" Susamam "
" Mavi bir damar gibi kentin gerilen bedeninden Bir çığlık çağlayanı gibi , geniş uzun pembe Savrulup gittiler de kaç kez rüzgar rüzgar Duyurabilmek için bizim türkülerimizi bize Bir gün olsun inip aralarına katılmadık Sesimizi katmadık seslerine… Korktuk, neden korktuğumuzu bilmeden Büyük heyecanlardan korktuk, küçük
Sayfa 31 - Ümit Yayıncılık
En Sevgili Yalnızlığım...! Anladım ki ! Hiç kimse gittiği kadar kalmıyor Seviyorum diyenler, ölenler Başkalarıyla yaşamayı seçtiler Ağlamadan, usanmadan gittiler, utanmadan Giderken ağladıklarını gördüklerimizin mutluluk gözyaşlarını his edemedik Ellerimiz ıslaktı, kendi gözlerimizle Cebimizde eski yaralar, acıtan sancıtan ama en çok
Reklam
"NASIL İNSAN KALABİLİRİZ?!.."
Artık aklımızı zorlayacak ve hakikaten "tepki vermezsek" eski kavimler gibi helakımızı bekleyeceğimiz günlerin eşiğindeyiz. Eskiden "sağlıklı yaşam" için yazıyordum ama bugün "Nasıl insan kalabiliriz?" Sorusunun cevabını arar oldum. Neslimizi ve ümmetimizi tehtid eden "eş cinsellik" belası artık kirli
*. Biz Türk Milliyetçileri iyi dövüşebildiğimiz nisbette iyi düşünebilmekte değiliz. Dövüşçülüğümüz, yiğitliğimiz, tartışılmaz çok şükür; gözü kara ölüme gideriz; elbette bu da üstün bir meziyettir yerine göre ve dahi övünmek gibi olmasın bu babda üstümüze yoktur; "erkeklik" konusundaki rakipsizliğimizin şöhreti yedi cihanı tutmuştur,
... Biz o çocukları hiç anlamadık Biz o çocukları tanımadık hiç… ... ▪Şükrü Erbaş
Okunmalı...
Kızılderili şefleri trenle New York’a getirildi. Bir heyet kendilerini karşıladı. Konuklara toplantı öncesi kenti gezdiriyorlardı. Sokaklardaki insan seli, arabaların, iş makinelerinin gürültüsü kızılderilileri şaşırtmıştı.. Birara Oglala Lakhotaları’nın şefi ve şamanı Heȟáka Sápa-Karageyik bir Ağustos böceğinin şarkısını duyduğunu söyledi. Diğer reisler onayladı ama beyaz adamlar inanmadı. Kentte Ağustos böceğinin olmayacağını, olsa bile bu gürültüde duyulamayacağını söylediler. Karageyik ısrar etti. Arabayı durdurdu. İndi, ilerideki parka gitti ve bir ağaçta Ağustos böceğini gördü. Amerikalılar şaşırmıştı.. “Olamaz” dediler, “Sende doğaüstü güçler var.” “Hayır” dedi Karageyik, “Ağustos böceğini duymak için doğaüstü güce ihtiyaç yok.” “O zaman biz niye duymadık?” dediler. Kara Geyik cebinden metal bir 50 sent çıkardı, kaldırımda yürüyen insanların arasına yuvarladı. Bir anda herkes “Acaba benden mi düştü?” diye paraya bakmaya başladı. Karageyik yanındakilere sordu: “Anladınız mı?” “Anlamadık” dediler. Anlattı; “Bir insan için önemli olan, nelere değer verdiğidir. Çünkü her şeyi ona göre duyar, ona göre görür ve ona göre hisseder. Siz doğaya değer verseydiniz, Ağustos böceğinin şarkısını duyardınız.
Reklam
527 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.