Seneca’nın Mutlu Yaşam Üzerine eserini okurken, insanın zamanını nasıl harcadığı ve hayatın geçiciliği üzerine düşündüm. Sürekli bir koşturmaca içinde kaybolan, başkalarının hayatlarına odaklanıp kendi hayatını göz ardı eden insanların durumu bana çok tanıdık geldi. Seneca’nın belirttiği gibi, çoğumuz zamanımızı başkaları için harcıyor, kendi isteklerimizi bir kenara bırakıyoruz. Çoğu kişi, hayatındaki önemli kararları 50’li yaşlar, 60’lar gibi bir döneme erteliyor, ama buna ne kadar güvenebiliriz ki? Zamanın bizden ne kadar hızlı geçtiğini fark etmiyoruz. Gelecek kaygısıyla bugünü yaşamak yerine, gerçekten her anı doğru yaşamak, kendimize vakit ayırmak ve içsel huzuru bulmak çok daha kıymetli olmalı. Seneca, haz ve acının insanlar üzerindeki etkisini de sorguluyor; hazdan uzak kalanlar zavallı, hazla boğulmuş olanlar ise daha da zavallıdır diyor. Bu bana, hayatın dengesini nasıl kaybettiğimizi ve sürekli tatminsizlik içinde yaşadığımızı hatırlatıyor. En önemlisi de, mutlu bir yaşam için doğru yolda ilerlemek gerektiğini ve hedeflerimizi net bir şekilde belirlememiz gerektiğini vurguluyor. Çünkü bir kez yoldan saparsak, mutlu bir hayata ulaşmak neredeyse imkansız hale geliyor. Seneca’nın bu öğretileri, zamanın değerini bir kez daha hatırlattı ve hayatı dolu dolu yaşamak için bugünden başlamam gerektiğini fark ettim.