Bizim neslimiz kendisini sadece geçmiş nesillerin mirasçısı olarak kabul ediyor.Kendi arzularını dindirmek için geçmişlerin bıraktığı hazineyi harcamaya başlıyor sanki.Çağın gelişmesiyle yüz yüze gelip toslayınca da başlıyor eskilerle övünmeye.Sadece övünmeye.İşte bizim neslin gördüğü,kitaplarda karşılaştığı durum.Bitmeyen bir hikâye de hikâye.Anlatıla anlatıla tüketilemiyor bir türlü.Bazen minbere çıkıyor hocalarımız;yağmur yağdırır gibi cemaatin üzerine vaaz yağdırıyorlar.Ama toplulukların vicdanında en ufak bir iz bırakabiliyor mu?Ne gezer!Bir yaprak bile kımıldatmıyor.
Hiç bitmeyen bir kovalamaca,yiğitlik var bu kitapta. Eşkiyalığın nasıl başladığı, niya başladığı da anlatılıyor. O devirleri anlatabilmek adına çok şey bulunuyor. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte halkın ve zenginlerin bu sisteme geçişte yaşadıklarını buldum ben kitapta. Kısa,olay anlatan cümlelerle bezeli ama gerektiğinde betimlemenin hasını yapmış Yaşar Kemal. Hikaye kahramanlarının yaşadıklarını bölümlerin başında anlatarak gelmesi onların gözünden rahat bakabilmemizi sağladı olaylara.
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,8bin okunma
Aşk asla anlatılamayacak tek hikaye aşk uzun Bi yolculuk aşk acı aşk mutluluk aşk göz yaşı aşk kavuşamamak belki aşk akıl dolu Bi delilik belki aşk sonsuz Bi sevgi belkide aşk bitmeyen Bi gecede dibi boş üç beş şişe aşk saygı aşk delicesine tutku aşk veda etmek anladım ki aşk Bir ölümmüş...
Merhamet:
Ağızların iğrenç sakızı!
Cellât (Bazen kendin olursun cellat!), Kâtip, Doktor, bir iki gardiyan, birkaç jandarma; hepsi o kadar... sehpanın altında uzun bir masa, yanında bir iskemle, bir de üstünde bir iskemle... Kıpti, masanın üstünde ipi sabunluyor.
Tek eksik;Adalet!
Geçmişten günümüze var mıdır daha yoksun olduğumuz başka bir
Onunla yaşamak hiç bitmeyen bir hikaye dinlemek gibi. Karşıma çıkan en büyük, en yaratıcı zeka onunki. O kafanın içinde giderek büyüyen alemlerde sonsuza dek yaşarım.
---------------Sylvia Plath
Genelde dram okumak benim için çok zor. Okuduklarımın hiçbirini beğenmemiştim; bir iki tanesi hariç. Kitaba kendimi öyle bir hazırladım ki anlatamam asla. İpek ve Demir'in hikayesi...
"O ikisi; İpek ve Demir... Özleri çok farklı olsa da
her ikisi de çok ama çok dayanıklı birer madde. Ve İpek ve Demir...
Kalpleri çok farklı olsa da
Hayat, türlü türlü gelir karşına.
Sevdayla gelir.
Acıyla...
Mutluluk ve yalnızlıkla çalar kapını.
Bir tarafta sonsuz huzur penceresi açılır, diğerinde seni alıp götüren arzular serilir önüne.
Gül gibi olabilmektir esas olan. Gül gibi kalabilmek...
Dikenlerin ardından yaşadığın onca acının içinde kalan her duyguya "hayat" deniyordu. Bir
King okurlarının sürekli bahsettiği kitaplardır: O, Medyum ve Hayvan Mezarlığı. Ve bir okurunun imza gününde "Söyler misiniz, Medyum'daki çocuğa ne oldu?" diye sorması üzerine yazar Medyum'un yazılışından 20 sene sonra Doktor Uyku'yu yazmaya karar veriyor.
King'in tüm sadık okuyucularının yakından tanıdığı Danny Torrence büyümüş ve
Ali Ural etkinliği kapsamında okumuş oldum kitabı. Yazarın şiirsel üslubuna, kapalı anlatımına alıştım artık. Hikayeler de öyle basitçe anlaşılacak gibi değil. Sembolik anlatımı ile benzetmelerle, çağrışımlarla süslemiş. Aslında anlattığından çok farklı anlatmak istedikleri sanki. Tabii anlatmak istiyor mu orası ayrı:) Belki de herkesin kendince
İlhami Algör
/ Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku...
Başka bir iş yapamayan bir yazar, bitmeyen bir hikaye, çok sevdiği karısı, afacan bir kızı ve yazarın ağır roman hikayesi...
Aktı gitti...
İç dünyası yüzünden Müzeyyen gidiyor ondan...
Baş kahraman ne yapsın “Bitse ne olur, bitmese ne?” Diyor... Bitiyor bir hikaye daha...
Ağır bir sokak raconuyla yazılmış bu romanda tek taraflı derin bir tutkuyu göreceğiz, okuyalım️🤷️
Şimdi sen,senelerdir çıkmayan yirmilik diş,saatler boyunca bitmeyen yetmişlik,doksanlık bir adamın kırk yıllık aşkı,güzel bir kız çocuğunun bensiz annesisin..Yani sen,özetlenemeyecek bir hikaye,içimde bir uhdesin..