Aytmatov'dan okuduğum ikinci kitap Toprak Ana oldu ve tek kelimeyle muazzamdı. Yazarın diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım.
Yaşlı Tolgonay'ın "Ölüleri Anma Günü'nde" Toprak Ana ile konuşmasıyla başlıyor hikayemiz...
Bir annenin ağzından, toprağa, insalığa acı seslenişini okuyoruz.
Kitap erkekleri askere alınan bozkırın ortasında ki Kırgız köyünde geride kalanların çektiği sıkıntılar anlatıyor.
Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istemesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, anaların evlatları bir bir askere göndermesi, ayrılıklar,gözyaşları...
Tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş. Kadınlar neden dul kalıyor, çocuklar neden yetim, nerde onların babaları, kocaları, abileri... bu koca dünyada hepimize yer varken neden savaşıyoruz biz ?
Uzun ve yorucu betimlemelerden uzak, yalın bir dile sahip, muazzam bir kitap okudum. Savaşın psikolojisini tüm benliğimle hissettim. O satırları okurken benim içim yandı, ben evladımı kaybettim, çoğu zaman empati kurmaya cesaret edemedim, o seslenişler ve bağırışlar hala yankılanıyor zihnimde. Bazı duyguları aktarmak çok zor, okumadan anlamak mümkün değil. Gözleriniz dolu dolu, içiniz yanarak, çoğu yerde sayfaya düşen birkaç damla yaşla okuyacaksınız bu kitabı. Mutlaka okumalısınız ve okutmalısınız. Yeni kitaplarda buluşmak üzere