır inceleme yapmıyorum. Bunun sebebi zorlu bir dönemden geçtim, kafa olarak iyi değildim; yeni yeni toparlanabildim.
Aklımdan inceleme fikri geçmiyordu, ancak son zamanlarda yazdığım bazı incelemelerden çok güzel dönütler aldım, kenarda köşede yazdığım bazı lakırtıların okurlar tarafından
YouTube kitap kanalımda Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabını yorumladım : ytbe.one/CwJC6YxG8do&
İçselleştirmelere doyamadığım, hatıralarıyla birlikte Ring Caddesi'nde dolaştığım, dönemin siyasetini ve erkek-kadın ilişkilerini en iyi kurguya döken yazarlardan biri: Stefan Zweig.
Zweig, novellalarında tezatlıkları seviyor.
Çocukluğum,
Maksim Gorki’nin benzerine rastlayamayacağınız türden, çağ ötesi bir başyapıt.
Sevgi, şevkat, merhamet gibi yüce duyguların yanında; acının, hüznün de evrensel olduğunu hatırlatıyor bizlere.. Ortak duyguları paylaştırıyor yüreklemize bir bir..
Belki de, çok şey bilip de susmanın ağırlığını yaşatan hislerimizin, kıyılarına vurarak
Tatar Çölü, yalnızlığın, yanlış tercihlerin, alışmanın, vazgeçememenin, beklemenin, umut etmenin, acı çekmenin, özlemenin, yaşamın, ölümün kitabı... Kısacası insan hayatı içerisinde yer alan en gerçek duyguların kitabı.
Yalnızlık ömür boyudur. İnsan ne kadar büyük kalabalıklar içerisinde bulunursa bulunsun yalnızdır. Ne yaparsa yapsın bu uçsuz
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/C5loYitt-Vf
Her yaşa hitap eden, akıcı ve hayatını baştan aşağı sorgulayabileceğin bir kitap mı arıyorsun? İşte o kitap:
Martin Eden!
Bu incelemeye yorum yazan bütün okurlara bir kitap önerisi hediye ettim. Yeni kitap
YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Dostoyevski vs. Dostoyevski
Dövüş başladı. Kim yenecek? Raundların bitmek bilmediği bir zihin boksu izliyoruz. Hakem kim? O da Dostoyevski adında biri... Yeraltında gerçekleşen bu dövüşten
Kitabı bitirdiğim gibi bu incelemeyi yazmaya karar verdim. Etkisi hâlâ yüreğimdeyken. Uçurtma Avcısı'nda olduğu gibi savaşın acı yüzünü bu kitapta da görüyoruz. Bu sefer karakterlerimiz hayatları kesişen iki kadın. Meryem ve Leyla... Acı dolu iki hayat. Bitmek bilmeyen bir savaş. Ardından Taliban'ın katı kuralları. Afganistan'da 1980'ler 2001 yılları arası yaşamış bir kadın olduğunuzu düşünün. Öyle ki kadının hiçbir hakkı yok. Bir eşyadan bile değersiz görülüyor. Küçük yaşta evlendiriliyor. Yüzü bile kapalı olan burka giymek zorunlu. Dünyayı bir kafes ardından görüyorsunuz. Yanınızda mahreminiz bir erkek olmadan dışarı çıkamıyorsunuz. Çıkarsan ve yakalanırsan dövülüyorsun. Eğitim, okumak, kitap yazmak, çalışmak yasak! ve daha bir sürü akıl almaz kural... Böyle bir hayata mahkûm edilmek... Okurken bu zihniyetlere öyle sinirlendim ki yüreğim daraldı. Yazar bu kitabıyla kesinlikle savaşın acı yüzünü çok iyi yansıtmış. Dostluğu ve aşkı da öyle. Ah Meryem... Meryem gibi kadınların çok olduğunu bilmek daha da çok acıtıyor canımı. Erkek egemenliğine boyun eğmeye mecbur bırakılmış sessiz, çaresiz kadınlar... Bir gün... Bir gün gerçekten dünyadaki tüm bu savaşların, adaletsizliklerin son bulmasını diliyorum...
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,7bin okunma