Yani değerli ve önemli olan, merkez, bir yerdedir; ama bizim olduğumuz yerde değildir bu hisse göre. Merkezi bulmak için kendisine gittikçe onun kaçtığını hissederiz bizden. Merkez, olmadığımız yerdeymiş gibi hissedilmektedir sürekli. Halbuki merkez aslında içimizde ve her zaman içimizdedir. Biz sanki merkez içimizde değilmiş gibi hissetmekteyizdir. Peki neden böyle oluyor? Neden merkez içimizdeymiş gibi hissetmiyoruz, hakikat ve ayrıca olması gereken bu olduğu halde? Çocukluk üzerinden anlatacağım, çünkü bu sorunun kökleri orada.
Sayfa 111Kitabı okudu
Sevgili kardeşlerim, Tanrıya tapmamızın yanı sıra saygı gösterip, sevgiyle yüreğimizde taşıdıklarımıza put denirse eğer, Papalagi'nin(beyaz adamın) bizden daha çok putu vardır. Onun yüreğindeki en değerli şey Tanrı değildir. Bu yüzden Tanrı'nın değil, aitunun(şeytanın) istekleridir yaptıkları. Düşüncelerime dayanarak söylüyorum, Papalagi'nin bize getirdiği İncil, onun için takas edilecek bir maldan başka bir şey değildir. Meyvelerimizi, ülkemizin en büyük, en güzel parçasını elimizden almak için kullandığı bir mal.
Sayfa 54 - Ayrıntı Yayınları (ekitap)Kitabı okudu
Reklam
İnsanları teselli etmek büyük bir fazilettir. Nasıl olmasın ki, Efendimiz (sav) "Mümin kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir" buyurmaktadır. Rabbimizin asra yemin ederek başladığı ve 'insanlar hüsrandadır' diyerek devam ettiği Asr Sûresi'nde, hüsranda olmayan insan toplulukları dört vasıfla ifade edilir ve onların iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı hatırlatanlar ve sabrı tavsiye edenler oldukları belirtilir.
Sayfa 180 - Hayy KitapKitabı okuyor
Eğer biz de, doğal nedenler olarak bilinen şeyler yerine, büyücülerin ve gizemli güçlerin varlığına onun kadar inansaydık, onun açıklamaları bize de son derece mantıklı gelecekti. Aslında, ilkel insan bizden daha mantıklı veya daha mantıksız değildir. Onun varsayımları bizimkilerden farklıdır ve onu bizden farklı kılan da bu özelliğidir.
Sayfa 14 - Keşfedilmemiş Benlik, Carl Gustav Jung, İlhan YayıneviKitabı okudu
#Haziran2024 "Ne var ki uçaktan indikten çok kısa bir süre sonra benim hayal ettiğimden çok daha fazla şey içerdiğini anladım." "Mutluluk, beklentilerimizdeki gibi kesintisiz ve uzun süren bir memnuniyet duygusu değildir. Aksine aklın ve bilincin de işin içinde olduğu kısacık ve tesadüfi bir olgudur." " Acaba tatilimizin kaçta kaçını geleceği düşünerek geçirmişizdir?" "Şairin eleştirisi şehirlerin ruhumuzda açtığı yaralara yönelikti, sağlığımıza verdiği zararlara değil." "Neden bir şelalenin, dağın ya da başka bir doğal güzelliğin yakınında olmak insanı 'düşmanlıktan ve aşağılık tutkulardan' uzak tutuyordu? Kalabalık bir caddenin yakınında olmak neden aynı şeyleri yaşatamıyordu insana?" "Güçlü ama vasat şeyler karşısında aşağılandığımızı hissederiz, öte yandan güçlü ve soylu şeylere korkuyla karışık bir hayranlıkla bakarız." "Evren bizden kudretli, biz ise evren karşısında aciz ve geçiciyizdir; yapabileceğimiz tek şey, arzularımızın kısıtlandığını ve bizden daha büyük olgular karşısında boynumuzun bükük olduğunu kabul etmektir." "Dünya sana mantıksızmış gibi görünebilir, fakat bu dünyanın kendi içinde mantıksız olduğu anlamına gelmez." "Ender görülen bir manzarayı kaybetme endişemiz, deklanşöre her basışımızdaki klik sesiyle birazcık daha azalır." "Resim sanatı sayesinde bakmak yerine fark etmenin bilincine varıyorduk." "Nasıl olsa fotoğraf güzelliği kaydediyordu; dünyaya eskisi kadar dikkatle bakmaya gerek yoktu artık."
Derrida
Sevgi genellikle dil sevgisin­den geçer; milliyetçi yada muhafazakârca değildir bu, emek ama ispat ister. Dille her istediğinizi yapamazsınız; o bizden önce vardır, bizden sonra da yaşar. Dil üzerinde herhangi bir etkimiz olacaksa, bunu incelikli bir şekilde, saygısızlık ederken bile onun gizli yasasına saygı göstererek yapmamız gere­kir. Sadakatsiz sadakat budur işte...
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.