Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Oldukça tanıdık
Kızılderili reisi Algiysi'nin (Kırmızı Çeke)işgalci beyazlara sözleri :"Atalarınız bizden küçük bir toprak parçası istedi. Onlara acıdığımız için dileklerini geri çevirmedik. Aramızda yer aldılar. Onlara mısır ve et verdik. Onlar buna karşılık bize zehir (içki) sundular. Beyazlar bir kez memleketimizi tanıyınca, hemen sağa sola haber saldılar. Yeni yeni insanlar geldi. Biz onların dostça geldiğini sandığımızdan hiç korkmadık. Çünkü bize kardeşim diye sesleniyorlardı. Sözlerine inandık. Bu kez onlara daha geniş bir yer verdik. Kısa zamanda sayıları arttı. Daha çok toprak istemeye başladılar. Sonunda bütün yurdumuzu istediler. Gözlerimiz açıldı. Savaşlar oldu. Beyazlar bizimle savaştırmak için içlerinden kimilerine paralar verdi. Halkımızın büyük bir çoğunluğu öldürüldü. Beyazlar bizi içkiye de alıştırdılar. İçki yüzünden de binlerce Kızılderili kırılıp gitti. Kardeşlerim, eskiden bizim topraklarımız çok genişti. Sizinkiler ise çok küçük. Şimdilerde ise siz, büyük bir ulus oldunuz. Bize yatağımızı serecek kadar bile bir toprak parçasını çok görüyorsunuz."
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Reklam
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı...
Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler adlı kitabında çok güzel bir hikâye vardır. Bin sekiz yüz yıl sonra İsa, "Gidip tekrar dünyayı ziyaret etmem gerek, çünkü bin sekiz yüz yıllık Hıristiyanlığın ardından artık yeryüzü beni kabul etmeye hazır olabilir. Artık beni geçmişte yaptıkları gibi reddetmezler çünkü daha önce oraya gittiğimde tek
Sayfa 258 - Ganj yayıneviKitabı okudu
"O SENİN DENGİN Mİ?"
"O Senin Dengin mi?" (Benim dengim sizin denginize gelene kadar rahat etmeyeceksiniz galiba. Ama o zaman kendim olamam ki!) BİR ZAMANLAR BİRİNDEN bahsederken "İyi bir insan," derdik ve iyi bizim için çok şey ifade ederdi, büyük ölçüde kişi hakkındaki kanaatimizi tamamlardı. İyi insan bugün literatürde sosyal-duygusal becerileri
Reklam
Ah Ömür Hanım :)
“… Ve güz geldi Ömür Hanım.” “Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı… …. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım?” “Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan,
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
_Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Onunla ayakta durmak yerine emsalsiz bir umursamazlıkla sırtımızı
Reklam
Tanıdık geldi sanki
“Yoldaşlar," dedi. "Anlaşılan, biz domuzların çiftlik evindeki yataklarda yattığımızı duymuşsunuz. Neden yatmayalım ki? Umarım, yatağı yasaklayan bir buyruk olduğunu sanmıyorsunuzdur! Yatak, yatıp uyunan yerdir. Böyle bakıldığında, ağıldaki saman yığını da yatak sayılır. Buyrukta, bir insan buluşu olan çarşaf yasaklanıyordu. Biz de çiftlik evinin yataklarındaki çarşafları kaldırdık, battaniyelerle yatıyoruz. Üstelik yataklar çok rahat! Ama inanın bana, bugünlerde bir sürü konuda kafa patlatmak zorunda kalan bizler için bir yatak çok görülmemeli. Bu rahatlığı bize çok görmezsiniz, değil mi yoldaşlar? Görevlerimizi yerine getiremeyecek kadar yorgun düşmemizi istemezsiniz herhalde. ”
Sayfa 81 - ePub
Yalnızca yönetim ve otorite güç ve zenginlik değil Veri ve bilgi de giderek bir avuç insanın elinde toplanıyor Ve gittikçe daha çok insan kendilerini dışlanmış unutulmuş değil de sanki zaten hiç fark edilmemiş gibi hissediyor. ... O halde nasıl oluyor da sosyal medyanın herkese eşit söz hakkı vermesini beklediğimiz bir devirde bu kadar çok insan
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak
Bu hatıra bana çok uyduruk geldi.
Han'ın sarayından ileri gelen iki Müslüman oturmaktaydı. Fakat, Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında ne gibi düşmanlıkların yaşandığını bilen Arık Buka, rahibe bu Müslümanların tanıdık olup olmadıklarını sordu. O, şu karşılığı verdi: "Bunların köpek olduklarını bilmekteyim. Niçin onlarla birliktesin?" Bunlar sordular: "Bize niçin kızıp durmaktasın? Bizim seninle bir işimiz yoktur". Rahip yine de karşılık verdi: "Ben gerçeği söylüyorum. Çünkü siz ve Muhammed'iniz adi köpeklersiniz" Bunun üzerine, İsa'ya sövmeye başladılar ama Arık Buka onlara bunu yasakladı: "Böyle konuşamazsınız; zira biz Mesih'in Tanrı olduğunu biliyoruz" . Aynı saatte müthiş bir fırtına çıktı ve kampa doğru esmeye başladı, öyle ki şeytanın ve kötü ruhların oraya aktığı hissediliyordu. Kısa bir süre sonra Hatun'un öldüğü haberi yayıldı.
Uyuşturucu maddelerle ilgili yapılan ilk hayvan çalışmalarında bir fare kafese konur. Kafeste iki adet su kabı vardır. Birinde normal su, diğerinde ise uyuşturucu madde katılmış su bulunur. Çalışmalar sonucunda farenin uyuşturuculu suyu tercih ettiği ve kendisini öldürene kadar o suyu tükettiği gösterilmiş. Nasıl tanıdık geldi mi? 1970’li yıllarda
Sayfa 180Kitabı okudu
109 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.