Mimari Kirlenmenin Asıl Sebebi Kültürel Kirlenmedir!
"Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder." Turgut Cansever, mimariyi insanın ve toplumun fiziksel yansıması olarak görür. Buna bağlı olarak insana dair olan değerler, tümüyle mimariye ve şehre de aktarılacaktır. Ele aldığı değerlerin başında da şüphesiz inanç gelir.
Filmler - Kavramlar *
_Voltaire, karanlık öğretilerin karanlık prensi, sapkın. Gözlerinizi iyi açın. Dindar insanların ruhlarını zehirlemek için şeytani fikirler yayan birisi o. Bu korkunç resimler dünyanın gerçeklerini bize gösteriyor. Tavandan bize tebessüm eden melekler model olarak çizilmiş fahişelerdir. Tabloları yakınca şeytani şeyler yok olmayacak. Fransız
Reklam
Buradan hareketle Jahr “Biyo-psişikten biyo-etiğe doğru yalnızca bir adım vardır, eş deyişle ahlaki yükümlülük varsayımı yalnızca insanlara yönelik değil, yaşayan tüm formlara yöneliktir” (Jahr, 2010, s.227) sonucuna varır. Jahr’ın varmış olduğu sonuç aslında bu tarz deneylerin canlıları tanımamızı ve bu tanıma ile ahlaki norm ve davranışlarımızı değiştirme talebidir. Günümüz canlı merkezci düşünürleri de Jahr ile hem fikirdirler. Örneğin Paul Taylor, her canlının bir iyisi olduğunu ve bizlerin o canlının iyisini bilmediğimizden dolayı ona zarar verebileceğimizi düşünür. Bu bakış açısı tamamen biyoloji bilgisine dayanır, çünkü Taylor “insan dışı bireysel bir organizmanın iyiliğini, onun biyolojik gücünü en yüksek seviyeye doğru geliştirme olarak düşünebileceğimizi” (Taylor, 1981, s. 199) söyler. Aynı şekilde Lawrence E. Johnson her canlının bir çıkarı olduğunu ve bu çıkarla bağlantılı olarak değerlendirilmeleri gerektiğini belirtir. Dolayısıyla “öncelikle insan dışı varlıkları tanımamız gerekmektedir ki, böylece onların çıkarlarını da anlayabilelim” (Johnson,1991, s. 8). Dolayısıyla insan merkezci bakış açısı canlı merkezci bakış açısına göre çok daha kısıtlı bir açıdan dünyayı ve doğayı yorumlamaktadır. Jahr’ın hedefi de bu bakış açısını bilim vasıtasıyla genişletmektir.
Ülkemizin doğasına, hayvan ve bitki çeşitliliğine neden sahip çıkmalıyız?
Bitki ve hayvan türlerinin çeşitlerinin sayıca zenginliğine biyolojik çeşitlilik (biyo çeşitlilik) denir. İnsanoğlu olarak tarımda sahip olduğumuz zenginliğe biyoçeşitlilik sayesinde ulaştık. Bitki ve hayvanlar tarım, eczacılık, tıp alanında kullanılıyor. Biyoçeşitlilik bir ülkede fazla ise o ülkenin ekonomik kazancı da fazla oluyor.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.