"Sözü düğümleyip biz dahi diyelim ki, 'gamlanma gönül gamlanma', merhaba insanadır. Merhaba, sahibinin kendisine merhabasıdır."
159. “Paramparça ilişkiler” de demiştim; “Her ilişki kendi içinde tam ve tamamdır” da – şimdi bunları birleştirmem, bağdaştırmam (yalnızca da bir ‘çelişme’yi ‘gidermek’ anlamında değil) gerek:- Tabii ki ‘ben’ ile ‘sen’den oluşan –b i z i m oluşturduğum u z – ‘bir şey’ olan ilişki (b i z / i m / i z , işte…), biz birbirimize ilk yönlendiğimizde, ilişkiyi kurmak için ilk adımı attığımzda – diyelim, ilk elele tutuştuğumuzda ya da ilk öpüştüğümüzde --; yani, karşılıklı olarak kendilerimizi ‘biz’e dönüştürdüğümüzde—bu kararımızı ortaya koyduğumuzda--, v a r dır, var o l u r ; ama, yalnızca arsası belirlenmiş bir ev gibidir henüz : şimdi, planının çizilmesini, temelinin atılmasını, taşlarının taşınarak tek tek yerlerine yerleştirilmesini, çatısının çatılmasını, gerektirir ki, kurulabilsin – sonra da, içinde yaşanabilmesi için, daha neler neler… --Ustam’ın Mimar Masalı’nı anımsa: işte, öyle, bütün duvarları yarım kalmış bir ‘saray’ olup çıkabilir, ilişki…
Sayfa 180
Reklam
Allah-u Teala Hazretleri bize diyor ki: Bir şey isteyen yok mu? İstediğini vereyim, biz gene yatıyoruz. Bu demektir ki, biz de kafa yok. Mevla Teala soruyor, ne istiyorsun? Biz de: Ya Rabbi seni istiyorum, diyelim. Onu bulduk mu her şeyi bulduk. Onu kaybettik mi her şeyi kaybettik...
Düşünün ki
Acaba bütün bunlarla ne demek istiyorlar? Diyelim ki herkesin yamyassı olduğu garip bir ülkede yaşıyoruz. Bazılarımız üçgen, bazılarımız kare biçiminde olsun. Bazıları da daha karmaşık biçimli olsunlar. Yamyassı binaları­mızdan girip çıkıyor, yamyassı bürolara ve eğlence yerlerine gidip geliyoruz. Adına Yassıyer diyeceğimiz bu ülkede herke­ sin genişliği ve uzunluğu var ama yüksekliği yok. Sol - sağ, ileri - geri kavramlarını biliyoruz, fakat yukarı - aşağı kavramlarını bilmiyoruz. Yalnızca matematikçiler biliyorlar. Matematikçiler bize, «Dinleyin, bakın... Gerçekten çok kolay... Sağı - solu dü­şünün. Tamam. Îleri - geriyi düşünün. O da tamam. Şimdi de başka bir boyut düşünün. Şöyle ki, varolan çizgilerinizden dik açı oluşturacak biçimde birer çizgi çıkın,» diyorlar. Biz de, «Siz ne anlatmak istiyorsunuz?» yanıtını veriyoruz. «Yalnızca iki boyut biliyoruz. Üçüncüyü göstersene... Hadisene... Hani neredeymiş?» Bunun üzerine, matematikçiler, anlatamamanın ver­diği üzüntüyle çabalarından vazgeçiyorlar. Zaten matematikçi­lere de pek kulak veren olmuyor sözünü ettiğimiz iki boyutlu varlıklardan.
Biz ona 'her insan bazen' diyelim
Her yazar kitabını yazarken bazı karanlık anlar yaşar ve tek bir nazik sözcük ertesi sabah yeniden işinin başına geçmesini sağlamaya yetebilir.
Sayfa 293 - PegasusKitabı yarım bıraktı
"Bir günde sigaraya ne kadar veriyorsun?"diye sordum "12 lira" dedi "Haftada?" "84 lira." "Ayda?" "360 lira." "Yılda?" "Tamam ama?" "Lütfen söyle." "İşte çok para yapıyor." "Tam ne kadar?" "4380 lira." "Bir yıllık sigara paranı şimdi isteseler senden, verebilir misin?" "Hayır." "Diyelim o kadar paran oldu, verir misin?" "Hayır niye vereyim o kadar parayı?" "Bir şeyleri taksit taksit yapmak insanı uyuşturur. Bizim sorunumuz ne biliyor musun? Biz acı çekmiyoruz. Kaybettiğimiz değerler bizi yaralamıyor. Neden? Çünkü değerlerimizi birden değil, taksit taksit kaybediyoruz. Ve gün geçtikçe yavaş yavaş bozuluyoruz. Bozulma hep devam ediyor...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.