Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Çok uzunca düşündüm, bu kitabın bende uyandırdığı o kocaman hisleri, her cümlesinde duyduğum o melankolik hazzı, ard arda iki kez okuyuşumun ikisindede kapıldığım o tarifiz duyguları nasıl tarif edebilirim? Sonuç olarak edemeyeceğime karar verdim. Genç kızların kimseye açmadıkları düşüncelerini, yine düşüncelerini kimseye açamayan bir genç kız anlatımıyla okumanın benzeri bulunmayan bir deneyim olduğunu düşünüyorum. Daha önce okuduğum iki kitabıyla zaten beni yazım diline aşık etmiş olan Osamu Dazai, genç kız portresi çıkarmada kusursuz değil ama hayranlık verici bir iş çıkarmış. Birde kitabı okurken sürekli kapıldığım bir ikilemden bahsetmek isterim, ben kitaptaki kızdan bazen nefret ettim, kitaptaki kızda kendisinden nefret etti, bende bazen kendimden nefret ettiğimden kızı daha çok özümsedim. “Okurken sanki kendimden bahsedilmiş gibi bir hisse kapılıp utandım” (sayfa 18) şu an anlatmaya çalıştığım düşüncelerimi yine kitaptaki kızın düşünceleriyle alıntılayarak ikilemi daha net anlatabildim sanırım. Biz bu kitabı
Meryem
Meryem
ile birlikte okuduk ve bitirdikten sonra ikimizinde aynı duygulara kapıldığını görmek benim için bu kitabı daha eşsiz bir konuma getirdi. Ve son olarak bir alıntı; “Neden kendimizden memnun olup hayatımızın geri kalanında sadece kendimizi sevemiyoruz.” (sayfa 23)
Öğrenci Kız
Öğrenci KızOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20228,1bin okunma
384 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayat gibiydi ama daha iyi işlenebilirdi….
Açıkçası kitapla ilgili ikilemde kaldım. Genel olarak çok alışık olmadığımız bir tarzda. Biz ilişkiler de sözsel itiş kakışı seven bir toplum değiliz. Karşılıklı konuşmalardaki sınırlarımızı bilmediğimiz için bu tarz diyaloglar bize uzak. Okurken çok da sevmediğim yerler oldu. Özellikle kitabın ilk başlarında adapte olmak biraz zordu aralarındaki
İskoç Kaçamağı
İskoç KaçamağıMeghan Quinn · Ren Kitap · 202489 okunma
Reklam
132 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
#Okudum #KitapYorum #Şale #ŞaleKöse #İkinciAdamYayınları #Roman #132Sayfa #Papatyakitaplığı
Şale
ŞaleŞale Köse · İkinci Adam Yayınları · 20232 okunma
172 syf.
·
Puan vermedi
Vücudun lisanlarının en acımasızidir aci. Çığlıklardan örülü bir gramer. Bitmek bilmeyen bir uluma. Babam Giderken. Alberto Barrera Tyszka Meslek hayatınız boyunca cok hasta gördünüz ve cogu zaman aci haberleri cesaretle yakınlarına soylebilen bir doktorsunuz. Peki günün birinde en yakınınız olan babanız ölümcül bir hastalığa yakalansa bir doktor olarak bunu nasıl söylersiniz. Cesaretli olur musunuz. ? Yoksa yüzleşmekten kacar misiniz? Dr Andrès Miranda babası Javier Miranda'ya hastalığını söyleyip söylememek arasında ikilemde kalır ve bu beynini kemiren soruna çözüm bulmak icin çocukluğunu geçirdiği adaya babasıyla beraber gitmeye karar verir. Bu adada annesinin kaybı, babasının onu nasıl yetiştirdiği, çocukluk anıları teker teker sorgulanır. Bunların dışında fiziksel olarak hasta olmayan ama sürekli hasta olduğuu iddia eden Ernesto Duran ise Doktor Andrés Miranda'nin peşindedir. Onun maillerini ise sekreter Karin okur. Bir yanda takıntılı Ernesto , bir yanda babasının hastalığı arasında kalan Andrés Miranda'nin ikilemlerini okumaya başlarsınız Yalin, bazi cümleleri çarpıcı kısacık bir roman Babam Giderken . Sağlığa, yaşama, ölüme dair ve sorgulamaların olduğu bir metin yazmis Alberto Barrera Tyszka. Hayat şanstan mi ibaret yoksa biz mi şansı yaratıyoruz. Iste bu konuları sorguluyor bu kitap. Ben sevdim . Okumak isteyenlere şimdiden keyifli okumalar.
Babam Giderken
Babam GiderkenAlberto Barrera Tyszka · Kafka Kitap · 2018122 okunma
764 syf.
·
Puan vermedi
14 yaşımda okusaydım belki kurguyu severdim, etkileyici bulurdum ama bu yaşımda sevemedim. üç kitabın genel spoilerlı bir incelemesidir bu. ona göre okuyalım. feyre arada güç sarhoşluğu yaşıyor, eylemleri o yönde ama yazar ya onun bakış açısından yazdığı için ya da bunu fark edemediği için böyle bir şey yokmuş ya da önemsizmiş gibi kurguya devam
Kanatlar ve Küller Sarayı
Kanatlar ve Küller SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 20182,187 okunma
300 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Halit Boztepe
Halit Boztepe
Bir ülkenin siyaset insanlarının yönetimde kullanacağı sistemin birbirine bağlı olan unsurların düzenlenmesinde esas alınması gereken nokta insanların yaşam koşullarının yetersizliğinde iyileştirme, ekonomik ve toplumsal özgürlükleri gözeten bir oluşum içerisinde olması gerekir diye düşünüyorum İnsana
Kuklarizm
KuklarizmHalit Boztepe · Edebiyatist Yayınevi · 01 okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
Korku duygusunu çok iyi bir şekilde okuyucuya aktaran Stefan Zweig'in sayfalar üzerinden içimize işlettiği ve yarattığı karakterler sayesinde derinlerimize tezahür ederek onlarla aynı şeyleri biz okurların da duymasını, görmesini hissetmesini sağladığı bir başyapıtıdır. Ana karakterin kocasına ettiği ihanetten dolayı duyduğu korkuyu ve bu
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,5bin okunma
406 syf.
10/10 puan verdi
Ilim öğrenmek yolunda
Bu kitabı okurken insan kendini düşünmekten alıkoyamıyor ve diyor ki; "Bu insanlar gerçekten böyle yaşadı mı? Bizler bolluk ve rahatlık içerisinde yaşadığımız için otuz sene boyunca bir ekmekle yatinmeyi düşünemiyoruz. Yada nebilim günlerce kitap okumak ilim öğrenmek için aç kalmayı. Bir insan yemek mi alsam kitap mi alsam diye ikilemde kalabiliyorsa biz onu nasıl anlarız ki? Gerçekten birşeyler öğrenmek için çaba gösterdiğini zannedenler bu kitabı mutlaka okumalı ve kıyaslamalı gerçekten gerektiği kadar çaba sarfediyormu diye.
İlim Yolunda
İlim YolundaAbdulfettah Ebu Gudde · Erkam Yayınları · 2011983 okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İNCELİKLİ DUYGULARIN KİTABI “GECE SÜTÜ”
Gece Sütü
Gece Sütü
İNCELİKLİ DUYGULARIN KİTABI “GECE SÜTÜ” Şeyda Apaydın’ın ilk öykü kitabı “Gece Sütü”nde yer alan ilk öykü “Damla Sakızı”, onu ve dolayısıyla onun kalemini tanımama vesile olan öyküdür. Ödüllü bir öyküydü. Bahçelievler, Tunalı, Sıhhiye Köprüsü ve fıskiyelerden yükselen suyunda zarif, beyaz kuğuların yüzdüğü Kuğulu Park’ıyla bir Ankara
Gece Sütü
Gece SütüŞeyda Apaydın · Arte Yayınları · 20226 okunma
319 syf.
·
Puan vermedi
Peyami Safa İkinci Dünya Savaşı olurken mistisizme ve parapsikolojiye ilgi duymaya başlar ve özellikle Fransız literatürünü yakından takip eder. Bu minvalde insanların ölümden sonraki durumları, ruhlarının varlığı üzerine pek çok düşünce etrafında Matmazel Noraliya’nın Koltuğu isimli eseri yazar. Peyami Safa bu eserinde inançla var olma arasında kalmış daha doğrusu sıkışmış bir genci (Doktor Ferit) ele alır. Ferit, tıp okurken yarıda bırakıp felsefe bölümüne geçiş yaşan bir öğrencidir. Annesinin yokluğunda babası onları bırakıp yurt dışına gidince kız kardeşiyle birlikte kendi hayatlarını idame ettirmeye çalışır. Kendisi teyzesinin yanında kalmayacağı için kız kardeşini teyzesinde yanında bırakmak durumda kalır. Kitabın belli bir bölümüne kadar esere hâkim olan Matmazel Noraliya vakası tabii ki de gün yüzüne çıkmıyor. Eserin bitimine 100-150 sayfa kala ancak kitaba ismini veren konu ortalığa saçılmaya başlıyor. Peyami Safa’nın külliyatına başlarken ve aktif olarak okurken gözlemlediğim şey özellikle Matmazel Noraliya’nın Koltuğu ve Yalnızız romanında başkarakterin dini boyut açısından ikilemde kalması ve bu konular etrafından olaylara bakılması oldu. Okunması için şans verilecek bir eser olduğunu düşünüyorum. Hatta bu eseri okuduktan sonra aşağıya bırakacağım makaleleri de okursanız Peyami Safa’nın var olduğu düşünce yapısını bu ve buna benzer eserlerinde(Biz insanlar, Yalnızız) daha net görebilirsiniz. Şimdiden iyi okumalar.:) researchgate.net/publication/315...'nin_Roman_Karakterlerinin_Psikolojik_Cikmazlari dergipark.org.tr/en/download/art...
Matmazel Noraliya'nın Koltuğu
Matmazel Noraliya'nın KoltuğuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20177,6bin okunma
Reklam
488 syf.
8/10 puan verdi
Kemerlerinizi Bağlayınız Zira Sizi Ağlamaktan Helak Edecek Bir Kitap
Sonunda bu kitabın yorumunu yazmaya cesaret ediyorum. Uzun zamandır beni bu kadar saran, sarsan bir kitap okumamıştım.. Yazarla ilk tanışmamız ve ilk defa kalemini okuyacağım için nasıl bir dili olduğu konusunda biraz tedirgindim. Kesinlikle beni hayal kırıklığına uğratmadı. Üzdü, ağlattı belki ama ben kendisinden pek bir memnun kaldım. Hıçkıra
Kız Kardeşim İçin
Kız Kardeşim İçinJodi Picoult · April Yayıncılık · 20191,449 okunma
272 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Eylül | Mehmet Rauf
Latincede "Nomen est omen." diye bir deyiş vardır. İsmin bir işaret olduğunu söyler. Ben de kendi adımı, 'işaretimi' borçlu olduğum kitabı okuma şerefine sonunda eriştim. Benim için özel bir anlamı olduğundan mıdır bilinmez, kitabın bende bıraktığı intibayı sözcüklerle anlatma yetisine sahip olduğumu düşünmüyorum. Karakter tahlillerini bu denli başarılı bulacağım bir eserle karşı karşıya olduğumu ilk başta tahmin edemedim. Kitap, yazıldığı dönemde de popüler olan bir tema, bir aşk üçgeni, üzerine kurulu. Süreyya ve Suat'ın mutlu evliliklerine gölge düşüren aşk; İstanbul'un güzide yalılarından birinde, biz okurların elinde filizleniyor. Necip çok katmanlı bir karakter, ikilemde kaldığı duyguları onu sarıp hasta ediyor kitap boyunca. Hem Necip hem de Suat'ın hisleri, satır ötesine geçmekte öylesine istekli ki gözlerinizi kitaba kilitliyorsunuz. Ben çoğu yorumun aksine kitabı oldukça sürükleyici buldum, aynı zamanda o zamanki toplum yapısına dair de önemli çıkarımlarda bulunabileceğimize inanıyorum. Herkese tavsiyemdir. Eylüller gider, eylüller geçer; sonbaharın uğultulu rüzgârı ve âşıkların yüreği ortalığı yangın yerine çevirirken kavuşmak ise yalancı bir bahara, mahşere kalır.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,5bin okunma
496 syf.
·
Puan vermedi
Birbirinden farklı sorunlarla uğraşan altı karakterin hikayelerini okudum. Rose kardeşi Lily'nin seeks bağımlılığı duyulup hızla yayıldığı için kendi markasını kurtarmak, aile şirketlerinin hisselerini kurtarmak ve her şeyden önce kardeşinin halkın gözündeki imajını düzeltmek amacıyla bir reality şov çekmek için biriyle anlaşıyor ve bu altı
Gökyüzünü Öp
Gökyüzünü ÖpBecca Ritchie · Martı Yayınları · 2023220 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Tahta Kurdu'nu okumaya başladığım zaman yayıncının şu notu dikkatimi çekmişti; "Bazı cümlelerde noktalama işaretlerinin olmaması ya da farklı olması ve konuşma cümlelerinde tırnak işareti veya konuşma çizgisi kullanılmaması yazarın özel tercihi olduğundan metin boyunca yazarın bu tercihine sadık kalındı." Yazarın bu tercihinin nedenini de okudukça anladım. Bana göre hikâyenin hızını kesmek istememişti. Hatta öfke gibi duyguları da kesintiye uğramadan yoğun bir şekilde hissetmemizi sağlamıştı. Anlatımda büyülü gerçekçilik ile ilerlenmesi ise kesinlikle akıl karıştırıcıydı. Romanımızda iki tane anlatıcı mevcut: Anneanne ve torun. İkisinin de ketum tutumları vardı. Bu tutumları sayesinde olaylar ve olay akışı ön plana çıkmıştı. Yarattıkları ironi ile birlikte bu gerçeklik algısından sıyrılmak mümkün gibi gözükse de okuyucuyu ikilemde bıraktığı aşikârdı. O yüzden bu kitabı bir kısım okuyucu çok sevecek, bir kısım okuyucuya ise hitap etmeyecektir. Ben seven kısımda yer alıyorum. Çünkü yaşayanların geçmişini barındıran her evin bir ruhu olduğuna inanıyorum. Kim bilir belki de duvarlar bize neler neler haykırıyordur da biz duymuyoruzdur. Duvarlardan gelen sesleri duymasam da karakterlerin iç monologları sayesinde bizlere aktardıkları aile ilişkilerini, yaşama ve ölüme dair tasavvurları net bir şekilde anladım. Her cümle sanki sınıf meselelerine ve eşitlik karşıtlığına atılan bir çığlıktı. Gotik roman unsurları kullanılarak yaratılan bu karanlık oldukça sarsıcıydı. Alan Porter'ın "Tahta kurdu, edebî bir vukuattır." yorumuna sonuna kadar katılıyorum. Okuyun, okutturun.
Tahta Kurdu
Tahta KurduLayla Martínez · Yan Pasaj Yayınevi · 2023130 okunma
144 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.