Biz insanların sahiplenme manyaklığının, sahip olunanın kendi ruhu olamaz hezeyanının bize bundan daha çok zarar verdiği başka bir şey yoktur belki de.
Her insan biraz ölüdür
Biz de biraz ölüyüz
Ölüler ki bir gün gömülür
İçimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler
İnsan yaşıyorken özgürdür
İnsan
yaşıyorken
özgürdür.
BİTTİ
Biz öncelikle konuya,Türkiye merkezli
olarak yaklaşacağız.Ancak şunu da
vurgulamadan geçmeyelim;Türkiye
pek çok alanda olduğu gibi Kürt sorununda da çevresini de küresel.
aktörlerin bencil bakılana bırakamaz.
Akıl dışı heveslere kapılmamak ve güven vermek.Güven tek kullanılımlıktır.Tükettiğiniz an yeniden
oluşturmak zordur.Kürt sorunun çözümünde Türkiye bütünlüğünü korumalıdır.Demokrasi ve ekonomisi
güçlendirerek adım atmalıdır.
Dokunmak başka,temas etmek başka...
Dokunmak ve dokunduğunu hissetmek zaman ister.
Temas etmekse anlıktır.
Aşkta da arkadaşlıkta da dostlukta da kimseye dokunamıyoruz.Anlik temaslarla oyalanıyor ve bunu da kafi buluyoruz.Sonra neden yalnızlaştığımızı sorguluyoruz...
Çünkü biz de o aradığımız insan değiliz artık...
Hiçbir şey geçmeyecek. Kimse kurtulmayacak. Çünkü Tanrı’nın Tanrısı yok. Biz ona inanıyoruz ama o hiçbir şeye inanmıyor. Belki de tek gerçek tanrısız, Tanrı’nın kendisi. Tanrısızlık Tanrıya mahsus. Bu yüzden kurallarda asalet ve adalet arama! Çünkü Tanrı, ne asil ne de adil olmak zorunda.
“Sihire inanıyor musunuz?”
"Elbette yavrum. Bu isimle bilmiyodum tabii, ama ismin ne önemi var? Kesinkes Fransada farklı, Almanya'da farklı isimler verilmiştir. Tohumları büyüten de, güneşin ışımasını sağlayan da, seni iyileştiren de aynı iyi şeydir. O kendi adımızla çağrılmanın önemli olduğunu düşünen biz zavallılar gibi değildir. O Yüce İyi Şey bizim için endişelenmekten vazgeçmez, seni de korusun. Dünyamız gibi milyonlarca dünya yaratmaya devam eder. Ona hoşunuza giden adı verin... ama Yüce İyi Şeye inanmaktan, dünyanın onunla dolu olduğunu hatırlamaktan vazgeçmeyin. “
Babamın otomatik tabancası vardı, çünkü o bir direnişçiydi. Geceleyin arkadaşlarıyla birlikte gider, otomatik tabancasını da yanında götürürdü. Biz, izciler gibi iz sürmeye gider sanırdık.
Babamın otomatik tabancası salondaki divanın altında saklıydı. Babamın bir otomatik tabancası olmasını pek istemezdik, çünkü bazen kafasında tuhaf fikirler oluşurdu.
Birçok kez, annemi öldüreceğini söylerdi. Biz bunu şakasına söylediğini sanırdık ama hiç de şaka yapar gibi bir hali yoktu.
Büyükannem kızı için, biz de annem için korkardık.
Bir günü hatırlıyorum, perşembeydi, evdeydik. Babam, büyükanneme, annemi beklemeleri için sokağa adamlarını yerleştirdiğini söyledi. Gün içerisinde, büyükanneme tabutu hazırlayıp hazırlamadığını sormak için geri geldi. Büyükannem saçmalamayı bırakmasını söyledi. Konuşulanları duyuyor ama fazla
gülemiyorduk, çünkü saçmalayıp saçmalamadığından emin değildik.
Annem bürodan döndü, babamsa çok geç vakitte, oldukça yorgun bir halde geldi. Hiçbir şey olmadı.
Babam o gün annemi öldüreceğini unutmuş olmalıydı.
… artık yaşanacak bir yanı kalmadı bu dünyanın. Bir ilaç bulun da şu kötülük tohumlarını toptan öldürün içimizde. Yoksa bunlar yeşerip dalbudak saldıktan sonra insanı götürüyor. Mesela biz çiftçiler bu durumda toprağı hemen altüst ederiz, yani üstte ne varsa hepsini alta gömeriz. Siz de buna benzer bir şey yapamaz mısınız? Şu içimizi dolduran pislikleri boşaltıp bir daha hiçbir kötülüğün barınmayacağı biçimde kalplerimizin ve kafalarımızın içine dezenfekte edemez misiniz? İnsanlık böyle bir doktoru bekliyor işte.
"Bizim için, yakın zamandan beri üniversiteye gitme şansına sahip olmuş biz kadınlar için, söyledikleriniz kesinlikle geçerli değil."..."Okumak bizim için ne çilecilik ne de hayatını çalışma masası başında geçirmek anlamına geliyor. Ayrıca böyle bir şey olası mıdır? Biz eğitim sayesinde özgürlüğümüz için, haklarımız için mücadelenin içine, yaşamın içine daha yeni giriyoruz. Bir kadın üniversite eğitimine başladığında sadece kafasıyla, zekâsıyla değil, tüm istemiyle, tüm insanlığıyla kendini veriyor. Sadece bilgi edinmekle kalmıyor, yaşamdaki zihinsel devinimde de küçük bir pay sahibi oluyor. Siz bilimden sadece yaşlılar için, yaşamdan kopuk insanlar için uygun bir meşguliyetmiş gibi söz ediyorsunuz. Ama belki de sadece erkeklere böyle hissettiriyordur. Kadınlar arasındaysa bilim genç, güçlü ve dinç olanlara çekici geliyor!"
Benin yaranışı böyle başladı.
Vücudun kendisin öne çıkardı.
Yaşanan şeylere bakmadı insan.
Düşündü vücuddur hissi yaşayan.
Yüksek bir yerlere çıkmadan ele.
Dakiklik getirir vücuda önce.
Bildirir vücuda dikkat eyle.
Sonuçu böyledir bak buna göre.
Anladık sonucu önceden biz de.
Dikkat ederek yaşadık biz de.
Vermezse doğruyu vücut ne yapar?
Nasıl akıl edip bir de davranar?
Yürürken yüksek binanın üste.
Atlarsan sonucu böyledir dinle.
O,yine vücuda verdi malumat.
Olduğu yeri de anlatdı elbett.
Sonradan inerek toprağın üste.
Anlattı geçdiği şeyleri bir de.
Anlattı önceden,anlattı şimdi.
Anlattı her şeyi bak veren kimdi.