67 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Türk Edebiyatının Gamlı, Lirik ve Nostaljik Prensesi:
Tezer Özlü
Tezer Özlü
(10 Eylül 1942 – 18 Şubat 1986, Yaş: 43)
Tezer Özlü
Tezer Özlü
’nün aile hayatını, çocukluğunu, yaptığı üç evliliği, intihara olan eğilimini, manik-depresif tanısı ve hangi yabancı yazarlardan ilham aldığını, neden sürekli intihara öykündüğü bilinmeden yapılan bir ‘’Tezer Özlü Okuması’’, tam olarak
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816,6bin okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
Düşünün gün içinde "BENİM" kelimesini ne kadar sıklıkla kullanıyorsunuz? Benim saçım, benim kalemim, benim bardağın, benim kitabım vs vs... Düşününce ne kadar sık kullandığımız bir kelime değil mi? Sahiplenmeye ne kadar da önem veriyoruz. Son zamanlarda sahiplenen kadın tutuşu, sahiplenen erkek bakışı gibi cümleleri ne kadar sık duyuyoruz. Sahip olmaya o kadar odaklıyız ki olmak fiilini gerçekleştirmekten aciz kalmışız. Sahip olduğumuz şeyler bizi var eder mi? Mesela çok zenginiz diyelim, çevremizde bir sürü insan var, çok önemliyiz , toplumda resmen varız. Herkes bize saygı gösteriyor. Olmak fiilini gerçekleştirdiğimizi düşünürüz ben varım ve herkes varlığımın farkında deriz. Peki ya birden bütün sahip olduklarımızı kaybedersek? Toplumun bizi unutması kaç gün sürer? Maalesef kapitalist sistemin bir getirisi olarak sahip olmak için çaba göstermekten olmak fiilini gerçekleştirmeye vaktimiz kalmıyor. Kim istemez ki çalışmak yerine kendini gerçekleştirmek için çabalamayı. Kendini geliştirmek için daha çok okumayı, izlemeyi, hayatı gerçekten yaşamayı. Ama maalesef ki biz vaktimizin çoğunu bir şeylere sahip olmak için harcıyoruz. Çünkü yaşayabilmek için sahip olmak zorundayız. Şimdi düşünüyorum da avcı toplayıcı atalarımız kesin bizden daha mutlu bir hayat sürüyorlardı. Çünkü sahip olmak telaşı yoktu onlarda. Umarım bir gün biz de sahip olmak fiilinden arınıp sadece olmak fiili ile yaşayabiliriz.
Sahip Olmak ya da Olmak
Sahip Olmak ya da OlmakErich Fromm · Arıtan Yayınevi · 19903,553 okunma
Reklam
Ne Bekliyoruz Çocuklarımızdan?
Sorsanız hepimiz çok seviyoruz çocuklarımızı. Ama hiç gözümüzü kırpmadan yıllar boyu sürecek bır mahkumiyete gönüllü yazdırıyoruz onları. Kaynağını bizim başarısızlıklarımızdan ve sonu gelmez gelecek kaygılarımızdan ahepimizlan kıyıcı cenderenin içine sokuyoruz. Beş ya da en çok altı yaşında başlayan ve yirmili yaşların ortalarına
Sayfa 129Kitabı okudu
302 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Zaman.
Distiyopya türü diyin, bir masal diyin, bir çocuk kitabı diyin, ne dilerseniz onu diyin ama eserin güzelliğine dil uzatmayın.! Çok anlamlı bir eser. Çağın çok ilerisinde yazılmış sanki. Sanki 21. Yüzyıl insanlarına sesleniyor. -Zamanınız hiç nir şeye yoksa peki neye zaman harcıyorsunuz? Dermiş gibi. Gerçek bir sorgulama kitabının adıdır "Momo". Tavsiye ederim okuyun. Kitapta anlamlı çok anlamlı bulduğum kısımlar vardı. Birincisi duman adamlar ve zamanımızın çalınması. Şu anda masraflar dışında bir şeylerin konuşulmadığı bu günlerimizde krediler,faizler, faturalar ve bankalar derken bu eserde de uçtan kulaktan onlardan bahsetmiş. Hiçbir şeye zamanımız yok. Kendimize bile. Peki biz neye zaman harcıyoruz? Ve eserde değinilen bir önemli şey daha var. Müthiş Can Sıkıntısı Sendromu. Maalesef üzerimizdeki salgın hastalık da bu. Hepimizin zamanı yok ve bir çelişkidir zamanımız bol yetmezmiş gibi canımız sıkılıyor.! Hep bir şeylere geç kalmışız ve aslında hep bir şeyleri yapıp tat alamamışız gibi. Düşündürücü bir kitap. Okuyunuz. Zamanınız boşa gitmez.
Michael Ende
Michael Ende
Momo
MomoMichael Ende · Kabalcı Yayınevi · 201366,6bin okunma
232 syf.
10/10 puan verdi
Yüzleşme & Adnan Dalgakıran
Kitapta, Türkiye makine sanayisinin zamanında merkezi olan Perşembe Pazarından başlayarak, Türkiye olarak son üç yüz yılda global ekonomiden aldığımız payın hep yerinde saymasına, orta gelir tuzağına yakalanmamıza ve durumun yavaş yavaş daha da kötüye gidebileceğine, neden Batı ve Amerika’nın gerisinde kaldığımıza, son dönem yükselen ülkelerin
Yüzleşme
YüzleşmeAdnan Dalgakıran · Kronik Yayın · 202178 okunma
Biz harcıyoruz maalesef!
Altını tekrar çizelim: Kabiliyetleri tespit eden, çocukları ona göre yetiştiren bir sistem kurmamız gerekiyor. Çok açık ki elitizmden, seçkinci eğitimden katiyen uzaklaşmamalıyız; çünkü Türkiye eğitiminin en büyük sorunu elitizmden uzaklaşmaktır. Hiçbir toplum yetenekli çocuklarını harcayacak lükse sahip değildir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam