1913 yılı, 23 Mart gecesiydi.
Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen
Maintenant III: Oscar Wilde Yaşıyor (Kendi çevirilerimden)
1913 yılı, 23 Mart gecesiydi.
Eğer o kış akşamı hâlet-i ruhiyemi anlatmak isteseydim derdim ki hayatımın en kayda değer anlarıydı. Hayatımın acayipliklerini sunmak istiyorum size, doğasını garipliklerimin; tiksinç doğamı, beni daima doğru bir yola sevk olmaktan alıkoysa da asla hiçbir şeye değişmeyeceğim doğamı: bazen dürüst kıldı beni, bazen
sunu
bedenini bir dünya haritası gibi dizlerime
serip de, yollar aradım yürümek için
içime çekmek için hava, koklamak için çiçek
ve bir kadın, yaşamı benimle bölüşecek
ama değil işte,
cevaplar göktedir her zaman
yıldızların
bize bir rahim gibi görünen koruyuculuğundadır.
aşktan söz et bana
çocuklukta vardığın hakikatlerden.
yılanların uçuşu
kuzuların açlığı
ve dilinin taşıdığı isyan.
Bir keresinde telefonda, “Lafla peynir gemisi yürümez,” demişti bana. Önce evlen sonra aşktan söz et – genel görüş buydu. Ama her gece barda aşktan göz gözü görmüyordu. Piyanonun fildişi tuşlarından aşk ırmakları çağlıyor, kadının ses tellerinde bülbüller şakıyor, güllerin arasında herkes aşk şarkıları söylüyordu. Gece yarısından sonra mekân buram buram aşk tütüyordu. Hamamböcekleri bile piyano tuşları arasında iş tutuyordu. Aşk. Yalnızca aşk. Hoş bir ölüm şekli.