29 Ekim günü cumhuriyet ilan edildi. Bazen öyle olur, birileri güler, sen neye güldüklerini anlamazsın ama onlarla birlikte Sen de gülmeye başlarsın Cumhuriyet,'in ilanı öyle bir şeydi. Ne olduğunu tam anlamamıştık ama herkes güldüğüne sevdiğine göre biz de sevinelim diyorduk herkes gülüyordu herkes seviniyor sevinçten birbirine sarılıyordu.
Biz Kızılderili diyorduk, halbuki derileri sarı-siyah renkteydi. Amerikalılar da Indian (Hintli) diyorlardı. Bu da yanlıştı, Kristof Kolomb’un hatasıydı. (…) Sandviç’in tarihi de ilginçti; 18. yüzyılda yaşayan İngiliz lordu Earl of Sandwich, kumarbazın biriydi. Kumara öylesine düşkündü ki, yemek yemeğe oturacak vakit bulamıyordu. Bir yandan kumar
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
"Biz de sizin gibiydik. 'O kadarını yapamazlar' diyorduk. 'O kadarını yapamazlar' dediğimiz her şeyi sırasıyla bir bir yaptılar..''
90 syf.
6/10 puan verdi
Bu kitabın beğenilmesinin önemli sebeplerinden birisi bizi can evimizden vurmasıdır. Konu kitaplar olunca tarafsız olabilecek miyiz? Kitap sevgisi denilince hepimiz için akan sular duruyor, öyle değil mi? Yoksa zamanımızın önemli bir kısmını neden buralarda harcayalım? Flört mü? Öhöm! Ne diyorduk? Kitaplar... Başka yerde duymadığınız yeni
Kâğıt Ev
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,1bin okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bana birşey olmaz deme deme her an herşey olabilir...Çevreni temiz tut.
Bazı kitaplara başlamak kadar,bitirmek de sıkıntı verir insana.Kitaplığım da şöyke havamı değiştirsin, yumuşak içim kahveler gibi ,zorlu geçen okumama isteğimi geçiştirmek için kitap bakarken gözüme takıldı.Elime aldım önsöz,sonsöz derken ani bir kararla okumaya başladım... Türkiye'de bu konuda yazılan tek kitap olduğunu okudum. Kitap
Eroinle Dans
Eroinle DansCanan Tan · Altın Kitaplar · 201219,2bin okunma
HK
Allâhumme ente sselâm Ve Minke sselâm Elhamdu lillâhi rabbil 'âlemîn Essalâtü ve sselâmu 'alâ rasûlinâ ve nebiyyinâ Muhammed Ve
Reklam
Sirolli 21 yaşındayken bir İtalyan sivil toplum örgütü için çalışmıştı ve, “Afrika’da kurduğumuz her proje başarısız oldu,” dedi. Sirolli’nin ilk projesi güney Zambiya’da köylülere domates yetiştirmeyi öğretmekti. “Afrika’da her şey çok güzel büyüyordu. Böyle muhteşem domateslerimiz vardı. .... Zambiyalılara, ‘Bakın tarım ne kadar kolay,’ diyorduk. Domatesler güzel, olgun ve kırmızı olunca, bir gecede, nehirden 200 kadar suaygırı geldi ve her şeyi yedi. Biz de Zambiyalılara, ‘Aman Tanrım, su aygırları!’ dedik. Zambiyalılar da, ‘Evet işte bu yüzden burada tarım yok,’ dediler. ‘Neden bize söylemediniz?’ ‘Hiç sormadınız ki.’” Eğer birine yardım etmek istiyorsanız susun ve dinleyin. Sirolli sürdürülebilir tarımda başlangıçtaki deneyiminden bunu öğrendi. “Bir topluma asla fikirlerle gitmeyin,” dedi. Bunun yerine, Sirolli, o toplumda yaşayan insanların tutkusunu, enerjisini ve hayal gücünü yakalamaya çalışmayı önerir.
Kudüs'ün en güzel yapısı Almanların, ikinci güzel yapısı yine onların, en büyük yapısı Rusların, bütün öteki binalar İngilizle- rin, Fransızların, hep başka milletlerin idi. Gür sakalları baharat kokan Dürziler; saçları örgülü Yahudiler; elleri meşinleşmiş urban ve entarili Araplar, hepsi; Türk ordusu, Kanal'a doğru giderken dar Suriye ve Filistin kıtasında iki safa ayrılmış: - Geç yiğidim, geç! diyordu. Fakat bir avuç Türk, bütün kıtayı tuttu. Koskoca çölü, yapı ve bahçelerle donattık. Geç kalmıştık. Artık ne Suriye ne de Filistin bizim idi. Rumeli'yi kaybetmiştik. Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk. Tamamıyla Batılaşmak ve sonra da Halep'ten Kızıldeniz'e doğru nüfus, teknik ve sermaye ile taşmak lazımdı. Biz ise Anadolu'yu aşıp Halep kapısını vurduğumuz zaman, bayındırlık ve kalabalık görmeye başlıyorduk. Halep, büyük bir şehir, Şam büyük bir şehir, Beyrut büyük bir şehir, Kudüs büyük bir şehir ve hepsi yabancı idi. Lübnan havası, bize Dobruca havasından yüz kat daha yabancı idi. Fakat her yere: - Bizim diyorduk. Şam, evimiz kadar bizim. Lübnan bahçemiz kadar bizim... Bu tasarrufs ve hüküm hissinin bize damarımızdaki kandan geldi- ğine şüphe yoktu
Sayfa 44
HK
Gün ve Gece ile gündüz NOT Ve bağlacı bir şeyin ayrılığını İle bağlacı bir şeyin birlikteliğini İfade edermiş
İnsanlar bu manzarayı gördüklerinde bir an sustular ve sonra korkuyla merak arasındaki tüm duygularını ifade eden iki misli bir gürültüyle bağırmaya başladılar. Ondan sonra da birbirlerine akıl vermeye koyuldular: “Branda bezi açmak lazım, oraya atlayabilir…” “Ya bilinci yerinde değilse?” “Eve girip tahtayı pencereden geriye çekmek
Sayfa 317
Reklam
Gösterilecek empati için de sınırlar çiziliyordu. Herkes birbirine önkoşullar söylüyor, 'Empatik olmak istiyorsan, bana karşı böyle davranmalısın." diyorduk. Oysa empati, nezaket lehine yargılarınızı bir kenara bırakmakla ilgiliydi, biz ise önyargılarımızı kenara bırakmadan kendisine ulaşmak istiyorduk. Bu önyargıları kenara itmeyi öğrenebilirdik. Empati, sabırla fazlasıyla ilgilidir, bizler ise sabrımızla bilinen insanlar değildik. Biz de her şey aceleydi.
...bazen öyle olur, birileri güler, sen neye güldüklerini anlamazsın ama onlarla birlikte sen d gülmeye başlarsın. Cumhuriyet'in ilanı öyle bir şeydi. Ne olduğunu tam anlamamıştık ama herkes güldüğüne, sevindigine göre biz de sevinelim diyorduk...
Sayfa 106Kitabı okudu
Resim