(Kehf55) Kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret talep etmekten alıkoyan şey, sadece öncekilerinin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir! Kehf(57) Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırdın da artık ebediyyen hidayete eremeyeceklerdir.
''… Ah, keşke yazarlar kadınlar hakkında başka türlü yazmış olsalardı, kastettiklerinden daha açıkça! Biz, bundan başka hiçbir şey bilemeyiz, bu kesin…''
Can Yayınları
Reklam
Martin Luther
Almanya’da endüljans satımı Mainz eyaletinin genç başpiskoposu Albrekt’e bırakıldı. Albrekt Papa’dan, denetimi altına üç piskoposluk almış ve bu yüzden yıllarca süren borçlara girmişti. Ama Papa’ya para gerekiyordu! Başpiskopos sattığı endüljanslardan gelen paranın yarısını kendine alabiliyor, böylece de borçlarını ödeyebiliyordu. Bu yüzden
“Ben sana…en iyi arkadaşım olduğunu ve seni sevdiğimi söylemek istedim sadece. Bunu neden daha önce hiç söylemedik? Çünkü biz Teksaslı adamlar böyle şeyler söylemeyiz.” Güldü. Sonra ağlamaya başladı.
-“Kötü şeylerin bizi daha iyi ya da daha kötü yapacağını nereden bileceğiz?” -“Sanırım onu biz seçiyoruz.”
Genç gazeteciye adresleri olmadığını söylemeye utanmışlardı. Oysa, treni adres olarak gösterebilirlerdi. Nasıl düşünememişlerdi bunu? Fakat, hangi treni gösterecektik, efendimiz? Her trenden inerken kondüktöre haber bırakabilirdik, Olric. İnsan bir evden taşınırken nasıl eski evine yeni adresini bırakırsa, öyle yapabilirdik. Çocuk gibi oldunuz, efendimiz. Evet, çocuklaşıyorum Olric: trencilik oynuyorum. Bütün oyunları nasıl oynamışsam bunu da öyle oynayabilirim Olric: istediğim gibi. Trenin dışında, duran dünyaya aldırmıyorum artık. Gazeteciyi bile dışımızda, geride bıraktık. Onunla inmeyi düşündüm bir an için. Onunla yeniden düşünmeye başlamayı istedim. Yeni bir düzenin içine girmekten korktum, Olric. Belki de dediğin gibi biz artık bir yanımızla onlardan uzaktayız. Bunu, onlara hiçbir zaman belli etmeyeceğiz. Yolumuza çıkan herkese saygı göstereceğim. Bırakalım bunları artık, Olric. Tren yavaşladı: bir istasyona yaklaşıyoruz. Aşağı inip bacaklarımızı dinlendirelim biraz.
Sayfa 273 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Reklam
Bu nedenle, genç gazetecinin sözlerine kanmış göründü. Onun, sevinçle, düşüncelerini kabul ettirmesine göz yumdu. Daha çok genç, Olric. Duygu ve düşüncelerinin etkisini görmeye ihtiyacı var. Ona yardım etmeliyiz. Onu kırmamalıyız. Birkaç saat içinde bir insanın düşüncelerini değiştirebildiğini görmek ona gurur verecektir: kendi düşüncelerini değerlendirmesini kolaylaştıracaktır. Bizi de daha çok sevecektir. Kendisini ispat etmesine fırsat verelim. Ya büyüyünce uslanmaz bir eleştirmeci olursa, efendimiz? Buna engel olmaya zaten gücümüz yetmez, Olric. Onu biz bozmayalım. Bırakalım anlatsın, döksün içindekileri. Ona, ayıklama imkânı verelim. Birçok gerçeği kabul ettiğimiz gibi, onun gerçeğini de kabul edelim. Heyecanlarının körleşmesine yol açmayalım. Bizim gibi sabaha kadar düşünecek değil ya; birazdan uykuya dalar.
Sayfa 271 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
Ve biz, milyarlarca, aşkın, yalanın, alçaklığın, kahramanlığın; kapıları, kapakları, kuş uçurmaz uzaklıkları ve ayrılıklarıyla, kahrolası yasaklarıyla, bu acayip kaos karanlığında, biz ikimiz!
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Biz ancak rastlantısal olarak gerçeğiz ve bilmeden ölümsüzüz.
7.Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık. 8.(Bununla beraber) biz mutlaka oradaki her şeyi kupkuru bir toprak yapacağız.(Kehf 7-8)
Reklam
İnsan davranışı tesadüflerle ortaya çıkmaz,her davranışın altında nedenler vardır.
''… Koyuldukları işe canla başla sarıldıkları için bu genç kızlar, başlarını kaldırıp bakacak halde değildirler. Halılara işlenmiş ışıklı tabloların önlerine serdiği ve ne yapsan anlatılamaz o hayatla, ruhlarında ezdikleri hayatın aynı olduğunu; onlar, bütün bu resimleri çizerlerken fark etmezler bile. Buna inanmak istemezler. Bunca
Can Yayınları
Biz ayrılmıyoruz ki, yalnızca atomlarına ayrılıyor aşk.
Sayfa 14
İnsanların harika yaratıklar olduğuna her zaman inanmışımdır, dedi Sitare, aslında biliyor musunuz, biz hepimiz lüzumundan fazla ciddiyiz... belki de bunun için mutlu olamıyoruz...
Sayfa 114
Biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık (İsteğin bulanık kıyısında) Bir Yeryüzü Tanığı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.