Iç grup ile dış grup, "biz" ile "onlar" arasındaki sınır çizgisi en canla başla savunulan ve en fazla dikkat sarf edilen ayrımlara girer. Denebilir ki, dış grup, iç grup için faydalı hatta vazgeçilmezdir çünkü iç grubun kimliğini açığa çıkarır ve tutarlılığıyla dayanışmasına güç katar. Aynı şey iki grup arasında uzanan biçimsiz gri alan için söylenemez. Bu alan anlaşılır bir şekilde faydalı bir rol oynayamaz; zararlı, niteliksiz olarak görülür. Bundan dolayı, yurtseverlik ya da partizan dayanışma duygularını harekete geçirme yoluyla halk desteği kazanma derdine düşen her politikacının gözde ilkesi şudur: "Bizden olmayan, bize karşıdır". Böylesi bir kategorik bölünmede, ara, kararsız ya da doğal bir konum için yer kalmamıştır. Eğer böyle bir yere izin verilirse, bu konumlar doğru ya da yanlış arasındaki bölünmenin sanıldığı kadar mutlak olmadığı anlamına gelecektir. Çok sayıda parti, kilise ya da milliyetçi ya da hizipçi bir örgütlenme, zamanlarının ve enerjilerinin çoğunu yeminli düşmanlardan çok kendi muhalifleriyle savaşta harcar.
“İslam’da cariye harp esiridir. Harbler ise dünyamızın gündemindedir.” Anlatmak istedikleri şudur ki savaş denilen şey ortadan kalkmadığına ve muhtemelen kalkmayacağına ve dolayısıyla savaşta alınan esirler Kur’an gereğince paylaşılmak gerektiğine göre kölelik ve cariyelik denen şeyin de devam etmesi doğaldır. Bununla beraber bizim mollalar,
Reklam
Anadolu Selçuk taş süslemesinde kompozisyonlar büyük çeşitlilik gösterir, her eserde değişir, fakat belli bir sistem ve şema aynı kalır. Örneğin, dış ve iç portali olan çok sayıdaki kervansaray yapılarından hiçbirinde iki portalin süs­lemesi birbirinin eşi değildir. Her biri bir sanat ürünü olan Selçuklu portalleri­nin gezici ustaların veya atölyelerin işi olduğu tahmin edilmektedir. Mihraplar çoğu kez yapı içinde portallerle yarışan bir taş işçiliği sunar. Anadolu Selçuklu dönemi mihraplarının büyük çoğunluğu kesme taştandır. Bunu çini mozaik mihraplar izler. Mihrapların boyutları genellikle yapının iç mekanlarıyla orantılıdır. Silvan Ulu Camii'nde olduğu gibi, bazı eserlerde birden fazla mihrap görülür. Bunlar bazen kıble duvarında, bazen de avluyu ayıran duvarda bulunur. Daha çok sayılı mihraplar özellikle Diyarbakır Kale Camii, Erzurum Kale Mescidi, Dunaysır ve Harput Ulu Camii gibi Doğu ve Güneydoğu eserlerinde görülür.
Sayfa 10
Sorgulamak, sorular sormak çocukken sahip olduğumuz ve sonrasında bizden çaldıkları en önemli yeteneklerimizden birisidir. Bu yeteneğine dokunmalarına asla izin verme.
Ne demektir ‘Köylü bizim efendimiz?’ Köylü kim, bir koca Gazi Paşa kim? Laf gelimi bir laftır bu... ‘Vatan millet yoluna zorlatmaktayım,’ anlamınadır. ‘Köylü takımına efendi dedikse, gerisini anlamalı,’ demektir. Bunca padişah gelip geçmiştir. Osmanoğullarından... Bunca tarih kitapları yazılmıştır ki, eşşek yüküyle yazılmıştır. Bak bakalım birinde
Dadal efendiKitabı okudu
Antik YakınDoğu
Çanak Çömleksiz Neolitik B Çağının özellikle son dönemi burada varlığını his­ settirir ve hemen sonraki Geç Neolitik Çağla arasında sıkı bağlantıların ol­duğu görülür. Aksaray ilinde, Melendiz nehrinin kıyısında bulunan Aşıklı Hö­yük ve Musular, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağla Çanak Çömlekli Çağ arasında bir köprü oluşturur. Aşıklı Höyük'ün kronolojik tabakalanması VIII. binyılın tamamını kapsar. Yerleşimierin büyük, münferit, dörtgen evierden oluştuğu Güneydoğu Anadolu'da gözlemlerin tersine, Aşıklı köyünde mimari yapılar bitişik tarzdadır. Buradaki yapı bütünleri iki yol ile geniş merkezi bir avlunun çevresinde, yoğun gruplar şeklinde yer alırlar. Her bir yapı dörtgen planlı olup birden fazla odaya bölünmüştür. Evlerde dış kapılar olmayıp sadece odalar arasında geçişler söz konusudur. Yapılara asıl giriş çıkışın çatılardan yapılınış olması muhtemeldir. Konut mimarisinin büyük kısmı kerpiçten yapılmıştır ve taş temellerden yoksundur. Yerleşimin etrafı, sadece bir kısmı zemin çizgisinin üzerinde kalan bir duvarla çevrilidir. Aşıklı tamamıyla tarıma geçmiş bir köy­dür, ama avcılık da tamamıyla terk edilmemiştir.
Reklam
1,000 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.