Şeytanın insan anlamında kullandığına güzel bir örnek şikayette de görülebilir:
İnanmış olanlara rastladıkları zaman inandık derler fakat şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman biz sizinle beraberiz onlarla sadece alay ediyorduk derler
Çarşaf özel bir şekil, özel toplumsal bir gelenek olup bir kavme hastır; hicap ise İslami bir ilkedir.
(...)
Artık bu iki kavram zihinlerde aynı anlamı çağrıştırır olmuştur. Sözüm ona aydınlar da çarşafa saldırıyorum derken tesettüre saldırıyor. Buna karşılık tesettürü savunma pozisyonuna geçen mutaassıp dindarlar da tesettürü savunma adına sadece çarşafı savunuyor, bunun dışında her türlü örtünme şeklini reddediyor ve şiddetle karşı çıkıyor. Tabi biz tüm enerjimizi çarşafı savunmaya harcarken bu arada ne fırsatlar kaçıyor, ne imkanlar uçup gidiyor elimizden...
- Dindarlar ve inançlılarla aramızda, inanma ve dindarlık açısından nitelik değil nicelik farkı vardır: biz daha azıyla hoşnut kalırız. Ama onlar bize - böyle hoşnut da olun, yetinin de! - diye seslenirlerse buna kolaylıkla yanıt verebiliriz: "Aslında biz değiliz en hoşnutsuz olanlar! Ama sizler, inancınız sizi mutlu kılıyorsa, siz de mutlu olun! Sizin yüzleriniz, inancınıza her zaman bizim gerekçelerimizden daha çok zarar vermiştir. Eğer İncil'inizin o sevinçli haberi yüzlerinize yazılmış olsaydı, bu kitabın yetkesine inanmayı böyle inatla talep etmenize gerek kalmazdı: sözleriniz, eylemleriniz İncil'i sürekli gereksiz kılardı, yeni bir İncil sizin sayenizde sürekli oluşurdu. Oysa sizin tüm Hıristiyanlık savununuzun kökleri, Hıristiyan olmayışınızdadır; savunmanızla kendi iddianamenizi yazmış oluyorsunuz. Hıristiyanlığa bu yetersizliğinizden kurtulmayı istiyorsanız, iki bin yıllık deneyimi bir düşünün: mütevazı bir soru biçimine girerek şöyle diyor: "İsa Mesih gerçekten dünyayı kurtarmak niyetinde olsaydı, başarısız kalmayacak mıydı?"
İnsan denilen bir damladan, nutfeden , topraktan var edilen bir varlığın yaratılış gayesini unutarak " hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için, her an ölecekmiş gibi Ahiret için yaşamak" düsturunu terk edip, asıl dönüş yurdunu unutarak nasıl Dünyaya bu kadar çok meyletmemiz , bunun sonucunda ise tamamen dünyaperest bir hale dönüşerek
Merhaba arkadaşlar. Mutlu akşamlar ve mutlu bir hafta sonu akşamı dilerim hepimize. Baskılarda içerik yani içindeki hikayeler değişkenlik gösterebilir. Doğduğu zaman babasını, çocuk yaşta annesini kaybedip yoksul bir komşunun evine sığınan MARTHA bizim ilk hikayemiz. Bunun yanında benim baskı Çağların Tozu ve Ebedi Ateş ile Yuhanna ve Kaçık
Hangi Kur’an / Ali ŞERİATİ
Evet, sen Kur'an diyorsun, ama hangi Kur'an? Cehaletin elinde teberrük edilip kutsanan bir nesne olan Kur'an mı? Cinayetin mızraklarının ucundaki Kur'an mı? Yoksa çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede, çölün dağınık ve düşman kabilelerini birleştirerek, dünyanın egemen güçlerini -Bizans, Sasani-
Halkın korkusunun ve cehaletinin ürünü olan din, şirk dinidir. Peki neden? Zira müşrik dindarlar, yani şirk dininin tebliğcileri; halkın uyanmasından, bilinçlenmesinden, alim olmalarından ve vaziyeti fark etmelerinden korkuyorlar. Halkın sadece sıradan ve her zamanki sabit bilgilere sahip olmasını ve bunun da kendi tekellerinde olmasını isterler. Neden? Çünkü halkın ilmî seviyesi ve bilinci arttıkça, şirk dini yok olacaktır. Zira şirk dininin koruyucusu cehalettir, yani şirk dini cehalet sayesinde ayakta durur. Dolayısıyla halk uyandıkça, halkın itiraz ve eleştiri ruhu geliştikçe, halkın idealleri ve adalet talebi arttıkça şirk dini sarsılacak ve yıkılacaktır.
Tanrı'yı ve dinleri akademik bir çevrede konuşmak ne kadar mümkün ve doğrudur, bilemiyorum. Bilim bazı inanç temelleri üzerinde yükselmiş ve bunlar yıllar içinde birbirine öylesine kenetlenmiştir ki artık bunun dışında söylenen bir şey'in imkanına dair düşünmemek gerektiğine dair bir algı vardır.
Armstrong'un bir kaç eserini daha
‘’Başkalarının görmediğini gördüğüm için ben mi deliyim, yoksa bu gördüklerimden sorumlu olanlar mı deli?’’
Babamın kitaplığının bana sunduğu nimetlerden bir tane daha. Çok severim kitaplık karıştırmayı, bu sevgi bana çok özel kitaplar katmıştır tıpkı Diriliş gibi. (Bir de benim okuduğum kitap sararmış çürümüş.. tam sevdiğim kıvamda mm) Diriliş
Sosyal medyada sıkça rastladığımız sanal dindarlar, Cuma'dan Cuma'ya camiye gidip hikaye atanlar, klavye başında alim dışarı çıkınca zalim olanlar, yüzüyle kibleye dönüp gönlü ile dünyaya koşanlar, dini videolar çekip, bak biz Müslümanız Allah'ı, kitabı biliriz deyip arka taraftan cebi
ni dolduranlar, mesaj kutularında ahlaksızlıklarını gizleyip mümin rolü oynayanlar, konu farz olunca çelik bina gibi durup, konu haram olunca omurgasız yaşayanlar sizlerden bir ricam var; lütfen "sözde dindarlığınızı" Allah'a gösterin, bize insanlığınız lazım.
Müslümanların ikinci zaafı “itimat’tır. Tanrı’ya, kendine, kişiliğine itikadı zayıflayan müslümanların, giderek kendine ve Tanrı’ya itimadı da zayıfladı. “Biz ne yapabiliriz ki?” sorusu, “Bizden adam olmaz” gibi kendi kendini aşağılamalar, aslında bütün yanlışların özündedir. Müslümanların önemli bir kısmı, bugün Batı felsefesine, kapitalizmine, siyasetine itimat ettikleri kadar kendi tanrılarına, dinlerine, geleneklerine, düşünürlerine ve sanatçılarına itimat etmiyorlar. Bu güvensizlik, kompleksi daha da derinleştiriyor. “Okumuş yazmış” müslümanlar “entelektüel” olma çabasıyla referanslarını Batı’dan getiriyorlar. İslâm üzerine bile Batılı yazarlar okuyorlar. Klasik müslüman düşünürleri ve ârifleri merak edinimiz az. Dindarlar arasında bile kendi birikimimize olan yabancılık Batıcılar’dan daha az değil.
_Ben düşüncesizim.
_Hiçbir şey benden üstün değildir! Hiçbir şey beni aşacak yücelikte değildir.
_Benim eylemlerimi komuta etmek, nasıl davranmam gerektiğini söylemek hiç kimsenin üstüne vazife değildir.
_Ben tamamlanmamış bir tinim ve mükemmel tin için çaba göstermeliyim.
Sağduyuya ihtiyacımızın olduğu bugünlerde kitap, ismiyle insanları okumaya davet ediyor. Öyle bir ateist ile karşı karşıyayız ki, dini kitapların tüm tozlu sayfalarını içine çekmiş, bir dönem bu aleme hocalık da yapmış Hristiyan eski bir din alimi bu adam. Bizim Turan Dursun ve Arif Tekin'in 300 küsür yıl önce yaşamış gavur versiyonu. Fakat