800 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
İnsanın Esareti romanının ilk önce filmini izlemiştim. Çok beğenmiştim. Film yazarın gençliğiyle roman ise çocukluğuyla başlıyor. Baş karakterimiz Philip, küçük yaşta anne ve babasını kaybeder. Amcasının korumasında yaşamına devam eder. Sonra da yatılı bir okula gönderilir. Bir ayağı doğuştan sakat olan Philip, arkadaşlarınca damgalanır, dışlanır.
İnsanın Esareti
İnsanın EsaretiW. Somerset Maugham · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2017769 okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
NON OMNIS MORIAR
Foucault iktidarı tanımlarken “biyo-iktidar” kavramını ortaya atar. Bu kavram Hobbes’un “leviathan”nından biraz daha farklı ve daha geniş bir düzleme yayılmıştır. Hobbes’un mülkiyetçi iktidar figürüne ya da canavarına karşı Foucault’un biyo-iktidarı daha olumlu bir şekilde hayatın her yerine nüfuz eden bir olgudur. Biyo-iktidar sizi iki şekilde
Berg
BergAnn Quin · Everest Yayınları · 202229 okunma
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Donna Haraway'in 1985 yılında yayınladığı özellikle sosyalizm-feminizm üzerine yeni açılımlar sağlamayı hedefleyen pomo bir metindir. alt başlığı "science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century" (yirminci yüzyılın sonunda bilim, teknoloji ve sosyalist feminizm) idir. ayrıca, haraway'in "simians, cyborgs
Siborg Manifestosu
Siborg ManifestosuDonna Haraway · Agora Kitaplığı · 200641 okunma
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Tahakküm Aracı Olarak Sağlık: İnsanın Potansiyeli Sınırsız mıdır?
André Spicer
André Spicer
Carl Cederström
Carl Cederström
Ay Tavsiye etmiyorum gibi bir inceleme olmayacak benimki tabiki. 1000 Kitap Uygulaması yalnızca ergenlerin girdiği bir facebook'a doğru hızla ilerlese de her ne kadar abudik gubidik tiplerin inceleme adı altında yorulmadan yorumlamalarına maruz kalsak da bu kitabı bugün incelemeye çalışacağım ve eminim bir çok kişi de zaten
Sağlık Hastalığı
Sağlık HastalığıCarl Cederström · Erdem Gökyaran · 201727 okunma
_Faşizm, tüm yetkilerin tek kişide toplandığı baskıcı ve gerici bir sistematiktir. _Her insan faşisttir. İnsanlar aldatılmadı. Sadistçe, faşist diktaları arzuladılar ama Neden? _Freud, “Ruh Çözümlemesi” adını verdiği özel bir yöntem keşfederek, ruhsal yaşama egemen olan etkenleri buldu. Freud’un buluşları, evrensel ve ölümsüz ahlak değerlerinin
152 syf.
·
Puan vermedi
Her şey politik ve sınıfsaldır!!! “Sağlıklı yaşm dayatmasının pençesindeki insanlar sadece daha sağlıklı daha mutlu ve daha üretken değiller. Aynı zamanda narsisistik, kaygılı ve suçluluk duygusu içindeler. Sağlıklı yaşam sendromunun kurbanı durumundalar. Biyo-ahlak kişisel patolojilere yol açmakla kalmıyor, başkalarıyla ilişkileri de etkiliyor.” “Bugünlerde iyi bir insan olmak; bedenin günahkar arzularına gem vurmak, nefsi köreltmek, vicdanın sesine kulak vermek ve sürekli dua edip bu fani dünyayı terk etmeye hazırlanmak anlamına gelmiyor. Sağlıklı ve mutlu yaşamak anlamına geliyor. Keyif almadan tek bir gün geçirenin vay haline!” Herve Juvin —The Coming of the Body “Günümüzde sağlıklı yaşm, bize bıkıp usanmadan sürekli hatırlatılan ahlaki bir talep halini aldı” “Sağlıklı yaşamın ideolojik niteliği, bedenlerini ihmal edenlere yönelik yaygın tutum göz önüne alındığında özellikle belirgindir. Bu kişiler tembel, güçsüz veya iradesiz olmakla sıçlanır” “Bu mantığa göre, şişman, gevşek ve bakımsız kişilerin sağlıksız oluşu rahatsızlıktan ya da hastalıktan değil, başkalarının sağlık emaresi saydığı gösterişli süsleri takıp takıştırmaya, fetişleştirmeye ya da arzulamaya yanaşmamalarımdan kaynaklanır.” “Sağlıklı yaşam, zihnin ve bedenin ekonomik birer kaynak olarak görüldüğü siyasi bir paradigma üretiyor. “ “Olumsuzluk, eksiklik, tatminsizlik, mutsuzluk gittikçe daha fazla ahlaki kusurlar olarak, daha da beteri, tam da varlığımız veya çıplak hayat düzeyindeki bir bozulma olarak görülmektedir. Kendini iyi hisseden(ve mutlu olan) kişi, iyi bir kişidir; kendini kötü hisseden kişi de kötü bir kişidir.”
Sağlık Hastalığı
Sağlık HastalığıCarl Cederström · Erdem Gökyaran · 201727 okunma
Reklam
Turgut Cansever’e göre, mimarinin ilk şartı, maddi varlık alanına, biyo-sosyal alana, insanın psişik yapısına ve inanç dünyasına ait bütün etkenlerin, Yaratılış’ın yapısında mevcut hiyerarşiler içinde, bir bütün olarak ele alınmasıdır. Mimari, bu çerçeve içinde ahlak ve inanç dünyamızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Sayfa 127Kitabı okudu
Varlığın 4 Düzeyi
20. yüzyılın başlarında Yeni Ontoloji ekolünün tekrar açıklığa kavuşturduğu gibi, varlığın dört düzeyi vardır: maddî düzey, biyo-sosyal düzey, psikolojik düzey ve ruhî-aklî düzey. Her düzeyin temel karakteristiği, varlığını gerçekleştirdiği ve bir önceki düzeyde mevcut olmayan düzeye özgü kanunlar ve yeni (novum) unsurlar tarafından belirlenmiştir. Maddî düzey fizik ve kimya kanunlarıyla karakterize edilir. Biyo-sosyal düzey, maddî varlık düzeyininkilere ilaveten (sınırsız çeşitlilik ve zenginlikteki) yeni kanunlarla var olma imkânına sahiptir. Canlı varlıkların ortaya çıkmasıyla birlikte vücut bulan psikolojik düzey, maddî ve biyo-sosyal varlık düzeylerinin kanunları uyarınca gelişen psikolojik hadiseleri içerir. Korku, aşk ve benzeri içgüdüler bu tabakanın unsurlarıdır. Ruhî-aklî varlık düzeyi ise insan’la ilişkilidir. Din, ahlâk, sanat ve bilgi bu son düzeyin problem alanlarıdır. Bu düzeyde bütün hadiselerin kendi özel kanunları vardır. Her düzeye var olma imkânını veren, ama onları daha önceki düzeylerin kanunlarından özgür kılan bu nihaî düzeydir. Ruhî varlık düzeyinde bu özgürlük, akıl sahibi insanın sorumluluğunun kaynağıdır.
Aleksey Gastev, daha 1922 yılında "biyomekanik" terimini kullanmiş olan bir Bolşevik mühendis ve şairdi; bu kült içinde insanla makinenin kaynaşacağı bir toplum vizyonunu araştırıyordu. Gastev Emek Enstitüsü'nün başındaydı, burada işçilerinn makine gibi davranması için deneyler yapılıyordu. İnsanın mekanikleşmesini evrimin bir sonraki adımı olarak görüyor, şu hayali kuruyordu: bir ütopya, "insanların" yerini "A, B, C ya da .325,075,0 ve benzeri" şifrelerle tanımlanan "proleter birimlerin" alacagı bir ütopya .... "Mekanik kolektivizm" "proletaryanın psikolojisindeki bireysel kişiliğin yerini alacak." Artık duygulara yer olmayacak, insan ruhu artık "bir çığlık ya da gülüşle değil bir basınçölçer ya da hızölçerle" ölçülecek. Bu düşte, günümüzde biyo-politika denen şeyin ilk radikal formülünü görmüyor muyuz? Delice görünse de, bu vizyonun, biri onu ısrarla dayatmaya kalkmış olsa, gerçek Stalinizmden çok daha korkunç olabilecegini öne sürebiliriz. Stalinist kültür politikasının tepki verdigi şey bu tam modernist mekanikleştirme tehdidiydi; sadece geniş kalabalıklara çekici gelen sanatsal biçimlere donmeyi talep etmedi, aynı zamanda -sinik de görünse- temel geleneksel ahlak biçimlerine dönmeyi de talep etti. Stalinist gösteri mahkemelerinde, kurbanlar sorumlu tutuldu, suçlandı, itirafa zorlandı. .. kısacası, ne kadar müstehcen gelirse gelsin (ve oyleydi), onlara otonom etik ozneler olarak davranıldı, biyopolitika nesneleri gibi değil.
Sayfa 13 - Encore Yayınları
Biyo-ahlak
"Biyo-ahlak işte tam da böyle işliyor: Ahlak yasasının doğru tarafında olduğunuzu düşünmenize yol açarak, mağrur bir haklılık duygusu uyandırıyor. Ah keşke insanlar size -ya da Jamie Oliver'a- biraz daha benzeseydi. O zaman dünya çok daha iyi bir yer olurdu. Sadece daha mutlu değil, aynı zamanda daha sağlıklı bir yer."
Sayfa 74 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Necip Fazıl'ın Başyüceliğinde idare
Yönetim ve Ekonomi Necip Fazıl'ın Başyücelik Devleti bir "Yüceler Kurultayı ve onun tarafından seçilen bir "Başyüce" tarafından yönetilir. Yüceler Kurultayı, "milletin; dinde, fikirde, sanatta, ilimde siyasette, müspet bilgilerde, ticarette, askerlikte, idarede, işte, hülasa insan kafasının arayıcı ham lelerini ve idrak
Biyo-kimyasal teknolojiyle var olan, insana benzeyen ama insan olmayan varlık türü olan transhumanlar artık doğal ve biyolojik varlık değildir. Kendilerini arzuladıkları imgelerde yaratabilen transhumanlar tamamen istenen ölçülerde var edilebilir. Bu durum bir anlamda A. Huxley’in ürkütüçü olarak gördüğü insan üretimine ve kaderine benzer. Biyolojisini kaybeden insan, kulturünü dolayısıyla manayı da kaybedecektir. Manasızlık; umutsuzluk ve intiharı doğuracaktır. Bio-kimyasal unsurlarla beslenen insan artık ahlak, inanç ve irade taşıyan bir “canlı” türü degildir.
Turgut Cansever'e göre, mimarînin ilk şartı, maddi varlık alanına, biyo-sosyal alana, insanın psişik yapısına ve inanç dünyasına ait bütün etkenlerin, Yaratılış'ın yapısında mevcut hiyerarşiler içinde, bir bütün olarak ele alınmasıdır. Mimari, bu çerçeve içinde ahlâk ve inanç dünyamızın ayrılmaz bir parçasıdır. O halde "mimarî alanında yüz yıldır cereyan eden en önemli olay, bu gerçeğin kaybedilmiş olması, gelecek olan en önemli olay da bu idrakten hareket edilerek yapılacak olan mimaridir."
Resim