#haziran bitmek bilmedi #temmuz un da pek bir acelesi varmış gibi aldı başını gitti. Kala kala #ağustos kaldı elimizde yaza dair.🤭O da bitti miydi pufff tatil biter ve işbaşı 🫣Tatilin en çok bolca kitap okuma zamanımın olması kısmını seviyorum. O yüzden yazın ikinci ayı temmuzu da verimli ve bol okumalı geçirdim. Bu ay 23 kitap okudum. Birbirinden
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu.
o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
Henüz beş yaşındaydım evimiz yüksek bir kayalığın dibindeydi ara ara taşlar yağardı duvarlara çarpınca hissederdik gürültüsünü sarsıntısını . Bir göz odaydı banyo mutfak yatak odası mı neydi onlar bilmezdik üç kardeştik mahallenin çocuklarıyla oynadığımız oyunlar bizi mutlu ediyordu o zamanlar dünya çok güzel çekici yaşanılası geliyordu .
Birden öteden, uzaktan dağın dibinden onlara doğru dalga dalga bir ses geldi. Karıncalar bu sesi, bu türküyü çok eski zamanlardan beri tanıyorlardı ya unutup gitmişlerdi. Kulak verip sesi dinlediler. Ve hemencecik de, türküyü duydukları anda kıçlarını ağaçlardan çektiler: Türkü gittikçe çoğalıyordu. Doğudan, batıdan, güneyden, kuzeyden geliyordu.
Nasıl başladığını merak ediyorsanız hemen anlatayım, merak etmiyorsanız da anlatırım. Anlatacağım.
Ankara'dan İstanbul'a tanışanlı 1 yıl olmuştu. Fakat anadolu yakasında oturduğumuzdan ve orta sonu Çengelköy'de bir okulda okuduğumdan Etiler hakkında pek bir fikrim yoktu. Saçlarım uzuncaydı, balık etliydim. Pantolonla okula giderdim, daha rahat