"Yüz milyonlarca yıldızın milyonlarca galaksisinde ufak bir lekenin üzerindeki toz tanesinden bile küçüğüz.Biz buyuz, uzayda kaybolmuşuz."
(Collateral)
-Kemal bey, Kemal bey!.. Senden bir ricam var. Bunu yapacaksın!.. Senin başından çok şeyler geçti. Şunları yaz! Bugünün çocukları okusun. Bu nedir bu, baksana! Bağıran bağırana: "Halkçıyız, Demokratız, şuyuz buyuz!" Nedir bunlar canım? Biz elimizde mavzer, hem dövüşüp, hemde bunların temelini atmadıkmı?Ne oluyor bu kızanlara? Hele bak şu karılarada! Onlar da türlü hava çalıyorlar! Ninelerinin peşimizden kucak kucak nasıl cephane taşıdıklarını yaz da onlar da anlasınlar!.. Yaz, ağam yaz!.. Okusunlar da ibret alsınlar! Yaz! Bana söz ver de köye rahat döneyim!.. Dedi.
Belki baştan başlayabiliriz, zengin yeni ülkede... Meyve yetişen Kaliforniya'da. Yeniden başlarız.
Başlayamazsınız. Yalnızca, yeni doğmuş bir çocuk başlayabilir. Sen ve ben... biz neysek oyuz. Bir anlık öfke, binlerce resim, işte biz buyuz. Bu toprak, bu kırmızı toprağız biz. Sel yılları, toz yılları ve kuraklık yıllarıyız biz. Acılarımızı o hurdacıya sattık... Evet, satın aldı ama yine bizimle birlikte. Toprak sahibinin bize gitmemizi söylemesi, traktörün evimizi yıkması, bütün bunlar ölene dek biziz. İster Kaliforniya'ya, ister başka yere gitsinler, her biri, acılarımızla yürüyen, dertler töreninin mızıka şefi. Ve bir gün, acı orduları aynı yöne gidecekler. Ve birlikte yürüyecekler, herkes onları görünce dehşete düşecek.